logo
08 MAYIS 2024

Aşura sabahı

Namaz, Kur’an ve zikirle geçirilen gecenin sabahında, sabah namazının kılınmasının ardından, İmam Hüseyin (a.s.) arkasındaki cemaate şöyle hitap etmiştir
05.08.2022 23:44:00
Aşura sabahı
Aşura sabahı
Namaz, Kur'an ve zikirle geçirilen gecenin sabahında, sabah namazının kılınmasının ardından, İmam Hüseyin (a.s.) arkasındaki cemaate şöyle hitap etmiştir:

"Allah-u Teala, bugün benim ve sizin ölümünüze müsaade etmiştir, öyleyse direnin, düşmana karşı savaşın ." 

Artık savaşın kaçınılmaz olduğu kesinlik kazanmıştı. Verilen mühlet sona ermiş ve ordu saldırı pozisyonunu almıştı. Bu anda Rabbine yalvaran İmam Hüseyin (a.s.) ellerini açtı ve şöyle yakardı:

"Allah'ım! Her kederde benim güvencem Sensin. Her zorlukta benim ümidim Sensin. Karşıma çıkan her meselede benim güvencem ve donanımım Sensin.

Kalbi zayıf düşüren, insanı çaresiz bırakan, dostların bırakıp kaçmasına ve düşmanların şamata yapmasına neden olan nice felaketleri, başkasından yüz çevirip Sana yönelerek, Sana sundum, Sana şikayet ettim. Sen de beni bu felaketlerden kurtardın, bana çıkış yolu gösterdin. Her nimetin velisi, her güzelliğin sahibi ve her arzunun mercii Sensin." 

Ölüme hazır olan ashabına da şöyle seslenmiştir:

"Ey Kerimzâdeler! Sabırlı olun, ölüm sizi sıkıntı ve mihnetten geçirip, geniş cennet ve daimî nimetlere ulaştıran köprüden başka bir şey değildir.

Hanginiz zindandan saraya gitmeyi sevmez? Halbuki ölüm düşmanlarınız için saraydan zindana ve azaba intikal etmeye benzer.

Babam, Resulüllah (s.a.v.)'den naklen şöyle buyurdu:

"Dünya mü'mine zindan, kâfire ise cennettir. Ölüm, mü'minleri cennetlerine, kâfirleri ise cehennemlerine ulaştıran bir köprüdür. Ne yalan duymuşum ve ne de yalan konuştum." 

Ordular düzenleniyor

İmam Hüseyin (a.s.), ashabına sabah namazından sonra yaptığı konuşmanın ardından artık savunma hattını oluşturmaya başladı.

Ordunun sağ kanadını Züheyr bin Kayn'a, sol kolunu Habib bin Mezahir'e, sancağı ise kardeşi Abbas'a verdi. Geri kalan ev halkını ise kendisi ile beraber merkezde topladı.

İmam'ın, ordusu için bu hazırlıkları yaptığı sırada, Ömer bin Sa'd komutasındaki onbinlerce kişilik ordu da saldırı pozisyonuna geçmişti. Bu manzarayı gören İmam Hüseyin (a.s.) ellerini Cenab-ı Hakka açarak şöyle yardım diledi:

"Allah'ım! Her gam ve kederde sığınağım, her sıkıntı ve zorlukta ümidim ve her musibette güvendiğim Sensin. Kalpleri tazif eden, kurtuluş yollarını kapatan, dostları kaçıran ve düşmanları sevindiren nice gam ve musibetler vardır; başkalarından ümidimi kesip Sana yönelerek onları Sana şikayet ettim."  

Ömer bin Sa'd'ın ordusuna sesleniş

Ömer b. Sa'd'ın ordusundakilerin hâli şöyle idi: "Hepsi, Hüseyin (a.s.)'ın kanını akıtmakla Allaha yaklaşacaklarını zannediyorlardı." 

İki tarafın da son hazırlıklarını yaptığı bir sırada İmam Hüseyin (a.s.) karşısındaki insan seli orduya tekrar nasihatte bulunmuştur.

Kendi çadırlarından uzaklaşarak karşısındaki düşman askerlerine yaklaşmış ve onlara atının üzerinde şu uyarıları yapmıştır:

"Ey insanlar! Beni dinleyin; üzerime düşen sizlere öğüt ve nasihatimi dinlemedikçe ve bu bölgeye gelmemin sebebini öğrenmedikçe savaş hususunda acele etmeyin.

Eğer delilimi kabul edip, sözümü tasdik eder de bana karşı insaflı davranırsanız, saadet yolunu bulursunuz, artık benimle de savaşmaya hiçbir sebep kalmaz.

Eğer delilimi kabul etmezseniz, daha sonra yaptığınız işin gam ve üzüntünüze sebep olmaması için de ortaklarınızı  bir araya toplayıp düşünüp taşının ve hakkımda aldığınız kararı uygulayın. Bana göz açtırmayın.

Şüphesiz benim yardımcım Kur'an'ı indiren Allah'tır. Sâlih kulların yardımcısı da O'dur." 

İmam Hüseyin (a.s.) daha sonra Allah'a hamd etti; Resulüllah (s.a.v.)'e salat ettikten sonra sözlerine şöyle devam etti:

"Şimdi benim soyumu araştırın ve bakın ben kimim? Sonra vicdanınızla baş başa kalın ve nefsinizi ayıplayın. Bakın bakalım beni öldürmeniz sizin için uygun mudur?

Ben Peygamberinizin (s.a.v.) kızının oğlu değil miyim? Peygamberinizin (s.a.v.) vasisi, Resulüllah (s.a.v.)'in Allah katından getirdiğini ilk tasdik eden, ilk mü'min Ali (a.s.)'ın oğlu değil miyim?

Şehitlerin efendisi Hamza benim amcam değil mi? Resulüllah (s.a.v.)'in benim ve kardeşimin hakkında, "Şu ikisi cennet gençlerinin efendileridir" dediğini duymadınız mı?

Eğer benim dediklerimi doğruluyorsanız -ki haktan ibarettir- Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın yalan söyleyenlere buğzettiğini öğrendiğim günden beri yalan söylemedim. Yok eğer, beni yalanlıyorsanız, içinizde, sorduğunuzda size doğruyu söyleyecek kimseler vardır.

Câbir bin Abdullah el-Ensarî'ye, Ebu Said el-Hudrî'ye, Sahl b. Sa'd es-Saidî'ye, Zed b. Erkam'a ve Enes bin Mâlik'e sorun. Resulüllah (s.a.v.)'in bu sözleri benim ve kardeşim hakkında söylediğini duyduklarını size söyleyeceklerdir. Kanımı dökmenizi engellemeye bu kadar yetmez mi?"

Sonra İmam Hüseyin (a.s.) onlara şöyle dedi:

"Eğer bundan şüphe ediyorsanız, benim Hazreti Peygamberin (s.a.v.) kızının oğlu olduğumdan da mı şüphe ediyorsunuz? Allah'a yemin ederim ki, doğu ve batı arasında, ne sizin içinizde ne de başka topluluklar içerisinde benden başka Peygamberin (s.a.v.) kızının oğlu yoktur.

Yuh olsun size! Sizden birini öldürdüm de mi, buna karşılık beni öldürmek istiyorsunuz? Yoksa birinizin malını mı yedim? Ya da birinizi yaraladım da onun karşılığı olarak mı benim kanımı dökmek istiyorsunuz?"

Hiç kimseden ses çıkmıyordu. Sonra şöyle seslendi:

"Ey Şebes b. Rib'i! Ey Haccar b. Ebcer! Ey Kays b.Eş'as! Ey Yezid b. Hâris! "Meyveler olgunlaştı, etraf yemyeşil kesildi. Gelip seni bekleyen hazır bir ordunun başına geçeceksin" diye bana yazanlar siz değil miydiniz?"

Kays b. Eş'as, "Ne dediğini anlayamıyoruz. Ama amcanın oğlunun egemenliğini kabul et" dedi.

Hüseyin (a.s.) ona şöyle dedi: "Hayır, Allah'a and olsun, size elimi alçaklar gibi vermeyeceğim ve köleler gibi de kaçmayacağım."

Sonra şöyle dedi: "Ey Allah'ın kulları! Beni taşlamanıza karşı, sizin de, benim de Rabbim olan Allah'a sığındım. Hesap gününe inanmayan bütün büyüklük taslayan zorbalardan benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a sığınıyorum!" 

Bazı eserlerde bu konuşmanın içinde bir bölüm olarak şunlar yer almaktadır:

"Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun, dünyaya karşı ihtiyatlı davranın; eğer bütün dünya bir kişiye kalacak veya bir kişi orada daimî kalacak olsa idi, peygamberler bâki kalmaya  daha layık, riyazetleri, celbedilmeye daha evla ve böyle bir hükme daha uygun olurlardı.

Allah-u Teala dünyayı fâni olmak için yaratmıştır; yenileri eksilir, nimetleri zâil olur, sevinci ise kararır (gam ve üzüntüye dönüşür) dünya engebeli bir menzil ve muvakkat bir evdir. Öyleyse ahiretiniz için azık toplayın; en güzel azık ise sakınmaktır; Allah'tan sakının ta ki, kurtuluşa eresiniz.

Ey insanlar! Allah-u Teala dünyayı, ehlini hâlden hâle sokan fenâ ve zeval yurdu kıldı. Aldanan kimse, dünyaya aldanan, bedbaht da ona bağlanan kimsedir. O hâlde, sakın bu dünya sizi aldatmasın.

Dünya kendisine itimat edenin ümidini kestiği gibi tamah edenin de umudunu boşa çıkarır. Sizin bir iş üzere toplandığınızı görüyorum; bu işle Allah'ı gazaplandırdınız, derken Allah da rahmetini sizden çevirdi ve size azabını gerekli kıldı.

Rabbimiz ne güzel bir Rabdır. Siz ise ne güzel kullarsınız. Allah'ın emrine uymaya ikrar ettiniz ve elçisi olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'e de iman getirdiniz. Ama daha sonra torunlarını ve Ehl-i Beyt'ini öldürmek için saldırıya geçtiniz.

Şeytan sizi sarıp kuşatmıştır; böylelikle de size Yüce Allah'ın zikrini unutturmuştur. Allah sizi ve dileğinizi helak etsin. Biz Allah'tanız ve şüphesiz O'na dönücüleriz."      İmam (a.s.) daha sonra şöyle buyurdu: "Bunlar, inandıktan sonra kâfir olan kimselerdir. Bu zâlim kavim, Allah'ın rahmetinden uzak olsun." 

Hikmetler

İmam Hüseyin (a.s.) ne karşısındaki ordudan korkuyor, ne de kıyam kararından vazgeçiyordu. Ancak onda öyle büyük bir Allah korkusu ve hesap verme şuuru vardı ki, karşısındaki askerleri yapacakları katliam için ikaz etmek zorunda hissediyordu. Aşura günü, kendisi için planlanan saldırının vebaline karşı defalarca askerleri uyarmıştır.

İmam Hüseyin (a.s.), ordu savaş pozisyonunu aldıktan sonra ikinci bir hutbe daha irad etti. Bu hutbesini irad etmeden önce düşman kuvvetlerinin susmasını ve kendisini dinlemesini istedi. Ancak bunu başaramadı. O sırada şöyle buyurdu:

"Yazıklar olsun size! Niçin susup da sözlerimi dinlemiyorsunuz? Halbuki ben sizi doğru yola çağırıyorum . Kim bana uyarsa, doğru yolu bulanlardan, bana isyan eden de helak olanlardan olur. Hepiniz emrime muhalefet ediyor ve sözümü de dinlemiyorsunuz.

Evet, aldığınız haram hediyeler ve karnınızı dolduran haram lokmalardan dolayı Allah-u Teala kalplerinizi mühürlemiştir.  Yazıklar olsun size, susmak ve dinlemek nedir bilmez misiniz?"

Bu sözler karşısında, ordu içinde "Niçin susup da sözlerini dinlemiyorsunuz?" diye birbirini kınama başladı. Sükut sağlandı ve İmam Hüseyin (a.s.) sözlerine şöyle devam etti:

"Ey cemaat! Allah sizi helak etsin, kalbinizi kederle doldursun! Şaşkınlık içinde olduğunuz bir hâlde, iştiyakla bizi yardımınıza çağırdınız, olumlu cevap verip süratle imdadınıza koştuk. (ama siz) aleyhimize kılıç çektiniz; ortak düşmanlarınızın çıkardığı fitne ateşini bizim aleyhimize alevlendirdiniz.

Dostlarınızın aleyhine toplanıp, aranızda hiçbir adaleti  yaymayan (yararınıza bir adım dahi atmayan) ve kendilerinden ve dünya malından size ulaştıracakları  haram bir noktadan ve göz diktiğiniz alçak bir yaşayıştan başka hiç bir şey ummadığınız düşmanlarınıza destek oldunuz.

Birazcık yavaş olun. Yazıklar olsun size! Bizden hiçbir şey vâki olmaksızın ve hiçbir hatalı görüş görülmeksizin  horlanıp bizi terk ettiniz.

Kılıçlar kınında kalpler huzur içerisinde ve reyler sağlam olduğunda çekirge gibi süratle bize yöneldiniz ve sinekler gibi başımıza üşüştünüz.

Yüzünüz kara olsun! Şüphesiz sizler ümmetin tağutu, Kur'an'ı terk eden fâsık hiziplerin en son pislikleri, şeytanın balgamı kimselersiniz. Siz Kitabı tahrif eden, Sünneti söndüren, Peygamberin (s.a.v.) evlatlarını öldüren, vasilerin neslini kesen, zinazedeleri nesebe ilhak eden, mü'minleri inciten ve Kur'an'ı parçalayan alaycı önderlerin imdadına koşan kimselersiniz.

Sizler şimdi İbn-i Harb'a (Muaviye oğlu Yezid'e) ve onlara uyanlara itimad edip bize yardımda bulunmuyorsunuz. Allah'a and olsun ki, yardım etmemek ve hilekârlık sizin en bâriz sıfatlarınızdandır; damar ve kökleriniz onun üzerine boy salmış, dal ve gövdeniz onu miras edinmiş, gönülleriniz bu kınanmış âdet üzere rüşd etmiş, kalpleriniz bu sıfatlarla dolmuştur.

Siz bağ bekçisinin boğazında kalan veya gasıb bir kimsenin tatlı bir lokması olan habis bir meyve gibisiniz.

Allah'ın laneti, anlaşma kesinleştikten sonra Allah'ı kefil kılmakla birlikte onu bozanların üzerine olsun! Allah'a and olsun ki, sizler işte o kimselersiniz. Bilin ki, zinazede oğlu zinazede (Ubeydullah bin Ziyad) bizi iki şey; kılıç ve zillet arasında bırakmıştır; zillet ise bizden uzaktır…

Ne Allah, ne Peygamberi ve ne de mü'minler bunu kabul ederler ve ne de pâk ve tâhir olan anneler ve izzet-i nefsi olan kimseler, alçak kimselerin itaatını, kerim kişilerin katligâhına tercih etmeyi revâ görürler.

Bilin ki, ben hücceti tamamladım ve size olan inzar görevi mi yerine getirdim. Ben aile efradımın azalmasına ve yardımcıların da yardım etmemesine rağmen hedefime doğru yürümekte devam edeceğim."

İmam (a.s.) bu sırada şu şiiri okudu:

"Eğer düşmanı yenersek, zaten önceden de yeniktiler.
Ama eğer yenilirsek, yine gerçekte yenilmiş biz değiliz.

Biz korkaklık nedir bilmeyiz fakat başımıza bir takım olaylar gelmiş, devlet başkalarının eline geçmiştir.

Bizi alaya almak isteyenlere de ki, kendinize gelin. Çünkü bizim uğradığımız şeye onlar da uğrayacaktır.

Ölüm, devesini birisinin kapısından kaldırdığında şüphesiz diğerlerinin kapısına yatıracaktır."

Daha sonra İmam (a.s.) şöyle buyurdu:

"Bilin, Allah'a and olsun ki, bu savaştan sonra siz ancak süvarinin bineğine bindiği bir süre miktarınca eğlenip durursunuz (arzularınıza ulaşırsınız). Nitekim olaylar, bir değirmenin döndüğü gibi sizi döndürür ve bir eksenin sarsıntısı gibi sizi sarsıp mustarip eder. İşte bu, babam Ali (a.s.)'ın, ceddim Resulüllah (s.a.v.)'den naklettiği bir vasiyettir."

Ve İmam Hüseyin (ra), ellerini göğe kaldırıp, Ömer b. Sa'd'ın ordusuna şöyle beddua etti:

"Allah'ım! Onlara bir damla olsun yağmur yağdırma! Onlara Yusuf'un yılları gibi (zor ve kurak) yıllar yaşat, onlara, Sakifli genci (Muhtar veya Haccac) musallat kıl ki, acı (zillet ) kabıyla onları doyursun (onlara kan kustursun) ve onlardan hiç birisini cezasız bırakmasın; katledenleri katletsin, vuranlarını ise vursun; böylece onlardan Ehl-i Beyt'imin ve sevenlerimin intikamını alsın!

Zira onlar bizi tekzip ettiler (düşmanlar karşısında bize yardımda bulunmadılar). Ey Allah'ım! Sen bizim Rabbimizsin, Sana tevekkül ederiz. Şüphesiz ki, dönüşümüz Sanadır." 

İmam Hüseyin (a.s.) savaşın her an başlayacağı bu ortamda irad ettiği hutbeleri ile vazifesini tamamlamıştı. Son olarak Ömer b. Sa'd'ın ordusuna, "… Zorbalardan benim ve sizin Rabbimiz olan Allah'a sığınıyorum" dedi. 

İmam Hüseyin'in (as) bu son hutbesi ve ikazının içeriği, kendisinin ve ashabının hangi gerekçelerle canları pahasına hakkı ayakta tuttuğunu ve karşısındaki bâtıl ve zalim güruhun vaziyetinin ne olduğunu anlamak bakımından da mânidârdır.  (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
Cezaevinde intihar ettiği açıklanmıştı
Cem Garipoğlu'nun son görüntüsü
Kamu görevlileri 10 yıl sonra yargı karşısına çıktı
Adalet Soma'ya çok uzak!
'4 aydır dükkana musallat oldular'
Pilavcıya haraç kurşunu!
Dervişoğlu ilk grup toplantısında
Küskünlere çağrı yaptı
İstanbul Valisi, 2024'ün ilk 4 aylık asayiş verilerini açıkladı
"576 operasyonda 1256 şüpheli yakalandı"
Türkiye'de besiciliğin geldiği durumu
Diyanet İşleri Başkanı itiraf etti
Yabancı uyruklu bir öğrenci okul müdürünü öldürmüştü
Eğitimciler cuma günü iş bırakacak
İsrail'in saldırıları Refah'ı mezarlığa çevirebilir
İsrail acilen durdurulmalı
Komşu kavgasında vahşet
Arabaya bağlayıp sürükledi!
İstanbul Havalimanı'nda kaza
Uçak gövde üzeri iniş yaptı
İBB personelinden Özgür Özel'e tepki
Haddinizi bilin lütfen!
İsrail, Refah'ta yıkıma başladı
Belediye binasında yangın çıktı
İlginç diyalog kamerada
Polis ehliyet istedi, alkollü sürücü ayakkabı
Belediye aracına vatandaştan suçüstü
Dereye atık boşalttılar
AKP’nin ‘muktedir’ olma başlığı: Yeni Anayasa
Ne yapacaktınız da anayasa engel oldu?
Cezaevinde intihar ettiği açıklanmıştı
Cem Garipoğlu'nun son görüntüsü
Kamu görevlileri 10 yıl sonra yargı karşısına çıktı
Adalet Soma'ya çok uzak!
'4 aydır dükkana musallat oldular'
Pilavcıya haraç kurşunu!
Dervişoğlu ilk grup toplantısında
Küskünlere çağrı yaptı
İstanbul Valisi, 2024'ün ilk 4 aylık asayiş verilerini açıkladı
"576 operasyonda 1256 şüpheli yakalandı"
Türkiye'de besiciliğin geldiği durumu
Diyanet İşleri Başkanı itiraf etti
Yabancı uyruklu bir öğrenci okul müdürünü öldürmüştü
Eğitimciler cuma günü iş bırakacak
İsrail'in saldırıları Refah'ı mezarlığa çevirebilir
İsrail acilen durdurulmalı
Komşu kavgasında vahşet
Arabaya bağlayıp sürükledi!
İstanbul Havalimanı'nda kaza
Uçak gövde üzeri iniş yaptı
İBB personelinden Özgür Özel'e tepki
Haddinizi bilin lütfen!
İsrail, Refah'ta yıkıma başladı
Belediye binasında yangın çıktı
İlginç diyalog kamerada
Polis ehliyet istedi, alkollü sürücü ayakkabı
Belediye aracına vatandaştan suçüstü
Dereye atık boşalttılar
AKP’nin ‘muktedir’ olma başlığı: Yeni Anayasa
Ne yapacaktınız da anayasa engel oldu?

Cem Garipoğlu'nun cezaevindeki son görüntüsü ortaya çıktı

Münevver Karabulut'u canice katleden ve cezaevindeyken intihar eden Cem Garipoğlu'nun cezaevinde intihar etmeden önceki son görüntüleri ortaya çıktı.
08.05.2024 16:05:00
İhlas Haber Ajansı
Cem Garipoğlu'nun cezaevindeki son görüntüsü ortaya çıktı
Cem Garipoğlu'nun cezaevindeki son görüntüsü ortaya çıktı

Münevver Karabulut'u 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca öldüren Cem Garipoğlu, 2014 yılında Silivri'de kaldığı koğuşta intihar etmişti.

Ölen kişinin Cem Garipoğlu olup olmadığı yönündeki iddialar üzerine Karabulut ailesi avukatları aracılığıyla fethi kabir işlemi yapılmasını talep etmiş ancak bu talep Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedilmişti.

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'ndan Cem Garipoğlu'nun otopsi sırasında yapılan işlemlerine ait fotoğraflar ve video kayıtlarının hazırlanıp gönderilmesi istenerek dosyaya bilirkişi atanmıştı.

İntihar etmeden önceki son görüntüleri

Cezaevindeyken intihar eden Cem Garioğlu'nun intihar etmeden önceki son görüntüleri ortaya çıktı.


Görüntülerde Cem Garipoğlu, 9 Ekim'i 10 Ekim'e bağlayan gece koridorda göründüğü ve birkaç tur attıktan sonra görüntüden kaybolduğu görülüyor.

Görüntünün sonunda ise infaz koruma memurlarının Garipoğlu'nun kaldığı odanın kapısının önünde bekledikleri görülüyor.

Okul müdürü İbrahim Oktugan'ı öldüren zanlı adliyeye sevk edildi

Eyüpsultan'da okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu okul müdürü İbrahim Oktugan'ı silahla vurarak ölümüne neden olan 17 yaşındaki zanlı, Eyüpsultan İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliğindeki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi.
08.05.2024 14:17:00
İhlas Haber Ajansı
Okul müdürü İbrahim Oktugan'ı öldüren zanlı adliyeye sevk edildi
Okul müdürü İbrahim Oktugan'ı öldüren zanlı adliyeye sevk edildi
Eyüpsultan'da dün sabah saatlerinde meydana gelen olayda Özel Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi'nde Irak asıllı olduğu iddia edilen Y.K., Aralık 2023 tarihinde öğretmeni ve ardından okul müdürü İbrahim Oktugan'la yaşadığı sorunlardan sonra okuldan atılmıştı.

Öğretmenleri ile sorun yaşadığı gerekçesiyle okuldan atılan Y.K., aradan geçen 5 ay sonra bugün sabah saatlerinde liseye gelerek okul müdürü İbrahim Oktugan'ı odasına girerek yanında getirdiği silahla vurmuştu.

Öğrenci polis ekipleri tarafından yakanırken, müdür tedavi edilmek üzere hastaneye kaldırılmıştı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürü hayatını kaybetmişti.

Okul müdürü İbrahim Oktugan'ı silahla vurarak ölümüne neden olan 17 yaşındaki zanlı Y.K., Eyüpsultan İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından olaydan sonra yakalanarak gözaltına alındı. Çocuk Büro Amirliğindeki işlemleri tamamlanan zanlı daha sonra adliyeye sevk edildi.

LGS sınavına 25 gün kaldı

Milyonlarca öğrencinin gireceği LGS 2024 sınavı 2 Haziran'da yapılacak. 8. sınıf öğrencilerin liseye geçişini sağlayan bu sınavın giriş belgesi 24 Mayıs'tan itibaren okul müdürlükleri tarafından teslim edilecek. Az bir süre kalan LGS sınavı için uzmanlardan tavsiye istedik
08.05.2024 11:58:00
Fahri Fatih Özcan
LGS sınavına  25 gün kaldı
LGS sınavına  25 gün kaldı
Liselere Geçiş Sınavı (LGS), Türkiye'de 8. sınıf öğrencilerinin liseye geçişini sağlayan önemli bir sınav.

LGS 2024 sınavı 2 Haziran 2024 Pazar günü saat 09.30'da yapılacak.

LGS 2024 sınavına kaç öğrencinin katılacağına** dair kesin bir sayı vermek zor olsa da, her yıl bu sınava milyonlarca öğrenci katılıyor. 2023 LGS'ye 1 milyon 246 bin 465 öğrenci başvururken, sınava 1 milyon 30 bin 195 öğrenci girdi.

Sınav Kılavuzuna göre fotoğraflı sınav giriş belgesi, 24 Mayıs 2024'ten itibaren elektronik ortamda okul müdürlükleri tarafından mühürlenip onaylandıktan sonra öğrencilere teslim edilecek.


LGS sınavına nasıl çalışılır?


1 aydan az bir süre kalan LGS sınavlarına nasıl çalışılması gerektiğini sorduk. Uzmanlara göre öncelikle sessiz ve düzenli bir çalışma alanı oluşturulmalı. Dağınıklıktan kaçınılmalı ve gereksiz eşyalar kaldırılmalı.

Öğrenciler her dersten belirli günler ayırarak dengeli bir ders programı oluşturmalı. Verimli çalışmak için hedefler belirlenmeli.

Türkçe, matematik ve fen dersleri temel derslerdir. Bu derslerle çalışmaya başlanmalı.

LGS, öğrencilerin bilgi ve yeteneklerini ölçer. Mantık yürütme ve yorum yapma becerilerine odaklanılmalı.

Soru çözerek pratik yapılmalı. Geçmiş yılların sorularını çözmek büyük fayda sağlayacaktır. Ayrıca deneme sınavlarına katılmak gerekiyor.

Uzmanlar öğrencilere, kendinize hedefler koyun ve motivasyonunuzu yüksek tutun. Disiplinli bir çalışma düzeni oluşturun diyorlar.

Zorlandığınız dersleri ihmal etmeyin. Başarı duygusu için bu dersleri çalışın. Konu eksiklerinizi giderin. Soru çözerek pekiştirin. Ve kendinize inanın, hedeflerinize odaklanın.


LGS sonuçları ne zaman açıklanacak?


LGS 2024 sonuçlarının 26 Haziran tarihinde açıklanması bekleniyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın resmi web sitesi olan meb.gov.tr üzerinden sınav sonuçları sorgulama işlemi yapılabilir.

Öğrenciler ve veliler, sınav sonuçlarının açıklanma tarihini ve diğer önemli duyuruları bu resmi kaynak üzerinden takip edebilirler. Ayrıca, sonuçlar açıklandığında öğrencilere SMS yoluyla da bildirilecek. Tercih süreci de sınav sonuçlarının belli olmasından sonra başlayacak.

Öğrencilerin gelecekleri için en doğru kararları verebilmeleri için bu süreci dikkatle takip etmeleri önemli.

5 yılda 20 bine yakın kişi trafik kazalarına kurban gitti

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Karayolu Trafik Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen sergide '5 yılda 20 bine yakın kişi trafik kazalarına kurban gitti' dedi.
08.05.2024 10:38:00 / Güncelleme: 08.05.2024 10:40:54
İhlas Haber Ajansı
5 yılda 20 bine yakın kişi trafik kazalarına kurban gitti
5 yılda 20 bine yakın kişi trafik kazalarına kurban gitti
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ile Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'nun, (TŞOF) Karayolu Trafik Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlediği 'Trafik Kazalarında Kaybettiğimiz Değerler' konulu fotoğraf sergisi, TESK Sanat Galerisi'nde açıldı.

Karayolu Trafik Haftası kapsamında açılan sergi hakkında bilgi veren TESK Genel Başkanı Palandöken, 'Son 5 yılda meydana gelen 4 milyon 143 bin 376 trafik kazasında 18 bin 546 vatandaşımız hayatını kaybetti, 1 milyon 251 bin 310 kişi yaralandı. Bu yılın ilk 4 ayında ise 184 bin 590 trafik kazasında 665 kişi hayatını kaybederken 107 bin 410 kişi de yaralandı. Canımızı acıtan bu trafik kazalarına dur demek için her yıl geleneksel haline gelen sergimizde trafik kurallarına uymamanın doğurduğu sonuçlara dikkat çekmek istedik' ifadelerine yer verdi.

'Kazaların başlıca sebebi eğitimsizlik ve dikkatsizlik'

Her yıl mayıs ayının ilk haftasının Karayolu Trafik Güvenliği Haftası olarak belirlendiğini hatırlatan Palandöken, 'Tüm sürücü ve yayaların trafik kazaları konusunda duyarlılığının artırılması, trafik kuralları hakkında daha çok bilinçlenmesi gerekiyor. Trafik kazalarının en büyük sebebi trafik canavarı değil, eğitimsizliktir. 2020'de 983 bin 808 olan kaza sayısı 2021'de 1 milyon 186 bin 353'e yükseldi. 2022 yılında ise toplam kaza sayısı 2020 ve 2021 yılına göre daha da artarak yüzde 10'a yakın yükseldi. 2023 yılında ise toplam kaza sayısı ciddi bir şekilde gerileyerek 555 bin 668 oldu. 2023 yılında meydana gelen trafik kazalarında 2 bin 424 kişi hayatını kaybederken 354 bin 323 kişi de yaralandı. Ancak trafik kazası sayılarındaki düşüş yeterli değil' ifadelerini kullandı.



'Trafikte kaybettiklerimizi sergi ile anıyoruz'

'Trafikte Kaybettiğimiz Değerler' isimli sergi ile trafik kazalarına yönelik farkındalık oluşturmak istediklerinin altını çizen Palandöken, 'Trafik kurallarına uyulması ve bu kazaların önüne geçilmesi için duyarlılık oluşturmak istiyoruz. Trafik kazaları can alırken yaşa, cinsiyete veya unvana bakmıyor. Bu durumun örnekleri olan trafik kazalarında kaybettiğimiz değerler arasında maalesef siyasetçilerimizden futbolcularımıza, gazetecilerimizden şarkıcılarımıza kadar birçok önemli isim var. Vali Recep Yazıcıoğlu, Eski Bakanlarımızdan Mustafa Taşar, Sanatçılarımızdan Barış Akarsu, Kıvırcık Ali, Sporcularımızdan Metin Oktay, Ahmet Çalık ve niceleri gibi' şeklinde konuştu.

'Daha çok dikkat etmeliyiz'

Sürücü kusurlarından kaynaklanan kazaların oranının yüzde 90'ın üzerinde olduğuna dikkat çeken Palandöken, "Kültürümüzü, devlet adamlarımızı, siyasetçilerimizi, birçok değerimizi bu kazalar neticesinde yitiriyoruz. Bu değerler geri gelmiyor. Yola, araca, yayaya haddinden fazla dikkat etmeliyiz' diye konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.