logo
19 NİSAN 2024

Azerbaycan Karabağ'ı koparabilecek mi?

02.08.2004 00:00:00
Batı dünyası belirli dönemlerde gözlerini Kıbrıs sorununa odaklayıp dururken, 10 yıldır Ermeni işgali altında bulunan Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'a iade edilmesi için kimse elini kıpırdatmıyor Karabağ sorunu, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ortaya çıkan sorunların en ciddi olanıdır kuşkusuz. Anlaşmazlığın kökleri çok daha gerilere, Sovyetler'in 1920'lerdeki toprak taksimine gider. O tarihlerde Rusya'da iktidarı ele geçiren Komünistler, burada Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi'ni oluşturdular. Kimi tarihçiler o zamanki Sovyet yönetiminin bu adımıyla Azerbaycan'ın tarafını tutarak, Atatürk Türkiyesi ile yakınlaşmak istediğini savunurlar. Ermeniler açısından sorunun kökeni 18. yüzyıla kadar inmektedir. 1700'lü yıllardan itibaren Ermeniler, Van-Erzurum ve Kafkasya'nın bir bölümünü kapsayan bir Ermeni Devleti kurmak için planlar yapmaya başladılar. Ermeniler 1988'den itibaren bölgeyi Ermenistan ile birleştirebilmek için 'tuhaf gerekçeler' ileri sürerek, somut adımlar atmak için harekete geçtiler. Onlara göre, Azerbaycan yönetimi bölgenin kaynaklarını sömürmekte, Ermenilerin kültürel haklarını inkar etmekte ve bölgeye dışarıdan Azerileri yerleştirerek Karabağ'ın nüfus dengesini bozmaktaydı. Ermenistan Yüksek Sovyeti ile Karabağ Ulusal Konseyi, Aralık 1989'da Karabağ ile Ermenistan'ın birleştirildiğini ilan ettiler. Bu adımın Ermenistan için yol açacağı uluslararası sorunlar dikkate alınarak, bir süre sonra 'birleşme kararı' iptal edilerek Karabağ'ın bağımsızlığı ilan edildi. Karabağ Ermenileri Aralık 1991'de referanduma gittiler ve Ocak 1992'de Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ilan ettiler. Bu tarihe kadar Ermenistan dahil hiçbir ülke Karabağ'ı tanımamaktaydı. Azerbaycan Panlamentosu da, 27 Kasım 1991'de Dağlık Karabağ'ın özerklik statüsünü iptal ederek, başken Stepanakert'in adını "Hankendi" olarak değiştirdi. Ermenistan da bu kararı bir savaş ilanı olarak değerlendirdi. Anlaşmazlığın akışı karmaşıktı ve Karabağ sınırlarının ötesinde yansımaları oldu. 200 bin Ermeni Azerbaycan'dan kaçarak Ermenistan'a ve Karabağ'a sığındı. Bunların 45 bini de Rusya'ya gitti. Ermenistan'da yaşayan 185 bin Azeri ve 11 bin Kürt, ilaveten 47 bin Karabağ Azerisi Azerbaycan'a göçe zorlandı. Dahası, Ermenistan'ın Azeri şehirleri Fuzuli, Cebrail, Kelbecer, Kubatlı, Laçin ve Zengelan şehirlerini işgali sonucu, 900 bin Azeri yaşadığı toprakları terkedip, başta Bakü olmak üzere diğer şehirlere sığındı.

İkili sıkıştırma sonuç getirmiyor

1989'dan itibaren Azerbaycan, abluka uygulayarak Ermenistan'ın kara ve demir yolu ulaşımına ağır bir darbe indirdi. Ayrıca Azerbaycan, Ermenistan'ın enerji bağlantılarına da darbe vurdu. Türkiye de batıdan ambargo uygulayarak, Ermenistan'ı ikili prese aldı. Kesintisiz süren bu abluka, Ermenistan'ın ağır ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmasına yol açtı. Ermenistan 1992-93 yıllarında ağır bir enerji kriziyle yüzleşti.

Karabağ, 1989'da Sovyetler Birliği henüz dağılmadığı için doğrudan Moskova'ya hesap veren bir yönetimin idaresi altındaydı. 1990-91 yıllarında Moskova, Karabag içindeki ve çevresindeki Ermeni köylerine yönelik Azeri operasyonlarını desteklemek için İçişleri Bakanlığı Kuvvetlerini harekete geçirerek, Bakü'yü destekledi. Sovyetler Birliği, Aralık 1991'de çökünce, Rusya askeri teçhizat vererek Ermenistan'ı desteklemeye başladı. Rusya, 1997 yılına kadar Ermenistan'a 1 milyar dolarlık askeri malzeme verdi. Bunlar arasında tanklar ve uzun menzilli füzeler de bulunuyor. İşin daha ilginci, Rusya'nın verdiği bu silahların bir bölümü Ermenistan'ın işgal ettiği Azeri topraklarına konuşlandırıldı.

Azerbaycan'la resmen savaş halinde olduğunu ilan etmeyen Ermenistan ise, (Keza Azerbaycan da Ermenistan'a karşı savaş ilan etmedi!) Karabağ'ın savaş mücadelesine maddi ve teknik malzeme desteğiyle arka çıktı. Ancak belgeler şunu göstermektedir ki, Ermeni Silahlı Kuvvetleri 1992-93 yıllarındaki savaşa aktif olarak katıldı.

Ermeni-Azeri savaşı karşısında Türkiye'nin politikasına gelince, Ankara, NATO ülkelerinin ve Rusya'nın itirazlarını dikkate alarak, savaşa doğrudan müdahil olmadı. Ankara'nın Azerbaycan'a desteği sadece Azeri askerlerin eğitimi ve Ermenistan'a yönelik diplomatik baskıyla sınırlı kaldı.

Karabağ savaşının askeri boyutuna gelince... Azeri kuvvetleri, 1991'den 1992 yazına kadar Karabağ'ın yarısını ele geçirdiler ve başkent Stepanakert'i (Hankendi) kuşattılar. Bu tarihten sonra Rusya'nın Ermenileri açıktan açığa desteklemesiyle güç dengesi değişti ve Ermeniler 1992'nin ikinci yarısında Hocali, Suşa, Laçin koridorunu ele geçirdi. 1993-94'te ise Kelbecer ve Karabağ dışındaki Azerbaycan topraklarının bir bölümü (Azerbaycan topraklarının bağımsız gözlemcilerin hesabına göre yüzde 14'ü; resmi Azeri söylemine göre ise yüzde 20'si Ermenistan işgali altındadır.) Ermenilerce işgal edildi. Aralık 1993'teki Azerbaycan hücumu ise sonuçsuz kaldı.

Bu savaşın trajik, insanın tüylerini diken diken eden kesitlerinden birini de Ermenilerin Aralık 1992'de yaptıkları Hocali katliamı oluşturmaktadır.

Bitmeyen müzakere süreci başlıyor

Mayıs 1994'te Rusya'nın arabulucuğu ile her iki taraf da ateşkes ilan etti. Temmuz 1994'te ise Ermenistan, Azerbaycan ve Karabağ, ateşkese uyacaklarını ve müzakere yoluyla sorunun çözümüne rıza gösterecekleri taahhüdünde bulundular. Ardından Avrupa Güvenlik ve İşbirlği Örgütü (AGİT) anlaşmazlığa el koydu.

Karabağ anlaşmazlığı şu ana kadar çözülemedi. Çözüleceğe de benzemiyor. Her iki taraf da ateşkes hattı boyunca birbirlerini yakından izliyor. Ateşkes arasıra ihlal ediliyor ama bu ihlaller hiç bir zaman geniş çaplı bir çatışmaya dönüşmedi.

1994-98 yılları arasında sorun donduruldu. Ermenilerin hakimiyet kurduğu Dağlık Karabağ, fiili olarak bağımsızlığını pekiştirdi ve Ermenistan ile bağlantılar kurdu.

Karabağ meselesinde şu sıralarda inisiyatif Rusya, ABD, Fransa'dan oluşan Minsk Grubu'nun elinde bulunuyor. Azerbaycan, özellikle bir çok faktör nedeniyle Rusya'nın tarafsızlığından kuşku duymaktadır. Rusya'nın Kafkaslara dönük uzun vadeli niyetlerinden çekinen Azerbaycan, bölgeye Rus barış gücü yerleştirilmesine karşı çıkıyor. Rusya'nın bölgeye yönelik politikası ise tutarsızlık gösteriyor. Rus yetkililerin ağzından çıkan uyumsuz sözler, çelişkili Rus çıkarlarını ve politikalarını açığa vurmakta.

Ermeniler işgalden vazgeçmiyor

Taraflar arasında temel yaklaşımlar şöyledir:

* Karabağ'ın statüsü: Hukuki bağımsızlıktan ziyade fiili bir bağımsızlığa razı olacağını ima eden Karabağ yönetimi, . doğrudan Azerbaycan yönetimine bağlı kalmayı (dikey teslimiyeti) kabul etmemekte ve gerçek egemenlikte ısrar etmektedir. Öte yandan Azeri yönetimi, Karabağ'a en yüksek özerkliği vereceğini ilan etti. Bu çerçevede üniter devlet yapısını öngören Azerbaycan Anayasası'nın gözden geçirilmesi gerekiyor.

* Ermeni güçlerinin Karabağ dışındaki Azerbaycan topraklarından geri çekilmesi: Ermeni tarafı ilkesel olarak işgal ettiği toprakların önemli bir bölümünden nihai olarak geri çekilmeyi kabul ederken, pratikte işgal altındaki toprakları güvenliği açısından elzem gören Karabağ yönetimi en güçlü pazarlık silahının elinden alınacağını savunarak, buna karşı çıkmaktadır. Başta Laçin olmak üzere işgal altındaki topraklarda Ermeni yerleşim birimleri oluşturuldu. Ayrıca buralarda Ermeni tarihi ve kültürel eserlerinin bulunması, Ermenilerin çözüme yanaşmamalarına yol açıyor.

* Karabağ'ın güvenliği: Karabağ yönetimi, elinde tuttuğu topraklardan vazgeçmesi karşılığında güçlü güvenlik garantileri istiyor. Karabağ'ın kendi güvenlik birimlerinin tesisi yanında, bu talep bir barış gücü birliğinin uzun vadeli olarak bölgede konuşlandırılmasını ve muhtemel Azeri saldırısına karşı uluslararası garantileri içermekte. Karabağ yönetimi, Ermenistan ile iletişimin kesintisiz sağlanabilmesi için Laçin koridorunun açık tutulmasını istemekte. Minsk Grubu, bu bağlamda kapsamlı bir 'kiralama anlaşması'nı teklif ediyor.

* Mültecilerin geri dönüşü ve Suşa'nın kontrolü: Azerbaycan yönetimi, gerekli güvenlik önlemleri alınarak, savaş nedeniyle Karabağ'dan kaçmak zorunda kalan mültecilerin yurtlarına dönmeleri gerektiğini savunmaktadır. Buna karşılık Karabağ yönetimi, Azerilerin dönmesi karşılığında diğer mültecilerin de yurtlarına dönmesi gerektiğini öne sürmekte. Burada hem Azeriler, hem de Ermeniler için tarihsel ve sembolik açıdan önemli bir kent olan Suşa'nın durumu dikkat çekmekte. Savaştan önce Suşa'nın nüfusunun yüzde 90'ı Azeriydi. Suşa, Karabağ'ın başkenti Stepanakert'e hakim bir noktada bulunuyor. Azeriler, 1991 ve 1992'de Stepanakert'i Suşa'dan bombaladığı için, Ermeniler bu şehri uluslararası barış gücüne bile devretmeye yanaşmıyor.

Çözüme giden yol tıkandı

1997 yılında uluslararası arabulucular, Azerbaycan ve Ermenistan yönetimleri 'ortak bir payda'da buluşmuştu. Buna göre, Karabağ'a dair sorunlar aşama aşama çözüme kavuşturulacaktı. Minsk Grubu, aşamalı bir planı masaya koydu. Buna göre, ilk aşamada Ermeni işgal güçleri Karabağ dışındaki Azerbaycan topraklarından çekilecek, mülteciler yurtlarına dönecek, bölgeye barış gücü askerleri yerleştirilecek ve sınırlar yeniden açılacaktı. İkinci aşamada ise Karabağ'ın statüsü belirlenecekti. Kendi kendini yöneten bir Karabağ oluşturulacaktı. Böylece Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü şeklen de olsa korunacaktı.

Robert Koçaryan'ın desteklediği Karabağ liderliği ve Ermenistan'daki üst düzey yönetim, bu plana karşı çıktı. Minsk Grubu'nun planına 'evet' diyen Ter-Petrosyan 1998'deki seçimlerde cumhurbaşkanı seçilemedi, yerini 'aşırı milliyetçi' Koçaryan'a bıraktı. Karabağ sorunu da bugüne kadar geldi.

Ermeniler meydan okumaya devam ediyor

Rusların desteğiyle savaş meydanından galip çıkan Ermeniler, işgal ettikleri topraklardan çekilmeye niyetli görünmüyor. Nitekim Azerbaycan topraklarını işgal altında tutan Ermeni güçlerinin lideri Arkadi Gukasyan, 24 Eylül 2003 yılında yaptığı açıklamada, Yukarı Karabağ sorununun çözümü sürecinde Azerbaycan ve Ermenistan cumhurbaşkanlarının biraraya gelmelerinin pek sık olmadığını, ancak daha yakın görüşmelere ihtiyaç duyulduğunu savunarak, kendi liderliğindeki sözde Karabağ cumhuriyetinin de bu görüşmelere katılacağını iddia ediyordu. Açıklamasında, bağımsızlıklarından hiçbir şekilde vazgeçmeyeceklerini söyleyen Gukasyan, Azerbaycan'ın savaşı tekrar başlatmaya niyetli görünmediğini, savaşın olması durumunda da Bakü'nün kazanamayacağını ileri sürüyordu.

Azerbaycan'ın yaklaşımı

Azerbaycan'ın tezine gelince, Bakü, Ermeni güçlerinin Azerbaycan topraklarını Ermenistan'daki Rus birliklerinin desteğiyle işgal ettiğini düşünüyor. Azeri yetkililer, Yukarı Karabağ'daki Ermeni toplumuyla yapılabilecek herhangi bir görüşmenin de ancak işgal sona erdirildikten ve Azeri topraklarındaki Ermeni güçlerinin çıkartılmasından sonra sadece Azerbaycan vatandaşı Ermeni toplum liderleriyle ve ülkenin toprak bütünlüğünün korunması çerçevesinde gerçekleştirilebileceğini belirtiyor.
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Şehit edilen babasının koltuğuna oturdu
29 yıl önce babası o koltuktaydı
Kaçak kazı zannedildi gerçek bambaşka çıktı
Soruşturma devam ediyor
Depremin izleri gün ağarınca ortaya çıktı
Binalar ve minareler yıkıldı
2 kurşun camlara isabet etti
Holding binasına ateş açıldı
Komşusunun kapısına balyoz ve matkapla dayanıp ateşe verdi
Gürültü kavgasını özel harekat bitirdi
İsrail'den İran'a misilleme
İran'da uçuşlar askıya alındı
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Şehit edilen babasının koltuğuna oturdu
29 yıl önce babası o koltuktaydı
Kaçak kazı zannedildi gerçek bambaşka çıktı
Soruşturma devam ediyor
Depremin izleri gün ağarınca ortaya çıktı
Binalar ve minareler yıkıldı
2 kurşun camlara isabet etti
Holding binasına ateş açıldı
Komşusunun kapısına balyoz ve matkapla dayanıp ateşe verdi
Gürültü kavgasını özel harekat bitirdi
İsrail'den İran'a misilleme
İran'da uçuşlar askıya alındı

Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı

Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı
19.04.2024 11:20:00
İhlas Haber Ajansı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı.

İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, dolandırıcılık, yaralama, hakaret, hırsızlık ve tehdit gibi suçlardan haklarında yakalama kararı bulunan şahısların yakalanmasına yönelik Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği koordinesinde operasyon düzenlendi. İl genelinde 30 adrese düzenlenen şafak operasyonunda 78 kişi yakalanarak gözaltına alındı.

Gözaltına alınan şahıslarla ilgili işlemlerin sürdüğü bildirildi.

Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk

Türkiye'nin, geçen yıl sonu itibarıyla 22 milyon 206 bin 34 olarak belirlenen çocuk nüfusu, ülke nüfusunun yüzde 26'sını oluşturdu
 

 
19.04.2024 10:34:00 / Güncelleme: 19.04.2024 10:43:28
AA
Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk
Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk

Türkiye İstatistik Kurumu, 2023 yılına ilişkin çocuk istatistiklerini açıkladı.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, 2023 yıl sonu itibarıyla Türkiye nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişi iken bunun 22 milyon 206 bin 34'ü çocuk olarak kayıtlara geçti.

Çocuk nüfusun yüzde 51,3'ünü erkek, yüzde 48,7'sini kız çocuklar oluşturdu.

Birleşmiş Milletler tanımına göre, 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun yüzde 48,5'ini oluştururken bu oran 1990'da yüzde 41,8 ve 2023'te yüzde 26 oldu.

Nüfus projeksiyonlarına göre, çocuk nüfus oranının 2030'da yüzde 25,6, 2040'ta yüzde 23,3, 2060'ta yüzde 20,4, 2080'de yüzde 19 olacağı öngörüldü.

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2023'te çocuk nüfus oranının AB ortalaması yüzde 18 oldu.

AB üye ülkeleri içinde en fazla çocuk nüfus oranına sahip ülkeler sırasıyla yüzde 23,4 ile İrlanda, yüzde 21,1 ile Fransa ve yüzde 20,9 ile İsveç olarak kaydedildi.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla yüzde 15,1 ile Malta, yüzde 15,4 ile İtalya, yüzde 15,9 ile Portekiz olarak belirlendi.

Türkiye'nin çocuk nüfus oranının AB'ye üye ülkelerden daha yüksek olduğu görüldü.

 

İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı
19.04.2024 10:29:00
İhlas Haber Ajansı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Uçak yaklaşık 2 saat sonra tekrar havalandı.

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-Tahran seferini yapan Meraj Airlines uçağı, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Bir süre havalimanında bekleyen yolcular, yaklaşık 2 saat sonra hava sahasının açılmasıyla birlikte yeniden Tahran'a havalandı.

Terör saldırısında şehit edilen babasının koltuğuna 29 yıl sonra kendisi oturdu

Tunceli'nin Nazımiye ilçesinde 29 yıl önce terör örgütü PKK tarafından şehit edilen dönemin Belediye Başkanı Kemal Tekin'in oğlu Ali Emrah Tekin, 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde belediye başkanı seçildi. Tekin, babasının ilkeleri doğrultusunda Nazımiye halkına hizmet etmenin birinci amaçları olduğunu söyledi.
19.04.2024 10:02:00 / Güncelleme: 19.04.2024 10:17:27
İhlas Haber Ajansı
Terör saldırısında şehit edilen babasının koltuğuna 29 yıl sonra kendisi oturdu
Terör saldırısında şehit edilen babasının koltuğuna 29 yıl sonra kendisi oturdu
Tunceli'nin Nazımiye ilçesinde 3 dönem belediye başkanlığı yapan Kemal Tekin, 7 Nisan 1995'te ilçedeki evinde terör örgütü PKK mensuplarının saldırısı sonucu şehit edilmişti.



Aradan geçen 29 yılın ardından oğlu Ali Emrah Tekin, 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde tüm rakiplerini geçerek CHP'den Nazımiye Belediye Başkanı seçildi.

Mazbatasını alarak göreve başlayan 41 yaşındaki Ali Emrah Tekin, son seçimlerde Nazımiyelilerin büyük çoğunluğunun kendisini tercih etmesinden mutluluk duyduğunu belirterek, 'Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Tabi bu seçimlerin bizim açımızdan şöyle özel bir durumu var. Bir seçim olmasının ötesinde benim ve ailem için farklı bir anlam ifade ediyordu. Şöyle ki 29 yıl önce maalesef terör saldırısı sonucu yine Nazımiye Belediye Başkanlığı görevini yürüten babam şehit edilmişti. Dolaysıyla Nazımiyeli hemşehrilerimiz aradan geçen 29 yıla rağmen tekrar bu anlamda bizi destekleyerek yaşanan bu olaya verdikleri tepkiyi göstermiş oldular. Duygusal anlamda da bizim için önemli bir durumdu' dedi.



''29 yıl sonra bayrağı teslim aldık''

Babasından devraldığı görevi layıkıyla yürütmenin gayreti içinde olacağını belirten Tekin, 'Babam iyi bir insandı. Her zaman hemşehrilerinin iyiliği, güzelliği anlamında çalışmalar yürüttü. Dolasıyla biz 29 yıl sonra bu bayrağı teslim alarak aynı şekilde, babamın tavsiye verdiği şekilde bu yetkiyi hemşehrilerimizin yararına olacak şekilde kullanmaya devam edeceğiz' diye konuştu.



İlçenin küçük ve kısıtlı imkanlara sahip olduğuna vurgu yapan Başkan Tekin, 'Bugüne kadar bu kısıtlı kaynakların sebep olduğu borçlanma da söz konusu. Bunların bir şekilde çözülmesi için aday olduk. Bunların hepsinin aşılarak Nazımiyeli hemşehrilerimize daha kaliteli hizmet sunmak adına adaydık adaylığımız başkanlığa dönüştü. Dolayısıyla bütün enerjimizi bundan sonra bu anlamda harcamış olacağız. Hem kaymakamlığımız hem valiliğimizden destek alacağız inşallah. Onun dışında Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden halkçı belediyecilik anlayışı doğrultusunda destek almayı bekliyoruz, umuyoruz. İlçemiz için iki kıymetli değerimiz var. Biri rahmetli Kamer Genç biri de bir önceki genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu. Bu iki değeri var etmiş bir ilçeyiz. Genel başkanımız Özgür Özel'in de desteğiyle ilçemizi yeniden yaşanabilir, tersine göçü sağlayabilecek bir duruma getirmek istiyoruz. Bu anlamda partimizin büyük katkı sunacağını biliyoruz. Onun özgüveni içerisindeyiz' şeklinde konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.