Dünkü yazımızda Avrupa Parlamentosu Eşbaşkanının, "Türkiye'nin Kopenhag Kriterlerine uyduğunu göstermesi için idam yasağını kabul etmesi yetmez, PKK ile de diyalog kurmalıdır" sözlerini hatırlatmıştık.
Hollandalı Lagendick, yıl sonuna kadar Türkiye'nin bu kriterleri yerine getirmesinin imkânsız olduğunu söylüyor.
Lagendick devam ediyor: "Türkiye'de öyle bir hava estiriliyor ki sanki idam cezasını kaldırıp Kürtçe eğitime izin verirseniz herşey tamam olacak. Hayır öyle olmayacak."
Bizim AB'ciler "aman tren kaçmasın. Şu idamı kaldırıp, anadilde eğitim ve anadilde yayını serbest bırakalım da AB trenine atlayalım" diye yırtına dursun AB treni Türkiye'ye düdüğü çalmış durumda.
Ama her defasında, bir dahaki sefere binmek istiyorsan şu şu ödevleri yap diye dayatıyor.
İktidar ve onların payandası meclis içi muhalefet Apo'yu affetme, anadilde eğitim ve yayın serbestisi konularını çözerlerse AB'nin üyelik müzakerelerine başlayacağını hayal ederken Lagendick yeni şartlar sayıp döküyor.
Kıbrıs, Ege tavizleri de yetmiyor. Adamlar PKK lideri gibi şartlar ileri sürmeye devam ediyor.
Yine Avrupa Parlamentosu Başkanı'ndan dinleyelim: "Bu yıl sonunda, siz sadece kağıt üzerinde yasalarınızı değiştirseniz bile yeterli olmayacaktır. Leyla Zana hâlâ hapisteyse ifade özgürlüğünü sağladığınıza kimse inanmaz. Türk yetkililer, artık silahlı mücadelenin sona erdirilebileceği düşüncesini de (yani PKK) silahlarını bırakmak zorundaysa siz de makul ölçüde bunu yapmak zorundasınız... Diyalog bir yerde başlamalı. Doğru diyalog sağlanmadığı taktirde, Kopenhag Kriterlerinin bir tanesi de, yerine getirilmemiş olacaktır." Üslubu görüyorsunuz.
Sanki savaşan iki taraf var kendisi de BM sözcüsü...
Hani şu bizim AB'ciler, ne var canım Kopenhag Kriterleri ülkemizin iyiliği için gereklidir dedikçe adamlar adım adım ülkemizi yok etmek için yeni şartlar dayatıyor.
Parlamenter sayesinde PKK teröristleri ile diyalog etmenin de, masaya oturmanın da Kopenhag Kriterleri cümlesinden olduğunu öğreniyoruz.
Avrupa Parlamentosu Eşbaşkanının bu sözleri ne hikmetse AB'ci gürültücü medya tarafından gözlerden saklandı.
Çünkü parlamenter bu şartları yerine getirsek bile Türkiye için AB üyelik takvim vermelerinin sözkonusu olmadığını söylüyor.
Artık iktidar ve muhalefeti ile IMF ve AB'ye teslim olmuş siyasetin kendine gelmesi gerekiyor. Ama çok zor.
Onlar zorlandıkça millet kendisine yeni çıkış yolunu buluyor. Bu yol Bağımsız Türkiye yoludur. İyi ki seçime bu AB'ci koronun dışında bir alternatifle gidiyoruz. İyi ki BTP var. Mandacılar, AB'nin iştahını kabarttıkça, millet uyanıyor, Bağımsız Türkiye bayrağını yükseltiyor.