"Kişinin namazına, orucuna, ibadetine bakmayın. Konuştuğunda, doğru konuşup konuşmadığına, kendisine emniyet edildiğinde, güvenilirliğini ortaya koyup koymadığına, gücü eline aldığındaki tavrına bakıp öyle değerlendirin." (Kenzu'l-Ummal, h. No:835).
Bu hadis-i şeriften yola çıkarak Gazi Mustafa Kemal'in, Cumhuriyeti kurduktan sonra her konuda olduğu gibi parayla olan münasebeti de bize örnektir. Atatürk'ün manevi kızı ve yanında bulunan dostları Ata'nın parayla olan ilişkisini anlatırken bir kez daha örnek Müslüman olduğuna şahit oluyoruz.
Zaten Gazi Paşa'da parayla ilgili konuyu "İnsan, hürriyet vasıtası olarak servete sahip olmalıdır. Yoksa servete esir olmak için değil" şeklinde açıklamıştır.
"Atatürk para ve mala karşı meyli olan bir insan değildi. Şahsi gelir ve masraflarıyla hiç ilgilenmez fakat resmi masraflar ve devlet harcamaları konusunda çok titiz davranırdı. Atatürk parayı daima bir araç olarak görmüş, dünyalık servet onun hiçbir zaman amaç olmamıştı. (A. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk'ün El Yazıları s.74).
Atatürk yurt gezilerinde hiç harcırah almadı. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak, "Gezilerinde devletçe kendisine yalnızca ulaşım araçları sağlanıyordu. Diğer masraflar tamamen şahsına aitti. O'nun misafiri olarak beraber seyahat eden Başbakan ve bakanlarla maiyetleri yol masrafı ve yevmiye almakta idiler." (Atatürk'ten Hatıralar, s.691).
"Atatürk, Cumhurbaşkanı olarak 1927 senesine kadar ayda 5 bin lira maaş ve 7 bin lira olağanüstü ödenek olmak üzere toplam 12 bin lira maaş almıştır. 1931 senesinde eline geçen aylık maaş 13 bin 186 liradır. 1932 yılında yürürlüğe giren yüksek maaş ve ücretlere vergi getiren kanundan sonra O'nun da maaşı kesintiye uğramış ve aylık 9 bin 78 TL'ye düşmüştür. Bu maaşından yaptığı özel tasarrufları İş Bankası 4 numaralı hesaba yatırmıştır. Vefatında hesabında 53 bin 463 lira 18 kuruş birikmiştir. Vefat ettiğinde şahsi banka hesabında ve emekli aylığının bulunduğu emekli hesabında toplam 73 bin 19 lira 98 kuruş vardı. Aylık ortalama geliri 10 bin lira olduğu kabul edildiğinde yaklaşık 7 aylık geliri kadar bir birikim demektir." (Prof. Dr. Haydar Baş, 30.08.2017 tarihli köşe yazısı, Yeni Mesaj Gazetesi).
Farkındaysanız salyaları akarak Atatürk'e küfredenler bir kez dahi O'nu devletin kasasından zengin olmakla suçlayamamıştır.
Çünkü Atatürk ahiret inancı ve milletine saygılı bir lider olması sebebiyle daha Cumhuriyet'in ilk yıllarında gelir ve giderleri yazmak için kendi cebinden verdiği parayla defter almıştır.
Ama O'na dinsiz iftirasını atanlar, el üzerinde tuttukları siyasetçiler için, "Çalıyorlar ama çalışıyorlar" ifadesini kullanabilecek kadar alçalmak konusunda hiçbir zaman ar etmediler.
Mustafa Kemal de isteseydi zimmetine para geçiremez miydi? Zengin olamaz mıydı?
Gayet tabii de olurdu ama Atatürk, soyundan geldiği Ehl-i Beyt'in İslam anlayışına sahip bir Müslüman olduğu için para O'nun nezdinde her zaman sadece araç oldu.
Şimdi ise milyonlarca insan için örnek bir Müslüman ve örnek devlet adamlığıyla O'nu sürekli yâd ediyoruz.
Atatürk'ü tanıdıkça geriye bıraktığı maddi mirasıyla, mal varlığıyla değil, muhteşem imanlı duruşuyla O'nu anıp örnek alıyoruz.
Ruhu şâd olsun.
Bu hadis-i şeriften yola çıkarak Gazi Mustafa Kemal'in, Cumhuriyeti kurduktan sonra her konuda olduğu gibi parayla olan münasebeti de bize örnektir. Atatürk'ün manevi kızı ve yanında bulunan dostları Ata'nın parayla olan ilişkisini anlatırken bir kez daha örnek Müslüman olduğuna şahit oluyoruz.
Zaten Gazi Paşa'da parayla ilgili konuyu "İnsan, hürriyet vasıtası olarak servete sahip olmalıdır. Yoksa servete esir olmak için değil" şeklinde açıklamıştır.
"Atatürk para ve mala karşı meyli olan bir insan değildi. Şahsi gelir ve masraflarıyla hiç ilgilenmez fakat resmi masraflar ve devlet harcamaları konusunda çok titiz davranırdı. Atatürk parayı daima bir araç olarak görmüş, dünyalık servet onun hiçbir zaman amaç olmamıştı. (A. Afet İnan, Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk'ün El Yazıları s.74).
Atatürk yurt gezilerinde hiç harcırah almadı. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak, "Gezilerinde devletçe kendisine yalnızca ulaşım araçları sağlanıyordu. Diğer masraflar tamamen şahsına aitti. O'nun misafiri olarak beraber seyahat eden Başbakan ve bakanlarla maiyetleri yol masrafı ve yevmiye almakta idiler." (Atatürk'ten Hatıralar, s.691).
"Atatürk, Cumhurbaşkanı olarak 1927 senesine kadar ayda 5 bin lira maaş ve 7 bin lira olağanüstü ödenek olmak üzere toplam 12 bin lira maaş almıştır. 1931 senesinde eline geçen aylık maaş 13 bin 186 liradır. 1932 yılında yürürlüğe giren yüksek maaş ve ücretlere vergi getiren kanundan sonra O'nun da maaşı kesintiye uğramış ve aylık 9 bin 78 TL'ye düşmüştür. Bu maaşından yaptığı özel tasarrufları İş Bankası 4 numaralı hesaba yatırmıştır. Vefatında hesabında 53 bin 463 lira 18 kuruş birikmiştir. Vefat ettiğinde şahsi banka hesabında ve emekli aylığının bulunduğu emekli hesabında toplam 73 bin 19 lira 98 kuruş vardı. Aylık ortalama geliri 10 bin lira olduğu kabul edildiğinde yaklaşık 7 aylık geliri kadar bir birikim demektir." (Prof. Dr. Haydar Baş, 30.08.2017 tarihli köşe yazısı, Yeni Mesaj Gazetesi).
Farkındaysanız salyaları akarak Atatürk'e küfredenler bir kez dahi O'nu devletin kasasından zengin olmakla suçlayamamıştır.
Çünkü Atatürk ahiret inancı ve milletine saygılı bir lider olması sebebiyle daha Cumhuriyet'in ilk yıllarında gelir ve giderleri yazmak için kendi cebinden verdiği parayla defter almıştır.
Ama O'na dinsiz iftirasını atanlar, el üzerinde tuttukları siyasetçiler için, "Çalıyorlar ama çalışıyorlar" ifadesini kullanabilecek kadar alçalmak konusunda hiçbir zaman ar etmediler.
Mustafa Kemal de isteseydi zimmetine para geçiremez miydi? Zengin olamaz mıydı?
Gayet tabii de olurdu ama Atatürk, soyundan geldiği Ehl-i Beyt'in İslam anlayışına sahip bir Müslüman olduğu için para O'nun nezdinde her zaman sadece araç oldu.
Şimdi ise milyonlarca insan için örnek bir Müslüman ve örnek devlet adamlığıyla O'nu sürekli yâd ediyoruz.
Atatürk'ü tanıdıkça geriye bıraktığı maddi mirasıyla, mal varlığıyla değil, muhteşem imanlı duruşuyla O'nu anıp örnek alıyoruz.
Ruhu şâd olsun.
Furkan Talay / diğer yazıları
- Atatürk’ün en büyük düşmanını açıklıyorum / 22.12.2020
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018