logo
10 TEMMUZ 2025

Atatürk, Fransız İhtilali’nden etkilenmiş değildir -3-

İzmir faciasından sonra milletimiz hakikaten hislendi ve uyandı. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde genel birliğimiz vücuda geldi

09.07.2025 00:16:00
Haber Merkezi
Atatürk, Fransız İhtilali’nden etkilenmiş değildir -3-
Atatürk, Fransız İhtilali’nden etkilenmiş değildir -3-
İzmir faciasından sonra milletimiz hakikaten hislendi ve uyandı. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde genel birliğimiz vücuda geldi.

(…) Maksat, 'Osmanlı vatanının bütünlüğünü ve yüce hilafet ve saltanat makamının ve millî bağımsızlığın dokunulmazlığını temin için Kuvva-yi Milliye'yi hakim kılmaktır.'

(…) Bu mukaddes maksadın temini ile iştigal edildiği bir sırada, pekala hatırlarınızdadır ki Ferit Paşa buna mani olmaya kalktı. Bu teşebbüsleri memleket dahilinde kötüye yormaya uğraştı. İttihatçılıktır dedi. Bu isnad dahilî ve haricî kamuoyunda muvaffak olamadı.

Bunu gördükten sonra yeni bir silah aradı. Bolşeviklik dedi. Resmi telgraflarında Bolşeviklerin Karadeniz'den takım takım Samsun, Trabzon ve dahiline doğru yürüdüğünü, memleketi alt üst ettiğini resmen yaydı." 

Burada Mustafa Kemal, bir halk hareketi olarak başlayan Kuvva gücünün, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde aldığı müdafaa kararlarına karşı Ferit Paşa hükûmetinin "Bolşevik hareketi" iftirasını attığını bizzat kendi ifşa etmektedir.

Kısaca Bolşevik ihtilalinden etkilendiği belirtilen Mustafa Kemal, bu beyanı ile ajan faaliyetini bozmaktadır.

Mustafa Kemal'in Fransızca'ya olan ilgisinde, özenmenin ötesinde bir sebep vardır.

Köşkte cereyan eden bir hadise şöyledir:

Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak anlatıyor:

"O akşam geniş ölçüde başka mevzularla birlikte dil üzerinde durduk. Bana sualler yöneltti elimden geldiğince cevaplar verdim. Bir defasında da tahtaya kalkar mısınız, dedi. Bir de baktım ki tam benim arkamda kara tahta var.

Sonradan öğrendim ki, bu kara tahta daima Atatürk'ün huzu runda bulunuyor.

'Lütfen yazar mısınız?' dedi. Tebeşir elimde dikkatle dinliyorum. Deniz, dedi yazdım. Su, dedi yazdım. Tuz, dedi yazdım. 'Bu üç kelimeden garp dillerinde kaç cümle yapılabilir bakalım' dedi.

Ben başladım yazmaya Fransızca, Almanca, İngilizce ikişer cümle yapılabiliyor.

Atatürk, 'Gelelim Türkçe'ye... Bu üç kelimeden kaç cümle yapılabiliyor?' dedi.

Hiç hayatımda böyle bir konuyla muhatap olmamıştım. Yazmaya başladım. Denizin suyu tuzludur. Baktım başkası da söylenebiliyor. Tuzludur suyu denizin. Denizin tuzludur suyu. Baktık Türkçe'de 6 cümle yapılabiliyor.

Atatürk, 'Şimdi enteresan güç bir soru daha. Bu durum Türkçe'nin hayrına mıdır, şerrine midir?' dedi.

Bir an düşündüm. 'Efendim, bu altı cümlede esasen aynı şeyi söylüyorama farklılıkları var. Küçük ayrılıkları var. Suyu denizin tuzludur dediğimiz zaman suyu ön plana alıyoruz, onun için bir dil zenginliği gibi gelir bana' dedim.

Atatürk, 'Evet, ama bunun büyük bir sakıncası var' deyince, büsbütün şaşırdım ve doğrusu cevap bulamadım ve bekledim kendisi cevap versin diye.

Dedi ki: 'Dil, zenginliğini ne pahasına elde etmiştir? Türkçe'de kelimenin cümle içindeki yeri oynak kalmıştır' deyip bir suale daha geçti: 'Niçin milletlerarası anlaşmaların metni Fransızca yazılır, bir ihtilaf vukuunda Fransızca metin esas alınır?' diye sordu.

İtiraf ederim ki, bunu hiç düşünmemiştim. 'Olsa olsa 19. yüz yılda Fransız hegemonyası, Fransızların kuvvetli bir devlet oluşu bunda hakim' dedim.

Atatürk, 'Hayır, Fransız dilinin özelliğidir bunu yapan. Fransız dilinde kelimelerin cümle içinde yeri sağlamdır ve metindir. Öyle ki, aradan elli senelik bir süre geçtikten sonra dahi Fransızca metin okunduğu zaman değişik anlamlara gelmez. Bir anlaşmadan da bu beklenir' dedi." 

Tüm bunların yanı sıra, Atatürk, 1 Aralık 1921'deki Meclis konuşmasında Rousseau'nun tüm eserlerini okuduğunu ifade etmiştir.

Bu ve benzeri hürriyet sevdalısı yazarların kitaplarını okumuş olabilir ancak içindeki hürriyet düşüncesinin bunlara ait olduğu düşüncesi yanlıştır.

Kaldı ki, Rousseau, Voltaire gibi yazarlar İspanya'nın İslam medeniyetinden de istifade ederlerdi.

Bilindiği gibi karanlık çağ Avrupa'nın Hıristiyan dünyası içindir.

Maalesef, bu karanlık zihniyet, büyük İslam medeniyetini her zaman küçük düşürmeye çalışan zırvalarla doludur.

İslam'ın meyveleri; sanatta, edebiyatta, hekimlikte, hukukta vs. her sahada görülmüştür ve Batılılar için de ilham kaynağı olmuşlardır.

Avrupa karanlık çağı yaşarken, İslam dünyası İslam dininin medeniyetlerinden istifade ediyordu.

Mesela, İbn-i Sina, 980 ila 1037 seneleri arasında yaşamış tır. Tıp otoritesidir. el-Kanun fi't-Tıbb, Avrupa üniversitelerinde 600 sene kaynak tıp kitabı olarak okutulmuştur.

Cabir bin Hayyan, 720 ila 815 yılları arasında yaşamış, modern kimyanın kurucusu kabul edilmiştir. Kuramları çok az bir değişiklikle 18. yüzyıla kadar kullanılmıştır.

Cebir ilminin kurucusu Harezmî'dir. 780 ile 850 yılları arasında yaşamıştır.

Biruni, 973'de doğmuş, 1061'de ölmüştür. Matematik, astronomi ve coğrafyada otoritedir.

Uluğ Bey'e Batılı bilim adamları 15. asrın astronumu demişlerdir.

Karanlık çağ, 476 ile 1000 seneleri arası Ortaçağ'ın ilk dönemine verilen addır.

Yukarıdaki İslam âlimleri bu döneme hakikaten ışık tutmuştur.

İslam dini ilme Peygamberimizin hadislerinde örneğini gördüğümüz şekliyle büyük önem vermiş ve dünya insanlığının gelişmesine teşvik olmuştur.

Yoksa siz doğan çocuğun günahlarından temizlenmesi için onu yıkayan bir zihniyetin gelişmelere açık olmasını beklemeyin. Tam tersine, hürriyet konusunda da, gerçek hürriyet olan kulluğu ölçü bilen ve Allah'ın buyrukları istikametinde yaşamayı ilke edinen Müslümanın her hali Batı'ya örnektir.

Mustafa Kemal'in Ehl-i Beyt mantığıyla yaşadığı, düşündüğü ve ilkelerini hayata geçirdiği fikri Türk insanı için yeni ve farklı olsa da doğrudur. Hatta işin temelidir.

Ne yapalım, biz, AB'nin en güçlü döneminde, "AB 15 sene içinde yıkılacak" dediğimizde inanmayanlar ya da 1991'deki Körfez krizinde "asıl hedef Türkiye" öngörümüzü "bu kadar da olmaz" diyerek algılamayanlar veya bundan 10 sene evvel "Atatürk 7 yaşında Kur'an okudu, 8 yaşında hafız oldu" gerçeğini açıkladığımızda, "bu da nereden çıktı" diyenler; bugün "haklıymış" diyorlar.

Bugün söylediğimiz doğruları anlamak için yine uzun vakitler mi lazım! (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
'Sandıktan korkuyorlar'
Özel Sancaktepe'de konuştu
Suriye'de kirli ittifak
Şara, Abdi ve ABD'nin Suriye Temsilcisi Barrack ile bir araya geldi
'PKK/YPG değerli bir ortak'
'Soğanın kabuklarını soyar gibi yavaş yavaş..'
Fahrettin Altun'un yerine Burhanettin Duran atandı
İletişim Başkanlığı'nda değişim
Uzungöl: Karadeniz’in kalbinde bir doğa masalı
Erdoğan'dan erken seçim açıklaması
Özgür Özel'e cevap verdi
Trump çıldırdı
Moskova ve Pekin'i bombalama tehdidi
Dünyada 18. sıradayız
İşte Türkiye'nin nüfus gerçekleri
10 kişi daha gözaltına alındı
İBB'ye yeni operasyon
Erişime engellenen ilk yapay zekâ aracı
Grok hakkında soruşturma
'Ne anayasası yani'
'Muhaliflere düşman hukuku uygulanırken..'
Tartışmalı kanun yürürlükte
İşte İklim Kanunun tüm detayları
Dünya Gıda Programı'ndan (WFP) uyarı
"Gazze'deki durum en kötü seviyede"
Bin Selman ve Erakçi görüştü
İkili ilişkiler ele alındı
Bazı bakanlık ve kurumlara 2 bin 659 kadro ihdas edildi
Resmi Gazete'de yayımlandı
'Sandıktan korkuyorlar'
Özel Sancaktepe'de konuştu
Suriye'de kirli ittifak
Şara, Abdi ve ABD'nin Suriye Temsilcisi Barrack ile bir araya geldi
'PKK/YPG değerli bir ortak'
'Soğanın kabuklarını soyar gibi yavaş yavaş..'
Fahrettin Altun'un yerine Burhanettin Duran atandı
İletişim Başkanlığı'nda değişim
Uzungöl: Karadeniz’in kalbinde bir doğa masalı
Erdoğan'dan erken seçim açıklaması
Özgür Özel'e cevap verdi
Trump çıldırdı
Moskova ve Pekin'i bombalama tehdidi
Dünyada 18. sıradayız
İşte Türkiye'nin nüfus gerçekleri
10 kişi daha gözaltına alındı
İBB'ye yeni operasyon
Erişime engellenen ilk yapay zekâ aracı
Grok hakkında soruşturma
'Ne anayasası yani'
'Muhaliflere düşman hukuku uygulanırken..'
Tartışmalı kanun yürürlükte
İşte İklim Kanunun tüm detayları
Dünya Gıda Programı'ndan (WFP) uyarı
"Gazze'deki durum en kötü seviyede"
Bin Selman ve Erakçi görüştü
İkili ilişkiler ele alındı
Bazı bakanlık ve kurumlara 2 bin 659 kadro ihdas edildi
Resmi Gazete'de yayımlandı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.