Gürcistan, Ukrayna, Lübnan, Özbekistan ve Kırgızistan'dan sonra hangi ülkede halk hareketi ile devrimin yapılacağı tartışma konusu edilirken, tahminler ve gerekçeler havada uçurulurken tahminlerin en güçlüsü Azerbaycan ve Ermenistan'ı gösteriyordu.Ermenistan hatırlayacak olursanız, geçtiğimiz senelerde parlamentoda baskın yemiş ve siyasilerinin çoğunu kaybetmişti. Başbakan ve milletvekillerinin şiddetten nasibini aldığı Ermenistan'daki kanlı baskın, komşu ülkeleri de güvenlik tedbiri almaya yöneltmişti.O açıdan böyle bir iç hareketlenmeye, muhalif şiddete hazırlıklı duran Ermenistan ayrı bir safta bekletilerek yoğunluk Azerbaycan'a kaydırıldı.Gerek Amerika, gerekse Rusya Ermenistan'da bilek güreşine tutuşmuş ve kendi etkinliklerini bir anlamda otokontrole bağlamışlardı.Şu aşamada Rusya ile ve Amerika ile Erivan hükümetinin arası sıcak.Aynı durumu Azerbaycan için söylemek ise mümkün değil.Bakü, hem Amerika hem de Rusya ile ilişkilerini devam ettiren bir seçeneği elinde tutarken bu iki ülkeye de temkinle yaklaşmakta.Son aylarda Azeri muhaliflerinin başlattığı eleştiri dalgaları ve halk protestolarının ülkede şiddete dönüşmesinden korkuluyor.Askeri üs tartışmaları ise tuz biber oluyor.Haydar Aliyev'in ölümünden sonra yerine geçen İlham Aliyev, babasının çizmiş olduğu çizgiden yürümeye devam ederken ulusal önceliklerini de pragmatik bir şekilde temin etmeye çabalıyor.Amerika, Rusya ve de Türkiye ile olan ikili ve çoktaraflı ilişkilerde bu denge gözetilmemeye çalışılıyor.Amerika ve Türkiye ile daha yakın bir ilişki olduğu söylenebilir. Bakü, Rusya'nın Ermeniler'e verdiği destekten antipati beslerken Rusya'nın Karabağ konusunda Ermeni yanlısı politika sergilemesini şiddetle eleştiriyor.%20'lik toprağını Ermenilere kaptırmış olmanın acısını yüreğinde hisseden Azerbaycan'da İlham Aliyev'e yönelik baskılar da olmuyor değil.Parlamento içinde ve dışında önemli bir muhalif güç var ve mevcut yönetimi alaşağı etmek için zaman ve fırsat kolluyorlar. Bu cephede dış odaklı gruplaşmalar başı çekiyor.Azerbaycan'daki seçimlerin eleştirilmesi ve hükümetin politikalarına oklar fırlatılması kaleyi yıkmak için atılan gülleler niteliğinde.Önceki gün, başta belirttiğimiz gibi, Azerbaycan'da bir halk hareketinin olup olmayacağı tartışmalarına İlham Aliyev yaptığı bir konuşma ile cevap verdi.Aliyev,diğer ülkelerde olduğu gibi bir devrimin sözkonusu edilemeyeceğini ve ulusal bütünlüğün buna fırsat vermeyeceğini yineleyerek turuncu devrimlerin ya da lale devrimlerinin kendileri için anlam ifade etmeyeceğini açıkladı.Aliyev'in niyeti ve söylemi bu olurken, Azerbaycan hakkında ortaya atılan potansiyel iddia ve icraatlar ise tam olarak kestirilemiyor.Bush yönetiminin Irak'ı işgal senaryosu için ön cephe olarak seçmesi gibi, Kafkas ve Asya açılımında da Azerbaycan bir ön cephe niteliğinde.Uluslararası denklemlere bu açıdan bakıldığında Azerbaycan'ın durumunun kritik olduğunu ifade edersek yalan söylemiş olmayız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005