Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), tüm Türkiye'de teşkilatlanma çalışmalarını hızla sürdürüyor. Sadece teşkilatlanma çalışmaları değil; BTP kadrosunun yaptığı, aynı zamanda bu güne kadar yaşanan kokuşmuşluk, ilkesizlik ve yolsuzluklar sebebiyle siyasetten "illallah" diyen halkımıza moral veriyor, güven aşılıyor, şevklendiriyor. Vatanı ve milleti sahipsiz bırakmanın, en az, ülkeyi bu hale sokanların ahvali kadar ağır bir vebal olduğunu hatırlatıyor... Bağımsız Türkiye'nin meşalesini yeniden alevlendiriyor BTP kadrosu.
BTP kadrosuna güven
Teşkilatlanma vesilesiyle Çanakkale'deydim. Halkımız, BTP kadrosunu Kuvay-ı Milliye mitinglerinden ve işadamlarıyla istişare toplantıları sebebiyle yakından tanıyor, biliyor, güveniyor. BTP'nin programındaki ekonomik, sosyal ve siyasal çıkmazlar konusundaki "somut çözümler"in hiçbir partide bulunmadığını belirtiyor.
Millet, BTP'nin, özellikle "ulusal bağımsızlık" vurgusunun ve "postmodern mandacılık"tan uzak karakterinin dünyanın geçtiği global süreçte çok önem arz ettiğinin altını çiziyor.
İnsanımız, krizlerden yorgun ve Ankara'dakilere dargın olsa da, gizliden gizliye olaylara duyarlı, gelişmelere ilgili... ABD'ye yönelik terörist saldırıların ardından ABD-NATO ikilisinin Türkiye'mizi çekmek istediği ateş çemberinden de haberdar. Maalesef istisnasız tüm siyasilerimizin ta baştan beri, hiçbir kanıt aranmaksızın "global yargısız infaz" kabilinden ABD'nin Afganistan'a müdahalesine teşne olan profilini doğru bulmadı. Bu noktada "önce kanıtların ortaya konması" gerektiği şeklindeki farklı sesin BTP kadrosundan çıkmasının yanısıra askerimizin bu konudaki hassasiyeti de toplumun dikkatinden kaçmadı.
Kraldan daha kralcılar var
Çanakkale'li işadamı İbrahim beyin ifadesi ile "Başbakan Ecevit'e ABD'ye daha çok destek niye vermedin, diye çıkışan Tayyip Erdoğan portresini de görmeye başladı millet." Erdoğan'ın ABD'ye, kanıtlar konusunda "ABD'nin inandırıcı bulması, bizim için de inandırıcıdır. Başka şeye gerek yok" diyerek Afganistan'a gözü kapalı müdahaleyi öngören Başbakan Ecevit'ten daha yakın durmasından ürktü toplum. Yanısıra güya "insan hakları havarisi" olarak maruf en liberallerin bile, henüz suçu sabit olmamış bir terörist bahanesiyle ve hatta "suçun şahsiliği" gibi evrensel hukuk normları da gözardı edilerek ABD'nin Afganistan'a müdahale etmesine göz yummaları, global mandacılığın yaygınlaşmasının işaretleri olarak algılandı.
Bu bağlamda Bağımsız Türkiye Partisi'nin Kuvay-ı Milliye ruhuyla abideleşen "ulusal bağımsızlık" ve "hukukun üstünlüğünün esas olduğu" vurgusu toplumun gönlüne su serpmektedir.
ABD-NATO ikilisinin dansı
Aslında NATO, en az siyasilerimiz kadar ABD'nin yargısız infaz kabilinden Afganistan'a müdahalesini ta baştan kabul etmişti bile. Brüksel'de yapılan gayri resmi NATO Ülkeleri Savunma Bakanları Toplantısı'nda Amerikan Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz, NATO üyelerine, "Terörizme karşı uzun ve zor bir savaşa hazır olun" demişti. Ancak özellikle Türkiye'mizdeki bu "hukuk duyarlı" çevrelerin baskısı sonucu NATO 5. maddeye zemin hazırlamak için ABD'den kanıt istediğini kısık biçimde seslendirmek durumunda kaldı. Geçen hafta, NATO üyesi ülkelerin Milli Savunma bakanlarına herhangi bir delil sunulmadı. Bu hafta başında ise, komuoyu tarafından oldukça şüphe ile karşılanan bir biçinde üye ülkelere Made in CIA patentli bazı kanıtlar sunulmuş. Komuoyu ise hala ikna olmuş değil.
NATO Genel Sekreteri Lord G. Roberston, tüm yolların El Kaide'ye çıktığını ve olayda Ladin'in başrolü üstlendiğini belirterek, "Bu kanıtlar doğrultusunda şimdi tam anlamıyla ABD'ye yapılan saldırıyı diğer 18 NATO üyesine yapılmış sayıyoruz" dedi. Robertson, ABD'nin, 11 Eylül terör olaylarına karıştıkları söylenen 19 kişinin nasıl belirlendiğine açıklık kazandırmasa da, bu kişilerin, Suudi terörist Usame Bin Ladin kontrolündeki bir örgüte üye oldukları, bu örgüt tarafından yönlendirildikleri, örgütten para sağladıkları ve ABD'ye girerek pilot eğitimi alabildiklerinin tespit edildiğini anlattı. NATO, gördük, oldu bitti; saldırı bize yapılmıştır, 5. maddeye soktuk, başka soruya gerek yok pozisyonunda işi kotarıyor.
Zahmet buyurdular
ABD, Büyükelçisi Pearson aracılığıyla CIA raporunu Başbakan Bülent Ecevit'e iletti. Pearson7la yarım saat görüşen Ecevit, "Niye zahmet buyurdunuz" edasını dışarıda da sürdürerek basın karşısında "Amerika'nın inandırıcı bulması, bizim için yeterli" deyiverdi. Akıllarda ne Irak şüphesi kaldı, ne ekonomik çöküntü.
Bu derece dışa bağımlı bir Türk siyasetinin ülkenin menfatini öngörmesi, "Afganistan'dan sonra sıra Irak'a gelecek mi? Savaş hukukuyla ilgili Cenevre Sözleşmesi ile terör hukuku farklı değil mi acaba?" sorularını sorabilmesi mümkün görünmemektedir. Tüm ekonomik aktivitelerini IMF'e bağlayıp "ekonomik bağımsızlığımız"ı feda eden bir anlayışın üç-beş dolarlık ABD pirimi karşısında "ulusal bağımsızlığımız"ı gözetebilmesi zor, belki de imkansızdır. Bugün ABD karşısında bu karakterini ortaya koyamayanların, yarın AB karşısında Kıbrıs konusunda, Ege konusunda, Güneydoğu konusunda... da varlık göstermeleri mümkün görünmemektedir.
Toplum, bu bakımdan Bağımsız Türkiye Partisi kadrosunu devlet ve milletimizin istiklal ve istikbali için bir umut bir garanti olarak izlemektedir. Bağımsız Türkiye için BTP, demektedir.
BTP kadrosuna güven
Teşkilatlanma vesilesiyle Çanakkale'deydim. Halkımız, BTP kadrosunu Kuvay-ı Milliye mitinglerinden ve işadamlarıyla istişare toplantıları sebebiyle yakından tanıyor, biliyor, güveniyor. BTP'nin programındaki ekonomik, sosyal ve siyasal çıkmazlar konusundaki "somut çözümler"in hiçbir partide bulunmadığını belirtiyor.
Millet, BTP'nin, özellikle "ulusal bağımsızlık" vurgusunun ve "postmodern mandacılık"tan uzak karakterinin dünyanın geçtiği global süreçte çok önem arz ettiğinin altını çiziyor.
İnsanımız, krizlerden yorgun ve Ankara'dakilere dargın olsa da, gizliden gizliye olaylara duyarlı, gelişmelere ilgili... ABD'ye yönelik terörist saldırıların ardından ABD-NATO ikilisinin Türkiye'mizi çekmek istediği ateş çemberinden de haberdar. Maalesef istisnasız tüm siyasilerimizin ta baştan beri, hiçbir kanıt aranmaksızın "global yargısız infaz" kabilinden ABD'nin Afganistan'a müdahalesine teşne olan profilini doğru bulmadı. Bu noktada "önce kanıtların ortaya konması" gerektiği şeklindeki farklı sesin BTP kadrosundan çıkmasının yanısıra askerimizin bu konudaki hassasiyeti de toplumun dikkatinden kaçmadı.
Kraldan daha kralcılar var
Çanakkale'li işadamı İbrahim beyin ifadesi ile "Başbakan Ecevit'e ABD'ye daha çok destek niye vermedin, diye çıkışan Tayyip Erdoğan portresini de görmeye başladı millet." Erdoğan'ın ABD'ye, kanıtlar konusunda "ABD'nin inandırıcı bulması, bizim için de inandırıcıdır. Başka şeye gerek yok" diyerek Afganistan'a gözü kapalı müdahaleyi öngören Başbakan Ecevit'ten daha yakın durmasından ürktü toplum. Yanısıra güya "insan hakları havarisi" olarak maruf en liberallerin bile, henüz suçu sabit olmamış bir terörist bahanesiyle ve hatta "suçun şahsiliği" gibi evrensel hukuk normları da gözardı edilerek ABD'nin Afganistan'a müdahale etmesine göz yummaları, global mandacılığın yaygınlaşmasının işaretleri olarak algılandı.
Bu bağlamda Bağımsız Türkiye Partisi'nin Kuvay-ı Milliye ruhuyla abideleşen "ulusal bağımsızlık" ve "hukukun üstünlüğünün esas olduğu" vurgusu toplumun gönlüne su serpmektedir.
ABD-NATO ikilisinin dansı
Aslında NATO, en az siyasilerimiz kadar ABD'nin yargısız infaz kabilinden Afganistan'a müdahalesini ta baştan kabul etmişti bile. Brüksel'de yapılan gayri resmi NATO Ülkeleri Savunma Bakanları Toplantısı'nda Amerikan Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz, NATO üyelerine, "Terörizme karşı uzun ve zor bir savaşa hazır olun" demişti. Ancak özellikle Türkiye'mizdeki bu "hukuk duyarlı" çevrelerin baskısı sonucu NATO 5. maddeye zemin hazırlamak için ABD'den kanıt istediğini kısık biçimde seslendirmek durumunda kaldı. Geçen hafta, NATO üyesi ülkelerin Milli Savunma bakanlarına herhangi bir delil sunulmadı. Bu hafta başında ise, komuoyu tarafından oldukça şüphe ile karşılanan bir biçinde üye ülkelere Made in CIA patentli bazı kanıtlar sunulmuş. Komuoyu ise hala ikna olmuş değil.
NATO Genel Sekreteri Lord G. Roberston, tüm yolların El Kaide'ye çıktığını ve olayda Ladin'in başrolü üstlendiğini belirterek, "Bu kanıtlar doğrultusunda şimdi tam anlamıyla ABD'ye yapılan saldırıyı diğer 18 NATO üyesine yapılmış sayıyoruz" dedi. Robertson, ABD'nin, 11 Eylül terör olaylarına karıştıkları söylenen 19 kişinin nasıl belirlendiğine açıklık kazandırmasa da, bu kişilerin, Suudi terörist Usame Bin Ladin kontrolündeki bir örgüte üye oldukları, bu örgüt tarafından yönlendirildikleri, örgütten para sağladıkları ve ABD'ye girerek pilot eğitimi alabildiklerinin tespit edildiğini anlattı. NATO, gördük, oldu bitti; saldırı bize yapılmıştır, 5. maddeye soktuk, başka soruya gerek yok pozisyonunda işi kotarıyor.
Zahmet buyurdular
ABD, Büyükelçisi Pearson aracılığıyla CIA raporunu Başbakan Bülent Ecevit'e iletti. Pearson7la yarım saat görüşen Ecevit, "Niye zahmet buyurdunuz" edasını dışarıda da sürdürerek basın karşısında "Amerika'nın inandırıcı bulması, bizim için yeterli" deyiverdi. Akıllarda ne Irak şüphesi kaldı, ne ekonomik çöküntü.
Bu derece dışa bağımlı bir Türk siyasetinin ülkenin menfatini öngörmesi, "Afganistan'dan sonra sıra Irak'a gelecek mi? Savaş hukukuyla ilgili Cenevre Sözleşmesi ile terör hukuku farklı değil mi acaba?" sorularını sorabilmesi mümkün görünmemektedir. Tüm ekonomik aktivitelerini IMF'e bağlayıp "ekonomik bağımsızlığımız"ı feda eden bir anlayışın üç-beş dolarlık ABD pirimi karşısında "ulusal bağımsızlığımız"ı gözetebilmesi zor, belki de imkansızdır. Bugün ABD karşısında bu karakterini ortaya koyamayanların, yarın AB karşısında Kıbrıs konusunda, Ege konusunda, Güneydoğu konusunda... da varlık göstermeleri mümkün görünmemektedir.
Toplum, bu bakımdan Bağımsız Türkiye Partisi kadrosunu devlet ve milletimizin istiklal ve istikbali için bir umut bir garanti olarak izlemektedir. Bağımsız Türkiye için BTP, demektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019