"Ayaz bebek"ler ölmesin

40 günlük Ayaz bebek öldü.Ölüm sebebi zatürree?21 yaşındaki genç anne Maviş Eşme emzirmek için kalktığında acı gerçekle karşılaşıyor.2 çocuğu ile birlikte camları kırık olduğu için naylonla örtülü tek odalı kerpiç bir evde yaşam mücadelesi veriyor Maviş Eşme?Çevreden topladığı odunlarla ısınmaya çalışıyor.Kocası askerde?Devletten hiçbir yardım alamıyor, vatandaşların öyle ya da böyle desteğiyle hayata tutunmaya çalışıyor.Ayaz bebek, camlar kırık olduğu için üşütmüş.Ana yaralı, en değerli varlığını kaybetti; askeri görevini yapan baba ise sizce öğrenince ne durumda olacaktır?Allah sabırlar ihsan etsin.Bu, yürekleri parçalayan hadise Somali'de, Afganistan'da, Suriye'nin kuzeyinde, Afrika'nın ücra bir köşesinde, ıssız bir adada ya da çölün ortasında gerçekleşmiyor; Türkiye'de en verimli tarım arazilerinin bulunduğu, maden cenneti Konya'nın Ereğli ilçesinde gerçekleşiyor.Bizler de, işbilmezler yüzünden cehenneme çevrilen, yaşanmaz hale getirilen bu cennet vatanda "Ayaz bebek"ler bu şekilde imkansızlıklar içinde bırakılmasın, yakacak bulamadığı için, takacak cam bulamadığı için ölmesin diye bu hadiseye dikkat çekiyoruz.Bu taşı toprağı cennet vatanda, "Ayaz bebek"ler imkansızlıklar yüzünden üşütüp ölüyorsa, bu en başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin direksiyonunda oturan siyasilerimizin sorumluluğundadır.Sırf ABD'ye şirin gözükmek için, Esad'ı zalim göstermek kastıyla 1 milyona yakın Suriyeliyi ülkemize sokan, onlar için milyonlarca dolar harcayan siyasi irade kendi insanına, "Ayaz bebek"ine, vatan için görevini yapan askerinin ailesine sahip çıkamıyor.Tabi, tek suçlu olan da siyasiler değil; onları vekil koltuğuna oturtan millet de en az siyasiler kadar sorumludur. Bir dönem yanılmış olabiliriz, denenmemişi denemek istiyor olabiliriz ama bir dönem boyunca yaptıkları aşikar olan, daha iktidar koltuğuna oturduktan birkaç ay sonra maden yasasını çıkararak, ülkenin millete ait olan 3 katrilyon dolarlık maden rezervini yabancı talanına açan siyasi iradeye 3 defa fırsat veriliyorsa, "Ayaz bebek"in ölümünden millet de sorumludur.Halbuki, bu ülkede, ortaya koyduğu ekonomi modeliyle Rusya gibi birçok ülkeyi zirveye taşıyan hem ilim adamı hem de siyaset adamı olan Prof. Dr. Haydar Baş vardı.O, genel başkanı olduğu Bağımsız Türkiye Partisi'ne fırsat verilmesi durumunda, Milli Ekonomi Modeli ile Türkiye'de yaşayan bütün fertleri, kimseye muhtaç olmayacağı bir yaşama taşıyacaktı.Örneğin, "Ayaz bebek"in ailesini ele alalım. 4 kişilik bir aile? Anne, vatandaşlık maaşı ve ev hanımı meslek maaşı olarak devletten 1000 TL maaş alacaktı; baba vatandaşlık maaşı olarak 500 TL maaş alacak, çalışmayıp askerde vatani görevini yaptığı için ayrıca devletten maaş alacaktı; 2 çocuk ise en az 250'şer lira çocuk parası ya da burs şeklinde para alacaktı.Ayaz bebek 40 günlüktü, yani yeni doğmuştu. Prof. Dr. Baş, vaat olarak değil, 15 bin lira doğum parası projesini noter tasdikli, hukuki bağlayıcılığı olan bir taahhütname ile vatandaşa sunmuştu.Sözün kısası, bu tür acı haberleri tekrar tekrar duymak istemiyorsak, dünyanın istifade ettiği, vatandaşa yüksek bir yaşam standardı kazandıracak, anaları güçlü, babaları başı dik, bebekleri ve çocukları sağlıklı kılacak Milli Ekonomi Modeli'ne ve Sahibi'ne fırsat vermeliyiz.Yoksa sonradan üzülmenin, ağlamanın da hiçbir faydası olmuyor.