Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana, İngiliz ve Yunan ajanlarının etkisinde kalan hayranları, saltanat yanlıları ve saltanatı din zanneden gafiller; Atatürk ile Türk milleti arasına sürekli fitne sokmaya çalışıyorlardı.
Bugüne kadar özellikle Nurcular, tarikatlar, cemaatler ve irili ufaklı sözde şeyhler, sözde dindar gruplar; Atatürk hakkında halk tabanında sürekli dedikodu ve iftiralar yaydılar.
Atatürk'ün adını bile anmanın neredeyse suç sayıldığı zamanlar yaşadık.
Resmî kurum tabelalarından T.C. ibaresinin, okullardan Andımız 'ın, bazı yerlerden Atatürk resimlerinin kaldırıldığını gördük.
Bazı gafillerin camilerde dolaylı olarak ona lanet okumaya kalkıştığını duyduk.
Sokaklarda "Şeriat isteriz!" pankartları taşıyan, hakaretler yağdıran provokatörleri gördük.
AKP iktidarının oy deposu olarak gördüğü sözde dindar ve muhafazakârlara tanıdığı haklarla, uygun ortam sağlanınca Atatürk düşmanları ayrık otu gibi her yeri sarmaya başladılar.
Bu fikirde olanlar, ayrık otunun sıradan, köksüz bir ot olduğunu unuttular.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, asırlık çınarların yanına yeni bir çınar ektiğini; bu çınarların köklerinin maziden gelen Türk çınarı olduğunu unuttular.
Tam da bu zamanda, Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürk Vatandır program serileriyle Atatürk'e sahip çıktı.
Bir yandan salon programları, bir yandan televizyon yayınları devam ederken, Prof. Dr. Haydar Baş "Hoş Geldin Atatürk" eserini kaleme aldı.
Bu eserinde gerçek Atatürk'ü yazdı.
Onun soyunun, Ehl-i Beyt'e dayanan anne ve baba tarafından Seyyid ve Şerif olduğunu ispat etti.
Türk milleti ile Atatürk arasındaki sahte duvarlar, karanlık noktalar ve suni perdeler yavaş yavaş kalkmaya başladı.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, her 10 Kasım'da Atatürk'ün ruhuna mevlitler okutmaya, ona hayratlar yapmaya başladı.
Onun bize tavsiyesi olan şu sözler hala hafızalarımda tazeliğini korumaktadır.
"Anıtkabir'e abdestli gidin; ona Fâtihalar, Yasinler okuyun, huzuruna gidin ve minnetinizi sunun. 'Sen olmasaydın biz bugün, kutsal vatan topraklarında dalgalanan bayrağımızın gölgesinde olamazdık.
Allah senden razı olsun, mekânın cennet, makamın âli olsun.' deyin." diye tavsiyelerde bulunurdu.
Bizler de her Anıtkabir ziyaretinde abdestli olur, aslanlı yoldan yürürken Fâtihalar, Yasinler okurduk.
Onun kabrine vardığımızda ellerimizi açar, kalbi şükranlarımızı sunar; okuduğumuz hatimleri, ayetleri, duaları ona bağışlardık.
Bu yılki 10 Kasım gerçekten de çok farklı oldu.
Birkaç çatlak ses dışında Türk milleti Atasına sahip çıktı.
Bir günde 1 milyondan fazla ziyaretçi Anıtkabir'i ziyaret etti.
Millet, Atasına bağlılığını bir kez daha ortaya koydu.
Kocaeli Müftülüğünün organize ettiği mevlit merasimine, Kocaeli Valisi ve Kocaeli Müftüsü katılarak çok hayırlı bir işin kapısını araladılar.
Kendilerine teşekkürlerimi arz ediyorum.
İyi Parti'nin çabalarıyla, Ankara'da Hacı Bayram Veli Camisinde mevlitler okundu, lokma tatlıları dağıtıldı.
BTP Genel Merkezinde mevlit okundu, Atatürk'ün ruhu için tatlılar ikram edildi.
Sokaklarda herkes, kendi gayretiyle Atasının ruhuna hayratlar yaptı. Ona olan bağlığını ve sevgisini kendince dile getirdi.
Yunan artığı bazı meczuplar kendi kendine kahroldu; ama Türk milleti, Atasıyla arasındaki suni perdelerin kalkmasından mutluluk duydu.
Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve vatan savunmasında gayret göstermiş bütün gazi ve şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Bugüne kadar özellikle Nurcular, tarikatlar, cemaatler ve irili ufaklı sözde şeyhler, sözde dindar gruplar; Atatürk hakkında halk tabanında sürekli dedikodu ve iftiralar yaydılar.
Atatürk'ün adını bile anmanın neredeyse suç sayıldığı zamanlar yaşadık.
Resmî kurum tabelalarından T.C. ibaresinin, okullardan Andımız 'ın, bazı yerlerden Atatürk resimlerinin kaldırıldığını gördük.
Bazı gafillerin camilerde dolaylı olarak ona lanet okumaya kalkıştığını duyduk.
Sokaklarda "Şeriat isteriz!" pankartları taşıyan, hakaretler yağdıran provokatörleri gördük.
AKP iktidarının oy deposu olarak gördüğü sözde dindar ve muhafazakârlara tanıdığı haklarla, uygun ortam sağlanınca Atatürk düşmanları ayrık otu gibi her yeri sarmaya başladılar.
Bu fikirde olanlar, ayrık otunun sıradan, köksüz bir ot olduğunu unuttular.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, asırlık çınarların yanına yeni bir çınar ektiğini; bu çınarların köklerinin maziden gelen Türk çınarı olduğunu unuttular.
Tam da bu zamanda, Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürk Vatandır program serileriyle Atatürk'e sahip çıktı.
Bir yandan salon programları, bir yandan televizyon yayınları devam ederken, Prof. Dr. Haydar Baş "Hoş Geldin Atatürk" eserini kaleme aldı.
Bu eserinde gerçek Atatürk'ü yazdı.
Onun soyunun, Ehl-i Beyt'e dayanan anne ve baba tarafından Seyyid ve Şerif olduğunu ispat etti.
Türk milleti ile Atatürk arasındaki sahte duvarlar, karanlık noktalar ve suni perdeler yavaş yavaş kalkmaya başladı.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, her 10 Kasım'da Atatürk'ün ruhuna mevlitler okutmaya, ona hayratlar yapmaya başladı.
Onun bize tavsiyesi olan şu sözler hala hafızalarımda tazeliğini korumaktadır.
"Anıtkabir'e abdestli gidin; ona Fâtihalar, Yasinler okuyun, huzuruna gidin ve minnetinizi sunun. 'Sen olmasaydın biz bugün, kutsal vatan topraklarında dalgalanan bayrağımızın gölgesinde olamazdık.
Allah senden razı olsun, mekânın cennet, makamın âli olsun.' deyin." diye tavsiyelerde bulunurdu.
Bizler de her Anıtkabir ziyaretinde abdestli olur, aslanlı yoldan yürürken Fâtihalar, Yasinler okurduk.
Onun kabrine vardığımızda ellerimizi açar, kalbi şükranlarımızı sunar; okuduğumuz hatimleri, ayetleri, duaları ona bağışlardık.
Bu yılki 10 Kasım gerçekten de çok farklı oldu.
Birkaç çatlak ses dışında Türk milleti Atasına sahip çıktı.
Bir günde 1 milyondan fazla ziyaretçi Anıtkabir'i ziyaret etti.
Millet, Atasına bağlılığını bir kez daha ortaya koydu.
Kocaeli Müftülüğünün organize ettiği mevlit merasimine, Kocaeli Valisi ve Kocaeli Müftüsü katılarak çok hayırlı bir işin kapısını araladılar.
Kendilerine teşekkürlerimi arz ediyorum.
İyi Parti'nin çabalarıyla, Ankara'da Hacı Bayram Veli Camisinde mevlitler okundu, lokma tatlıları dağıtıldı.
BTP Genel Merkezinde mevlit okundu, Atatürk'ün ruhu için tatlılar ikram edildi.
Sokaklarda herkes, kendi gayretiyle Atasının ruhuna hayratlar yaptı. Ona olan bağlığını ve sevgisini kendince dile getirdi.
Yunan artığı bazı meczuplar kendi kendine kahroldu; ama Türk milleti, Atasıyla arasındaki suni perdelerin kalkmasından mutluluk duydu.
Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve vatan savunmasında gayret göstermiş bütün gazi ve şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Atatürk ile Türk Milleti arasındaki suni perdeler kalkıyor / 13.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -2- / 12.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -1- / 11.11.2025
- Atatürk ve 10 Kasım / 10.11.2025
- Bu kafayla daha çok ağlarsınız / 09.11.2025
- Bir yolculuk hikayesi / 05.11.2025
- Sorumlu muhalefetin adresi BTP’dir / 03.11.2025
- Pardon süreci / 02.11.2025
- Atatürk, istismarcıların oyununu bozmuştur / 01.11.2025
- BTP Cumhuriyet Şöleni düzenledi / 31.10.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -2- / 12.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -1- / 11.11.2025
- Atatürk ve 10 Kasım / 10.11.2025
- Bu kafayla daha çok ağlarsınız / 09.11.2025
- Bir yolculuk hikayesi / 05.11.2025
- Sorumlu muhalefetin adresi BTP’dir / 03.11.2025
- Pardon süreci / 02.11.2025
- Atatürk, istismarcıların oyununu bozmuştur / 01.11.2025
- BTP Cumhuriyet Şöleni düzenledi / 31.10.2025
















































































