Aslında bal gibi anladılar

15 Nisan Cuma günü Yeni Akit gazetesinin internet sitesinde ilginç bir haberle karşı karşıya kaldık. Haberin başlığı şu: "Haydar Baş'ın gazetesinde çok ilginç sürmanşet!" 
Haberin içeriği ise şu şekilde: "Yeni Mesaj isimli gazete bugün çok farklı bir ilk sayfa ile çıktı. Sürmanşetindeki duyuruda Haydar Baş ile Mustafa Kemal'in fotoğraflarını yan yana koyan Yeni Mesaj; üst kısımda ayetlere, alt kısımlarda ise Baş ile M. Kemal'in bazı sözlerine yer verdi. 8. Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt Sempozyumu'nun duyurusu olduğu anlaşılan sürmanşetle nasıl bir mesaj verilmek istendiği anlaşılamadı."
Aslında ilginç olan sürmanşet değil, birilerinin doğruları hala anlayamamış olması. Bu yazıyı kaleme almak için bekledim, programı dinledikten sonra belki bir özür yayınlarlar diye de, nerede? 
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Cumhuriyetin ilanı öncesindeki dönemde bireyler arasında sosyal statü gibi nedenlerden dolayı ayırımcılık ortaya çıkabilmekte, nüfus kayıt, tapu ve askerlik gibi resmi iş ve işlemlerde karışıklıklar meydana gelebilmekteydi. 
Bu nedenle 21 Haziran 1934 tarihinde "Soyadı Kanunu" kabul edilmiş, toplumda sıklıkla kullanılan, 'efendi' 'bey' 'beyefendi' 'hanım' 'hanımefendi' 'paşa' 'hazret' 'ağa' gibi lakap ve unvanların soyadı olarak alınması 24 Kasım 1934 tarihinde çıkarılan bir kanun ile de yasaklanmıştır. 
Ayrıca bu kanun ile Ulu Önder Mustafa Kemal'e 'Atatürk' soyadı verilmiştir.
Birileri Türk'ün atasını ağızlarına almak istemeseler de gerçek ortada. O'na Mustafa Kemal de deseler, M. Kemal de deseler karışıklık çıkmayacağından kendileri de emindirler. 
Türkiye Cumhuriyeti iki Mustafa Kemal gördü. Biri 'asker' Mustafa Kemal, diğeri 'hoca' Mustafa Kemal?
Şimdi gelelim Akit'in anlayamadığına? 
Aslında 8 saat süren eşsiz bir sempozyumu burada anlatmak mümkün değil. Fakat biz birileri anlasın diye onların iyi bildiklerinden bahsedelim. 
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 8. Uluslararası Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, "Ehl-i Beyt kâinatın direkleridir. Kim bu direklere sarılırsa hidayettedir" dedi. Ve İngilizlerin sinsi planlarından şu çarpıcı örnekleri verdi:
İşte madde madde İngilizlerin Müslümanları İslam'dan uzaklaştırma projesi:
1- Sünni ve Şii düşmanlığı türetip Müslümanları savaştırmak.
2- Müslümanları cahil bırakmak her türlü eğitim ve öğretim merkezli kurumların önünü kesmek.
3- Tembelliği teşvik etmek, çalışkanlığa mani olmak üzere bir düşünce geliştirmek.
4- 'Sultan, Allah'ın yeryüzündeki gölgesidir' gibi hadislerden yararlanarak zorba, zalim ve kendini düşünen hükümdarların hâkimiyetini ispat etmek.
5- İçki, kumar, fesat ve fuhuş yaymak ve domuz eti yemeyi teşvik etmek. Bu size bir şey hatırlattı mı? Şeriatı getireceğiz diyenlerin yaptıklarını hatırlatmadı mı?
6- Din âlimleri ile halk arasındaki karşılıklı saygı ve sevgi ilişkilerin bozmak.
7- Din âlimlerine iftira etmek, din âlimleri arasına İngiliz Sömürgeler Bakanlığı memurlarını din âlimi kisvesiyle sokmak. Bugün var mı bunlardan? Var. 
8- Müslümanları, "Peygamberin dinden maksadı yalnız İslam dini değildir" düşüncesine inandırmak. Bugün bu var mı? Var. 
9- Kilise yapılması için zemin oluşturmak ve bunları açmak?
Şimdi iyi bildiniz ve anladınız öyle değil mi?
Birilerinin kapısında durarak AKlanamazsınız. Sizi aklayacak tek yer Ehl-i Beyt gemisidir.
Vesselam?