İslam dünyasının Ehl-i Sünnet olarak bilinen kesimi, bugün Ehl-i Beyt’in yüceliği ve İslam’daki yeri konusunda yeterince bilgi sahibi değildir.
İslam ilimlerinin gelişmişliği bağlamında en önde görünen Türkiye’deki vaziyete bakıldığında; koyu bir cehalet ve kronik bir taassup olduğu fark edilmektedir. Buna batılılaşma ve “dinlerarası diyalog” furyasıyla İslam’ı Haçlı dünyasının muharrefat standartlarına göre dönüştürüp Hristiyanlaştırma ameliyesi eklenince, cehalet ve taassup, hakkın sahiplerini inkar ve batıla teslim olma noktasına kadar varmıştır.
Bu süreçteki kronik taassup, Müslümanları, Ehl-i Beyt’in kıymetini idrak ederek Tevhid’i yaşamaktan mahrum bırakmakla kalmamış; Allah ve Rasulü’nün tesis ettiği Müslümanlarla kardeş olmaya adım atmadan onları Haçlı’ya emir kulu haline gelmişler, Müslümanların vatanlarına ve namuslarına tecavüz projelerinde işgalci Haçlı dünyasına destek olacak derecede batıla sürüklenmişlerdir.
Prof. Dr. Haydar Baş bey her anında insanımızı istikamette tutmaya ve batıla sürüklenişten koruyup kollamaya çalışmıştır; işleri-güçleri kendisine düşmanlık olanlar bile bu hakkı ona teslim etmek durumunda kalmaktadırlar.
Kimi nasipli insanlar, Haçlı’nın tezgahladığı vahim işgal ve kardeş katliamlarının vahim sonuçları ve açık tabloları ortaya çıkınca yanlışını fark etmiştir.
Nitekim Prof. Dr. Haydar Baş bey’in Ehl-i Beyt külliyatına ve kendisinin riyasetinde Bursa’da düzenlenen Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu’na yönelik sadece halkımızın değil, okumuş-yazmış ve dini ilimlerde mürekkep yalamış olduğunu söyleyen geniş bir kesimin gösterdiği yakın alaka çok önemli ve kayda değerdir.
Biz bu kadarını bilmiyorduk, meğer ne hikmetler varmış da haberimiz yokmuş, Allah ve Rasulü’nn emanetlerine meğer yıllardan beri gerektiği gibi sahip çıkmamışız, Ehl-i Beyt’in kıymetini fark etmemişiz; Allah bizi affetsin, Haydar Baş hocamızdan Allah razı olsun, hocamızın eserlerini Meltem TV’deki reklam telefonlarından sipariş edip aldım hem kendimizn, hem de Ehl-i beyt’in ne olduğunu idrak etmeye başladım şeklindeki ifade ve itiraflar bu bağlamda zikredilmesi gereken tarihi gerçeklerdir.
Son dönemin bu cehaleti mazeret kabul edilebilir.
Ancak bundan sonra cehalet mazeret değildir.
Çünkü Prof. Dr. Baş’ın külliyatı ve bu eksendeki bilgilendirmeleri, hiçbir gerçeği karanlıkta bırakmamaktadır.
Zaten Ehl-i Sünnet kesiminin geçmişteki yüce zevatı ve mezhep imamlarımızın tamamının istikameti bu hak çizgisi olmuştur, Ehl-i Beyt’in yanı olmuştur. Birçoğu onların sevgisi uğruna can feda etmişler, dönemlerinin despot idarecilerine boyun bükmemişler, Ehl-i Beyt’in hakkını teslim etmek uğruna şehadeti tercih etmişlerdir.
Bugün bu hakkı görmeyenler ve taassupları sebebiyle Ehl-i Beyt gerçeğinden mahrum kalanlar, her sahada Haçlı’ının safında yer almışlar, Müslümanların canlarına, mallarına ve topraklarına tecavüz edenlere kapı kulu olmuşlardır.
Bu nasipsizliği fark etmemek en büyük nasipsizlik olsa gerektir.
Prof. Dr. Baş, milletimizi ve İslam dünyasını bu nasipsizlerin kıskacından çekip almaya çalışmaktadır.
Allah gücüne güç katsın ki, ülkemizde ve bölgemizde gerçek kardeşlik ve Tevhid tecelli etsin…
Bu konunun ilmi detaylarını anlatmaya devam edeceğiz.
İslam ilimlerinin gelişmişliği bağlamında en önde görünen Türkiye’deki vaziyete bakıldığında; koyu bir cehalet ve kronik bir taassup olduğu fark edilmektedir. Buna batılılaşma ve “dinlerarası diyalog” furyasıyla İslam’ı Haçlı dünyasının muharrefat standartlarına göre dönüştürüp Hristiyanlaştırma ameliyesi eklenince, cehalet ve taassup, hakkın sahiplerini inkar ve batıla teslim olma noktasına kadar varmıştır.
Bu süreçteki kronik taassup, Müslümanları, Ehl-i Beyt’in kıymetini idrak ederek Tevhid’i yaşamaktan mahrum bırakmakla kalmamış; Allah ve Rasulü’nün tesis ettiği Müslümanlarla kardeş olmaya adım atmadan onları Haçlı’ya emir kulu haline gelmişler, Müslümanların vatanlarına ve namuslarına tecavüz projelerinde işgalci Haçlı dünyasına destek olacak derecede batıla sürüklenmişlerdir.
Prof. Dr. Haydar Baş bey her anında insanımızı istikamette tutmaya ve batıla sürüklenişten koruyup kollamaya çalışmıştır; işleri-güçleri kendisine düşmanlık olanlar bile bu hakkı ona teslim etmek durumunda kalmaktadırlar.
Kimi nasipli insanlar, Haçlı’nın tezgahladığı vahim işgal ve kardeş katliamlarının vahim sonuçları ve açık tabloları ortaya çıkınca yanlışını fark etmiştir.
Nitekim Prof. Dr. Haydar Baş bey’in Ehl-i Beyt külliyatına ve kendisinin riyasetinde Bursa’da düzenlenen Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu’na yönelik sadece halkımızın değil, okumuş-yazmış ve dini ilimlerde mürekkep yalamış olduğunu söyleyen geniş bir kesimin gösterdiği yakın alaka çok önemli ve kayda değerdir.
Biz bu kadarını bilmiyorduk, meğer ne hikmetler varmış da haberimiz yokmuş, Allah ve Rasulü’nn emanetlerine meğer yıllardan beri gerektiği gibi sahip çıkmamışız, Ehl-i Beyt’in kıymetini fark etmemişiz; Allah bizi affetsin, Haydar Baş hocamızdan Allah razı olsun, hocamızın eserlerini Meltem TV’deki reklam telefonlarından sipariş edip aldım hem kendimizn, hem de Ehl-i beyt’in ne olduğunu idrak etmeye başladım şeklindeki ifade ve itiraflar bu bağlamda zikredilmesi gereken tarihi gerçeklerdir.
Son dönemin bu cehaleti mazeret kabul edilebilir.
Ancak bundan sonra cehalet mazeret değildir.
Çünkü Prof. Dr. Baş’ın külliyatı ve bu eksendeki bilgilendirmeleri, hiçbir gerçeği karanlıkta bırakmamaktadır.
Zaten Ehl-i Sünnet kesiminin geçmişteki yüce zevatı ve mezhep imamlarımızın tamamının istikameti bu hak çizgisi olmuştur, Ehl-i Beyt’in yanı olmuştur. Birçoğu onların sevgisi uğruna can feda etmişler, dönemlerinin despot idarecilerine boyun bükmemişler, Ehl-i Beyt’in hakkını teslim etmek uğruna şehadeti tercih etmişlerdir.
Bugün bu hakkı görmeyenler ve taassupları sebebiyle Ehl-i Beyt gerçeğinden mahrum kalanlar, her sahada Haçlı’ının safında yer almışlar, Müslümanların canlarına, mallarına ve topraklarına tecavüz edenlere kapı kulu olmuşlardır.
Bu nasipsizliği fark etmemek en büyük nasipsizlik olsa gerektir.
Prof. Dr. Baş, milletimizi ve İslam dünyasını bu nasipsizlerin kıskacından çekip almaya çalışmaktadır.
Allah gücüne güç katsın ki, ülkemizde ve bölgemizde gerçek kardeşlik ve Tevhid tecelli etsin…
Bu konunun ilmi detaylarını anlatmaya devam edeceğiz.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019