Nasıl ki siyah ile beyaz, gece ile gündüz çok farklı ise, hak ile bâtıl da çok farklı kulvarlardır. Burada önemli olan taraf olmak değil, hakikatin, dolayısı ile Cenab-ı Hakk'ın rızasının olduğu yerde olmaktır. Bu perspektiften bakıldığında insanımızın gerek siyasi, gerekse İslami görüş olarak çok farklı yerlerde olduğunu gözlemlemekteyiz. Değişik siyasi görüşlerde olan halkımız, yaşantısını ve inancını maalesef sempatizanı olduğu parti ve liderlerinin doğrultusunda şekillendirmektedir. Burada anlatmak istediğimiz sözde din tarafı ve dindar olduklarını iddia ettikleri partilerin yaptıkları yanlışlardır. Hatta İslam'a zıt, küfür derecesine varan icraatlarını bile gerek savunarak, gerekse AB normlarına uyum adı altında çıkarılan yasalarla bu ülke insanına hazmettirmeye çalışmaktadırlar. Aslında herkesin bildiği zina ve domuz etinin serbest bırakılması, kiliselerin besmele ile açılması konularını bile, "canım ne olacak kiliseye gitmeyin, domuz eti yemeyin" gibi aslında küfrü gerektirecek kadar gayri İslami meseleleri bile savunma derecesine gelmişlerdir. Bunun yanı sıra, mensup oldukları parti ve liderlerinin, İslam coğrafyası üzerinde haçlı batının piyonu oldukları gerçeği artık saklanamaz hale gelmiştir. Çok sıcak bir gelişme olarak başını Suud'un çektiği aslında ABD'nin kuklalarının yönettiği Arap ordusu "Din Yemen'dedir" hadis-i şerifine rağmen Şii-Sünni diye ayırıp Yemen'e savaş ilan etmiştir. Burada bile bizi yönetenler emperyalistlerin kirli oyunlarına taraf olarak bu saldırıya destek olmuşlardır. Ülkemizin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bölünme aşamasına geldiği şu dönemde, artık halkımız lider ve parti savunmasını bırakıp gerçekler ile yüzleşmek zorundadır. Tüm kaynaklarımızın yabancılara satılıp elden çıkarılmasına göz yummak, bu ülkeye ihanetten başka ne olabilir? Burada sorumlu aslında siyasilerden çok, gerçeği görmek istemeyen halkımızındır. Peki, bu kadar problemin ve yanlışın olduğu ülkemizde çözüm için konuşabilen, ortaya bir tez koyabilen bir siyasi var mıdır?El cevap; meclis içinde ve meclis dışında çözümü ve tezi olan sadece Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Aslında BTP ve Milli Ekonomi Modeli, ülkemizi zirveye çıkaracak ve batağa düşmüş diğer siyasileri bile kurtaracak tek tezdir.Buradan bakıldığında yazı başlığımızda belirttiğimiz gibi çare Araf'ta olmak değil; çözümün BTP, dolayısı ile MEM'de olduğunu bilerek kurtuluş kervanına katılmak zorundayız derim.
Hasgül Talay / diğer yazıları
- Tıkıldık kaldık / 26.01.2021
- Yüzleşme zamanı / 05.06.2020
- Ramazan-ı Şerif’in bereketi / 21.05.2020
- Gönül dünyası / 03.05.2020
- Yeni yıl ve beklentiler / 02.01.2020
- Emine Bulut / 27.08.2019
- Milli servetimiz ve ormanlarımız / 24.08.2019
- Bayram izlenimlerim / 19.06.2018
- Şekerim çıkıyor / 28.02.2018
- Dost-düşman kavramı / 15.02.2018
- Yüzleşme zamanı / 05.06.2020
- Ramazan-ı Şerif’in bereketi / 21.05.2020
- Gönül dünyası / 03.05.2020
- Yeni yıl ve beklentiler / 02.01.2020
- Emine Bulut / 27.08.2019
- Milli servetimiz ve ormanlarımız / 24.08.2019
- Bayram izlenimlerim / 19.06.2018
- Şekerim çıkıyor / 28.02.2018
- Dost-düşman kavramı / 15.02.2018