Asgari ücret azami rezalet

Asgari Ücret Tespit Komisyonu bugün toplanıyor. Komisyon, İşçi ve işveren sendikalarından 5'şer kişi, 5 de hükümet yetkilisi olmak üzere toplam 15 kişilik bir heyetten oluşuyor.AKP'nin 1 Kasım seçimlerinde vaat olarak sunduğu 1300 TL asgari ücreti tartışacaklar.Kuyuya bir taş atıldı, 40 kişi onu çıkarmaya çalışacak.Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, seçimlerden sonra yaptığı açıklamada, 1300 TL'lik asgari ücretin maliyetine iş aleminin katlanmak zorunda olduğunu belirtmişti.Yani AKP, işverenin cebinden çıkacak parayla vereceği asgari ücretle seçim kazanmış oldu. AKP'ye oy veren iş adamlarına hayırlı uğurlu olsun(!)Asgari ücret 1300 TL olunca, işverenin maliyeti her bir işçi için 1933 TL olacak. Bu maliyet 2015 yılının 2. yarısı için 1496 liraydı.Bunun anlamı işveren her bir işçisine 300 TL daha fazla maaş verirken o işçi için devlete vereceği vergi ise 137 TL daha fazla olacak.Hükümetin cebinden bir şey çıkmayacağına göre, hükümet açıkladığı bu seçim vaadini bütçeye bir ek gelir kapısı olarak da görmektedir.Türkiye'de 5,6 milyon asgari ücretli olduğunu düşündüğümüzde bu, bütçeye aylık 767,2 milyon lira, yıllık ise 9 milyar 206,4 milyon lira bir ek gelir anlamına gelmektedir. Bu arada bu artışın işverenlere toplam ek maliyeti ise aylık 2 milyar 447,2 milyon TL, yıllık ise 29 milyar 366,4 milyon TL olacak.Peki, bu durum ülke ekonomisi için nasıl bir sonuç doğuracak:* İşçilik maliyetleri artacak.* İşçilerin kıdem tazminatı yükü de artacak.* Yatırımlar azalacak.* Özellikle tekstil gibi emek yoğun sektörler ciddi darbe yiyecek.* Bu tür üreticiler artan maliyete dayanabilmeleri mümkün olmadığı için fabrikalarını işçilik maliyetinin düşük olduğu ülkelere kaydıracaklar.* Fabrikaların başka ülkelere kaydırılması, Türkiye ekonomisinin küçülmesine yol açacak.* Maliyetlerin artması ürün fiyatlarına yansıyacak bu da enflasyonun artmasına neden olacak.* Maliyet yüksekliği, ihracatçıların dış pazarda rekabet edememesine yol açacak, bu da ihracatta büyük kayıplara neden olacak.* Maliyet yüksekliği, üreticilerin ithal ürünlere karşı yenik düşmesine neden olacak.* Firma karlılıkları olumsuz etkilenecek.* Kar edemeyen sanayi kuruluşları kepenk kapatacak.* Gerek fabrikaların yırt dışına taşınması, gerekse kar edemediği için kapanması işsizliğin artmasına neden olacak.* İş imkanlarının daralması, işsizliğin artması tüketimi olumsuz etkileyeceğinden bu iç pazarın büyük zarar görmesi demektir.* İç pazarın darlığı, dış pazarda ise rekabet şansını kaybetme ekonomiye tsunami etkisi yapacak.İşverenin cebine endeksli bir asgari ücret artırımı işte bu kadar hatta daha fazla olumsuzluğu beraberinde getirmektedir.Asgari ücreti artırmak hatta 4 bin 500 TL olan yoksulluk sınırının üstüne taşımak doğrudur ama AKP hükümetinin yöntemi son derece yanlıştır. Doğrusu nedir diye sorarsanız, tek çözüm Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.Sayın Baş, BTP iktidarında asgari ücretin en az 5000 TL olacağını ve bunun 1000 TL'sinin işverenin, kalan 4000 TL'sinin ise sosyal devlet projesi kapsamında devlet tarafından verileceğini belirtmektedir.Üretici zaten üreterek, işçi istihdam ederek, kazandığı zaman da vergisini vererek yapması gerekeni fazlasıyla yapmaktadır. Bundan sonrası devletin görevidir. Devlet, gerek üreticilerin ürettikleri emek ve ürün karşılığı gerekse ülkenin sahip olduğu madenlerin karşılığı senyoraj gelirini devreye koyarak, madenlerini devlet-millet ortaklığıyla çıkartıp işleyerek yeni kaynaklar üretecek ve elde ettiği devasa geliri sosyal devlet projeleriyle vatandaşlarının cebine koyacak. İşte gerçek sosyal devlet budur.Bu kaynaklarla verilecek 5000 TL asgari ücret, hem çalışanların, hem işverenin hem de devletin menfaatinedir. Bunu sağlayacak tek irade Prof. Dr. Haydar Baş, dünyada tek model ise Milli Ekonomi Modeli'dir.İşçisiyle, işvereniyle millet Sayın Baş'ı iktidara taşımadığı müddetçe ah vah etmesinin hiçbir anlamı yoktur.