Atatürk'ün "Diktatörlükle" suçlandığı 2014 yılında AKP hükümeti bir "6487 sayılı" kanun çıkarttı. Bu kanuna göre, "Mahkemelerce idare adına tescil kararı verilen kamulaştırma işlemleri sebebiyle hiçbir hak ve alacak talebinde bulunulamayacak, kamulaştırmaya veya bedeline karşı itiraz davaları açılamayacağı" hükme bağlanmıştı.GelelimDivriği Gazetesi'nin 4'üncü sayısında Sayın Birsen Bayar Uygur'un aktardığı tarihi bir olayı sizlerle paylaşmak istiyoruz:Mesela Atatürk Orman Çiftliği'nde çiftlik çobanı bir gün dalgınlıkla otlattığı koyunlarını kaybeder. Çiftliğin sınırları dışına çıkan koyunlar Sincanlı köylülerin buğday tarlalarına girer. Hasada zarar verir. Köylüler de koyunların Atatürk'ün koyunları olduğunu öğrenince, "Kemal Paşa'nın koyunlarıdır" der, ses çıkartmazlar. Mesele, bir gün rahmetli Mustafa Kemal'in kulağına gelir. Canı sıkılır, üzülür. Atatürk'ün dediği şudur:"-Herkes kanun karşısında eşittir. Devlet Başkanı bile olsa hiç kimse, kimseye zarar veremez. Gidin Sincan köylülerine söyleyin, benim hakkımda dava açsınlar, zararlarını talep etsinler!" Gerçekten de köylüler dava açarlar, Mustafa Kemal'i zararı tazmin etmeye mahkûm ederler. Ülkeyi "İleri demokrasi" ile yönettiğini iddia edenlerin 2014 Türkiye'sinde, devlet vatandaşın istediği malına istediği bedeli uygun görerek el koyacağını, bu "el koymaya" hiçbir şekilde itiraz edilemeyeceğine dair kanun çıkartıyor, "Diktatör" denilen Atatürk ise çobanının gafleti ile koyunlarının zarar verdiği köylülere mahkeme yolunu gösterip kendini mahkûm ettiriyor ve verdiği zararın bedelini ödüyor?Tepeden tırnağa AKP'liler meydanı boş bulunca, "Nereden nereyeeee?" diyorlar ya, biraz da bu tür haller için "Nereden nereye?" demeyi öğrenebilseler hem ülkeye hem kendilerine iyilik etmiş olacaklar. Amma ufukta böyle bir umut gözükmüyor?Neyse ki bu "devlet malına zorla el koyma" diyebileceğimiz 6487 sayılı kanun Anayasa Mahkemesi'nden döndü de, Türkiye bir ayıptan, milletin malı da yok pahasına el konulup eşe dosta peşkeş çekilmekten kurtuldu? Bu nasıl adam böyle? Uçurumda, çıkmazdadır,Yolu yol değil adamın!Yetim cebinden mal alır,Eli el değil adamın.Freniyle teker tutmaz,Beyni ebleh, nefsi kurnaz.Mektubu adrese varmaz,Pulu pul değil adamın!Ondan bıktı köy ve şehir,Kirini yıkamaz nehir?Yese zehir, dese zehir,Dili dil değil adamın!Yağ şişesi, ruhu çömez, Efendiye "Hayır" demez!Haram diye it de yemez,Yalı yal değil adamın!Fitnededir Rabbin günü,Bugün için satar dünü!Eşekarısı ürünü,Balı bal değil adamın!Çok çekmiştir ondan yurdum,İncinmiştir Türk'üm, Kürdüm!Tırısa giderken gördüm,Nalı nal değil adamın. Hasan Demir
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015