‘Aranızda olan konuşma bir emanettir'
Sırrı faş etmek yasaktır. Çünkü bu işte sır sahibine eziyet vardır. Aynı zamanda dostluk hakkına da uyulmamış demek olur. Sır saklamaya dair, Peygamber Efendimizin şu hadis-i şerifi önemlidir: “Aranızda olan konuşma, bir emanettir”
14.08.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle aktarıyor:
Şunu da bil ki, Firavun ve Ebu Cehil gibi mel'un oldukları şer'an sabit olanlara, lanet okumakta bir mahzur olmadığı gibi, terk için de bir ceza yoktur.
Dilin, başkalarına lanet okumaya alışmaması için şeytana lanet etmeyi terkte bir zarar yoktur. Çünkü evlâ olan laneti terk etmektir. Dili, bu gibi sözlerden berî tutmaktır.
Burada biraz şiirden bahsedelim... Şiirin iyiye yazılanı iyi, kötü niyetli ve kötü şekilli olanı da kötüdür. Ancak zaman boşa harcanacağı için ortaya çıkıp iyisini kötüsünü aramak iyi değildir.
Şiirin mahzurlu olmasındaki başlıca sebeplerden biri, ona devamla zamanın boşa geçmesidir. Bazı iyi hallerde şiire cevaz verildiği de vardır.
Alay etmeğe gelince. Aslında alay etmek yasaktır, kötüdür. Alay edip eğlenmenin yasak olduğunu şu hadis-i şerif bize anlatır: "Kardeşinle çekişme, alay edip eğlenme!"
Şunu bil ki, alay etmenin yasak tarafı aşırı dereceye varmasıdır. Aşırı şaka insanı fazla güldürür. Fazla gülmek de kalbi öldürür.
Şaka ve lâtife üzerine Peygamber Efendimizin şu hadis-i şerifi önemlidir: "Ben elbet lâtife ederim fakat sözüm gerçekten başka değildir."
Şöyle bir rivayet vardır:
Peygamber Efendimiz bir gün Suheyb'i hurma yerken görür ve şöyle buyurur: "Gözün ağrıdığı halde hurma yiyorsun, öyle mi?"
Suheyb şu cevabı verir: "Ağrımayan tarafı ile yiyorum ya Resûlallah."
Peygamber Efendimiz güler, geçer.
Maskaralık etmek ve eğlenmek de haramdır. Şu ayet-i kerime bu hususu gayet açık anlatır: "Bir cemaat diğerini maskaraya alıp eğlenmesin." (Hucurat, 38).
Böyle bir hareketin manası; karşı tarafı küçük düşürüp eğlenmektir. Ayrıca ayıpları da meydana çıkarmak olur. Bu durum çok defa, hikâye yollu anlatılan işlerde ve sözlerde olmaktadır.
Anlatacağımız hadisi şerifler bu konuda çok önemlidir:
"Dünyada iken insanlarla alay edenlerin hali, kıyamet günü şöyle olacaktır: Onlardan biri için Cennetten bir kapı açılır. Uzaktan, gel gel diye çağırılır. Sıkıntı ve dertle gelir, içeri gireceği sırada kapı kapanır. Daha sonra bir başka kapı açılır. Yine, gel gel diye çağırılır. Birçok sıkıntıyla oraya varır, içeri gireceği sırada o da kapanır. Bu hal böylece devam eder. O dünyada iken insanlarla nasıl alay edip eğlendi ise; onunla da, gel gel diye kıyamet günü eğlenilir, Cennete çağrılır fakat içeri giremez."
Muaz'ın (r.a.) anlattığı şu hadisi şerif önemlidir: "Bir kimse, hata işleyen kardeşini tövbe edip döndükten sonra ayıplarsa, aynı hatayı işlemeden ölmez."
Sırrı faş etmek de yasaktır. Çünkü bu işte sır sahibine eziyet vardır. Aynı zamanda dostluk hakkına da uyulmamış demek olur. Sır saklamaya dair, Peygamber Efendimizin şu hadis-i şerifi önemlidir: "Aranızda olan konuşma, bir emanettir."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Şunu da bil ki, Firavun ve Ebu Cehil gibi mel'un oldukları şer'an sabit olanlara, lanet okumakta bir mahzur olmadığı gibi, terk için de bir ceza yoktur.
Dilin, başkalarına lanet okumaya alışmaması için şeytana lanet etmeyi terkte bir zarar yoktur. Çünkü evlâ olan laneti terk etmektir. Dili, bu gibi sözlerden berî tutmaktır.
Burada biraz şiirden bahsedelim... Şiirin iyiye yazılanı iyi, kötü niyetli ve kötü şekilli olanı da kötüdür. Ancak zaman boşa harcanacağı için ortaya çıkıp iyisini kötüsünü aramak iyi değildir.
Şiirin mahzurlu olmasındaki başlıca sebeplerden biri, ona devamla zamanın boşa geçmesidir. Bazı iyi hallerde şiire cevaz verildiği de vardır.
Alay etmeğe gelince. Aslında alay etmek yasaktır, kötüdür. Alay edip eğlenmenin yasak olduğunu şu hadis-i şerif bize anlatır: "Kardeşinle çekişme, alay edip eğlenme!"
Şunu bil ki, alay etmenin yasak tarafı aşırı dereceye varmasıdır. Aşırı şaka insanı fazla güldürür. Fazla gülmek de kalbi öldürür.
Şaka ve lâtife üzerine Peygamber Efendimizin şu hadis-i şerifi önemlidir: "Ben elbet lâtife ederim fakat sözüm gerçekten başka değildir."
Şöyle bir rivayet vardır:
Peygamber Efendimiz bir gün Suheyb'i hurma yerken görür ve şöyle buyurur: "Gözün ağrıdığı halde hurma yiyorsun, öyle mi?"
Suheyb şu cevabı verir: "Ağrımayan tarafı ile yiyorum ya Resûlallah."
Peygamber Efendimiz güler, geçer.
Maskaralık etmek ve eğlenmek de haramdır. Şu ayet-i kerime bu hususu gayet açık anlatır: "Bir cemaat diğerini maskaraya alıp eğlenmesin." (Hucurat, 38).
Böyle bir hareketin manası; karşı tarafı küçük düşürüp eğlenmektir. Ayrıca ayıpları da meydana çıkarmak olur. Bu durum çok defa, hikâye yollu anlatılan işlerde ve sözlerde olmaktadır.
Anlatacağımız hadisi şerifler bu konuda çok önemlidir:
"Dünyada iken insanlarla alay edenlerin hali, kıyamet günü şöyle olacaktır: Onlardan biri için Cennetten bir kapı açılır. Uzaktan, gel gel diye çağırılır. Sıkıntı ve dertle gelir, içeri gireceği sırada kapı kapanır. Daha sonra bir başka kapı açılır. Yine, gel gel diye çağırılır. Birçok sıkıntıyla oraya varır, içeri gireceği sırada o da kapanır. Bu hal böylece devam eder. O dünyada iken insanlarla nasıl alay edip eğlendi ise; onunla da, gel gel diye kıyamet günü eğlenilir, Cennete çağrılır fakat içeri giremez."
Muaz'ın (r.a.) anlattığı şu hadisi şerif önemlidir: "Bir kimse, hata işleyen kardeşini tövbe edip döndükten sonra ayıplarsa, aynı hatayı işlemeden ölmez."
Sırrı faş etmek de yasaktır. Çünkü bu işte sır sahibine eziyet vardır. Aynı zamanda dostluk hakkına da uyulmamış demek olur. Sır saklamaya dair, Peygamber Efendimizin şu hadis-i şerifi önemlidir: "Aranızda olan konuşma, bir emanettir."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.