Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.K.G.'nin 6 yaşında 'evlendirilmesi' ve yıllarca cinsel istismara maruz kalması konusu günlerdir Türkiye'nin gündeminde.
Mağdur kız, şikâyetçi olmasa bu utanç verici suçlar hiç ortaya çıkmayacaktı.
H.K.G., evlendirildiği dönemdeki fotoğrafları, kendisine istismar eden kişinin ses kaydını ve 10 yıl kadar önce kemik yaşının tespitinde yapılan sahtekarlığın belgelerini savcılığa sundu.
Bu mücadelesi sonucunda da yıllar önce üzeri örtülüp kapatılan istismar olayı yargıya taşınmış oldu.
İddianamede zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçu işlediğini belirten savcı, çocukla evlenen kişi için 67 yıl, tarikat lideri baba ve annenin ise en az 27'şer yıl hapisle cezalandırılmaları istedi.
Şüpheliler 22 Mayıs 2023'te ilk kez hâkim karşısına çıkacak.
Olay ortaya çıkınca Adalet ve Aile bakanlıklarının olaydan iki yıldır haberdar oldukları ancak yargılama konusunda hiçbir girişimde bulunmadıkları anlaşıldı.
Ne yazık ki, yüce dinimiz İslam'ın adı böyle sapkınların imza attıkları iğrençlikler üzerinden lekeleniyor.
İnsanımız bunların yaptıklarını maalesef İslam zannediyor. Hâlbuki bunların yaptıkları İslam değil, Resulüllah'ın yaşadığı din değil…
Bunlar Muaviye ve Yezid'in sapkınlıklarını din diye insanımıza yutturmaya çalışıyorlar.
Bu çevreler, çocuk yaşla evlilik konusunda Hz. Aişe annemizle evliliğini gündeme getirerek Hz. Resulüllah'a dahi iftira atabiliyorlar.
Oysa Emevi dezenformasyonuyla zihinleri kirlenmemiş gerçek ilahiyatçı dostlarımız, Hz. Aişe'nin Resulüllah'la evlendiğinde en az 17-18 yaşlarında olduğunu ifade ediyorlar.
Bu bağlamda böyle sapkınlar varken yüce dinimiz İslam'ın başka düşmana gerçekten ihtiyacı yok.
Şimdi anlıyor muyuz Mustafa Kemal Atatürk'ün neden tarikatları kapattığını?
Bütün bu çirkefliklerden sonra 'keşke Atatürk yaşasaydı' diye düşünmemek mümkün mü?
Atatürk tarikatları kapatmıştır, çünkü İslam'ı istismarda sınır tanımayan bu yapılanmalar özellikle Osmanlı'nın son döneminde gelişmenin, bilimin ve cehaletle mücadelenin önündeki en büyük engel haline gelmişlerdi.
Halk ne kadar cahil ise bu istismarcı yapıların insanları sömürmesi o kadar kolay oluyordu.
Bugün de farkı yok, aynı şekilde halkın cehaletinden beslenen tarikat yapılanmaları illegal yollarla sömürülerine tam gaz devam ediyorlar.
İslam'ın önünde barikat oluyorlar
Bu rezalet ortaya saçılınca en isabetli tepkiyi gösteren liderlerden biri Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş oldu.
Genç nesli çok iyi anladığı ve Türkiye'nin en genç lideri olması hasebiyle yanlışları sorgulama konusunda da herkese öncülük yapan BTP lideri Baş, yine mükemmel bir tespit yaparak, tarikatların Allah'a ulaşmakta ve İslam'ı yaşamada insanımızın önünde barikat olduklarına şu mesajla dikkat çekti: "6 yaşındaki bir çocuğa, kendi kirli anlayışları çerçevesinde yaptıkları iğrençlikler bize bir kez daha bu tarikat yapılanmalarının milli ve manevi bütünlüğümüz için büyük bir tehdit olduğunu göstermiştir.
Yazıklar olsun ve hepimize ders olsun!"
Sosyal medya hesabından "Barikatlar kaldırılacak" başlığıyla paylaştığı videoda Hüseyin Baş, "İnsanımıza bu yapıların gereksiz olduğunu anlatacağız. Dinde de böyle bir ihtiyaç yok. Sen bunu ihtiyaç zannediyorsun ama yok. Bu bir israf, zaman israfı. Bunu anlatacağız, bunların insanları sömürdüğünü anlatacağız" dedi.
Dini alandaki ihtiyacı devletin karşılaması gerektiğini belirten Hüseyin Baş, Atatürk'ün Diyanet İşleri Başkanlığı'nı insanımızın bu ihtiyacını karşılaması için kurduğunu da sözlerine ekledi.
Cehalet varsa istismar da var
Bu bağlamda son skandalda olduğu gibi bu tarikat yapılanmalarının her türlü istismarın odak noktası haline geldiğinden hareketle, Allah'ın emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçınmaya çalışan bir Müslüman olarak kapatılmaları gerektiği kanısındayım. Ama kapatılmaları da günümüz konjonktüründe mümkün olabilir mi, emin değilim.
Çeşitli vakıf yapılanmaları adı altında kitabına uydurarak faaliyetlerine devam edenlere en azından hiçbir imtiyaz sağlanmamalı ve yönettikleri parasal imkânların zenginleşme aracı olarak değil, vakıf amacına uygun bir şekilde kullanılmasının etkili denetleme mekanizmalarıyla sağlanması şarttır.
Her şey bir kenara, böyle istismarcı yapılanmaların tuzağına insanımızın düşmemesi için cehaletle mücadele ve eğitimin öneminin altını çizmek gerekiyor.
Cehalet ne kadar azsa istismar ve sömürü de o kadar azalacaktır.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024