Hükümet, 15 tane yeni üniversite kurulmasını öngören tasarıyı Meclis'e sundu. Tasarıyla başta İstanbul, Gazi ve İnönü olmak üzere 10 üniversite bölünecek.
NTV'nin TBMM'ye sunulan tasarıdan aktardığına göre, Gaziantep Bilim ve Teknoloji, Samsun, Sivas Bilim ve Teknoloji, İstanbul Tuna ve İzmir Tınaztepe isimlerinde 5 yeni üniversite kurulacak. Bunların yanı sıra İstanbul, Gazi, Selçuk, Dumlupınar, İnönü, Sakarya, Mersin, Erciyes, Karadeniz Teknik ve Kahramanmaraş Sütçü İmam üniversiteleri de bölünecek. Bu üniversitelerden ayrılacak bazı fakültelere eklenecek başka fakültelerle 10 yeni üniversite daha ihdas edilecek.
Tarihi tamı tamına 565 sene öncesine, yani 1453 yılına dayanan ve benim de iki ayrı fakültesinde öğrenim görmekte olduğum İstanbul Üniversitesi, YÖK tarafından hazırlanan raporlara göre Türkiye'de en çok bilimsel yayın yapan üniversite konumunda.
Shangai'daki Jiao Tong Üniversitesi tarafından hazırlanan "Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi" listesinin içinde de yer alan İstanbul Üniversitesi, Sosyal, Fen ve Sağlık Bilimleri alanlarında öncü çalışmalara imza atan akademisyenleri bünyesinde barındırmakta.
İstanbul Üniversitesi bünyesinde 20 fakülte yer alıyor; İstanbul Tıp Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, Fen Fakültesi, İktisat Fakültesi, Orman Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Dişhekimliği Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, İşletme Fakültesi, Veteriner Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İletişim Fakültesi, Su Ürünleri Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi ve Hemşirelik Fakültesi...
Görüyorsunuz; 'içerisi şampiyonlar ligi gibi.' Doktorlar, mühendisler, siyasetçiler, hukukçular, edebiyatçılar? Fakat bildiğiniz üzere Türkiye'de birliği ve bütünlüğü hazmedemeyen bir kesim bulunmakta. İşte bu kesim şimdi de İstanbul Üniversitemize el atmış durumda. Nerede bir birlik görseler, 'şıp' diye oradalar.
İnananları gördüler, kelime-i tevhiddeki 'La ilahe illallah' ile 'Muhammedun Resûlullah' ifadesini ayırdılar. Türk milletini gördüler, 'ırkçı Türk; kafatasçı bu' veya 'en iyi Kürt ölü Kürt' diyerek milleti ayırdılar. Müslümanları gördüler, 'Alevilerin kestiği yenmez' veya 'Sünni bunlar; her pislik bunlarda' diyerek Müslümanları ayırdılar. Siyasileri gördüler, 'bu sağcı' veya 'şu solcu' diye ayırdılar. Halkı gördüler, 'o zengin' veya 'şunlar fakir' diye ayırdılar.
Bunlara, içinde bulunduğum için kıvanç duyduğum kadro, zamanında gereken cevabı gereken kişilere vermiştir ve veremeye devam etmektedir. Şimdi de sıra İstanbul Üniversitesi'ne geldi. Ve biz de birlik için diyoruz ki:
Durun kardeşim! Üniversitemize dokunamazsınız. Biz sözelciyiz, bölme bilmeyiz. Biz amip değiliz bölünerek çoğalalım. Üniversitelerin sayılarını değil, üniversitelerdeki eğitim kalitesini arttırın! Ben üniversitem bölünüp adı sanı duyulmamış bir üniversite olsun diye yıllarca emek harcamadım.
Tarihin içinden çıkıp gelen değerdir İstanbul Üniversitesi. Daha çok üniversite daha çok oy hesabınıza üniversitemizi alet etmenize izin vermeyiz. Aklınızda bulunsun Saray'daki hesap üniversiteye uymaz. Üniversite kampusleri, seçilmiş rektörleri, akademisyenleri, öğrencileri, şenlikleri ve hatta isimleri dâhil olmak üzere ne varsa yok etme derdindeler. Bu kadar ülkesinden eğitimden gençlerinden nefret eden başka bir iktidar yok, eşi benzeri yok dünyada. Kazanmak için zaten büyük bir stres altında ömür tükettiğimiz yetmezmiş gibi şimdi bir de kaybetmemek için uğraşıyoruz. Ben İbn-i Sina Üniversitesi'ni tercih etmedim. İbn-i Sina Üniversitesi'nin öğrencisi olmayacağım. Üniversiteme de fakülteme de dokunma!
NTV'nin TBMM'ye sunulan tasarıdan aktardığına göre, Gaziantep Bilim ve Teknoloji, Samsun, Sivas Bilim ve Teknoloji, İstanbul Tuna ve İzmir Tınaztepe isimlerinde 5 yeni üniversite kurulacak. Bunların yanı sıra İstanbul, Gazi, Selçuk, Dumlupınar, İnönü, Sakarya, Mersin, Erciyes, Karadeniz Teknik ve Kahramanmaraş Sütçü İmam üniversiteleri de bölünecek. Bu üniversitelerden ayrılacak bazı fakültelere eklenecek başka fakültelerle 10 yeni üniversite daha ihdas edilecek.
Tarihi tamı tamına 565 sene öncesine, yani 1453 yılına dayanan ve benim de iki ayrı fakültesinde öğrenim görmekte olduğum İstanbul Üniversitesi, YÖK tarafından hazırlanan raporlara göre Türkiye'de en çok bilimsel yayın yapan üniversite konumunda.
Shangai'daki Jiao Tong Üniversitesi tarafından hazırlanan "Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi" listesinin içinde de yer alan İstanbul Üniversitesi, Sosyal, Fen ve Sağlık Bilimleri alanlarında öncü çalışmalara imza atan akademisyenleri bünyesinde barındırmakta.
İstanbul Üniversitesi bünyesinde 20 fakülte yer alıyor; İstanbul Tıp Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, Fen Fakültesi, İktisat Fakültesi, Orman Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Dişhekimliği Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, İşletme Fakültesi, Veteriner Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İletişim Fakültesi, Su Ürünleri Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi ve Hemşirelik Fakültesi...
Görüyorsunuz; 'içerisi şampiyonlar ligi gibi.' Doktorlar, mühendisler, siyasetçiler, hukukçular, edebiyatçılar? Fakat bildiğiniz üzere Türkiye'de birliği ve bütünlüğü hazmedemeyen bir kesim bulunmakta. İşte bu kesim şimdi de İstanbul Üniversitemize el atmış durumda. Nerede bir birlik görseler, 'şıp' diye oradalar.
İnananları gördüler, kelime-i tevhiddeki 'La ilahe illallah' ile 'Muhammedun Resûlullah' ifadesini ayırdılar. Türk milletini gördüler, 'ırkçı Türk; kafatasçı bu' veya 'en iyi Kürt ölü Kürt' diyerek milleti ayırdılar. Müslümanları gördüler, 'Alevilerin kestiği yenmez' veya 'Sünni bunlar; her pislik bunlarda' diyerek Müslümanları ayırdılar. Siyasileri gördüler, 'bu sağcı' veya 'şu solcu' diye ayırdılar. Halkı gördüler, 'o zengin' veya 'şunlar fakir' diye ayırdılar.
Bunlara, içinde bulunduğum için kıvanç duyduğum kadro, zamanında gereken cevabı gereken kişilere vermiştir ve veremeye devam etmektedir. Şimdi de sıra İstanbul Üniversitesi'ne geldi. Ve biz de birlik için diyoruz ki:
Durun kardeşim! Üniversitemize dokunamazsınız. Biz sözelciyiz, bölme bilmeyiz. Biz amip değiliz bölünerek çoğalalım. Üniversitelerin sayılarını değil, üniversitelerdeki eğitim kalitesini arttırın! Ben üniversitem bölünüp adı sanı duyulmamış bir üniversite olsun diye yıllarca emek harcamadım.
Tarihin içinden çıkıp gelen değerdir İstanbul Üniversitesi. Daha çok üniversite daha çok oy hesabınıza üniversitemizi alet etmenize izin vermeyiz. Aklınızda bulunsun Saray'daki hesap üniversiteye uymaz. Üniversite kampusleri, seçilmiş rektörleri, akademisyenleri, öğrencileri, şenlikleri ve hatta isimleri dâhil olmak üzere ne varsa yok etme derdindeler. Bu kadar ülkesinden eğitimden gençlerinden nefret eden başka bir iktidar yok, eşi benzeri yok dünyada. Kazanmak için zaten büyük bir stres altında ömür tükettiğimiz yetmezmiş gibi şimdi bir de kaybetmemek için uğraşıyoruz. Ben İbn-i Sina Üniversitesi'ni tercih etmedim. İbn-i Sina Üniversitesi'nin öğrencisi olmayacağım. Üniversiteme de fakülteme de dokunma!
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018