logo
29 MART 2024

Bak şu İsveç'in yaptığına

05.02.2002 00:00:00
İsveç'in Türkiye'ye dönük bir dış politika unsuru olarak ilgilendiği konulardan biri de Alevilik olarak öne çıkıyor. Protestan mezhebine mensup İsveçliler, Müslümanlar arasındaki farklılıkları vurgulayıp abartarak fitne ve fesat tohumları ekiyorlar. Örneğin Türkiye de Alevilik ile ilgili yabancı çalışmalar yerli çalışmalarla kıyaslanamayacak kadar çoktur. Ve çalışmalar farklılıkları olağanüstü derecede abartmaktadır.

Son zamanlarda Aleviliği daha çok bir "azınlık" olarak görme eğiliminin bir ürünü olarak yapılan çalışmalar da vardır. Kitabın sunuşu da kayda değer: "Alevi uyanışı, 1980'lerin sonundan bu yana Türkiye gündeminin hep ilk sıralarında yer alan bir kavram oldu. Yüzyıllar boyunca kapalı bir cemaat halinde var olan Aleviliğin kamusal alanda görünürlük kazanmasına, Alevilik-Bektaşilik literatüründe yaşanan gerçek bir patlama eşlik etti. İstanbul'daki İsveç Araştırma Enstitüsü'nün 25-27 Kasım 1996 tarihleri arasında düzenlediği "Osmanlı ve Modern Türkiye Alevilerinde Din, Kültürel Kimlik ve Toplumsal Örgütlenme" başlıklı konferansa sunulan tebliğlerin derlemesinden oluşan bu kitap, Alevi kimliğini ve Ali odaklı mezhepleri tarihi / efsanevi arka plan, tarih, inşa süreci, günümüzdeki "uyanış"a eşlik eden kentleşmenin getirdiği yeni sorunlar ve yeni söylemler bağlamlarında ele alıyor. Sabetaycılık, Ehl-i Hak, Nusayrilik, Dürzilik gibi bazı marjinal heterodoks akımları irdeleyen makaleler ise kimlik inşa sürecinin hem "iç" dini tarih, hem de "dış" siyasal ve toplumsal yönleri üzerinde duruyor."

Bu çalışmalarda ayrıca Aleviliğin Hıristiyan etkisiyle oluştuğu iddiası da yer almaktadır. Başka deyişle Alevilik güya, içi Hıristiyanlık, dışı Müslümanlık olan eklektik (seçmeci) bir inanıştır.

İsveç'in azınlıklara yönelik çok özel ilgisi var

Yeri gelmişken şunu da belirtelim; İsveç, Türkiye'deki azınlıklar meselesine özel ilgi duyan başlıca ülkelerden birisidir. Örneğin İsveçli yazar Rohat Alakom'un 2000 yılında Stockholm'de İsveççe olarak yayımlanan "Bin Yılda İsveç-Kürt İlişkileri" (Svensk-Kurdiska Kontakter under tusen ar) adlı kitabı ayrılıkçı ve bölücü Kürtçülük hareketlerine omuz vermektedir. Söz konusu kitapla ilgili bir tanıtım yazısı İsveçli İslamolog ve oryantalistlerinden Sigrid Kahle tarafından kaleme alınmıştır ve bu yazı Stockholm'de çıkan Karavan adlı dergide yayınlanmıştır. Yazının daha değişik bir versiyonu daha önceleri Svenska Dagbladet adlı günlük gazetenin 16.2.2000 tarihli sayısında çıkmıştır.

İsveçli misyonerlerin Kafkasya ve Ağrı Dağı yöresinde yaptıkları propaganda çalışmalarıyla Kürtlerle özel ilişkiler kurmuşlardır. Bu misyonerlerden örneğin E. J. Larsson'un "Kürtler ve Ülkeleri" ve N. F. Höijerin "Kürtler, Cennetten Bir Tablo" adlı yazıları İsveç Hıristiyan aleminde Kürtlere ilişkin büyük bir ilginin gelişmesine neden olmuştur.

İsveç'te yayınlanan ve evlere ücretsiz olarak dağıtılan haftalık Avisen Gazetesi'nde de "İncil Kürtçe'ye Çevriliyor" başlıklı haberde, merkezi İsveç'te bulunan İncil Çeviri Enstitüsü'nün İncil'i Kürtçe'nin Kırmançi lehçesine çevirerek 2002 yılından itibaren dağıtacağı bildiriliyor."

Dış Türklerle de özel olarak ilgileniyorlar

"Merkezi İsveç'te bulunan IBT (Institute of Bible Translation) İncil'i Adige, Kabartay, Osetin, Karacay, Çeçen, Nogay, Avar, Lezgi, Kumruk, Lak, Dargin, Tabsaran, Sakhur, Rutul, Agul, Andi ve Bezhti dillerinin bir kısmına tercüme ettirmiş, diğerlerine de ettirilmektedir. Yakında bu dillerin konuşulduğu bölgelere kiliselerini de kurmayı hedeflemektedirler. Bilhassa Batı ve Orta Kafkasya'da İslamiyet'in çok güçlü olmadığını düşünen misyonerler, söz konusu bölgedeki Müslümanları dinlerine kazandırma uğraşısı içerisindedirler. Bir Kafkasya uzmanı olan Ufuk Tavkul, 1990'li yıllarda Kafkasları defalarca ziyaret etmiştir. 1993 yılında Karaçay-Çerkez ve Kabardin-Balkar Cumhuriyetleri'ni ziyareti esnasında, misyonerlerin, Karacay-Balkar diline tercüme edilmiş Hollanda basımı bir İncil'i bedava dağıttıklarını, ancak İslamiyet'e yönelen halkın bunlara pek itibar etmediğini tespit eder. Ancak, 1996 yılında bölgeye yaptığı bir diğer seyahat esnasında Kislovodsk (Narsana) isimli Rus şehrinde yaşayan bazı Karaçay gençlerinin Hıristiyanlığı kabul ettiklerini gözlemler. Kendi yayınlarında misyonerlere bilhassa şehirli, entelektüel ve karışık evlilik yapan insanlara yönelmeleri tavsiye edilmektedir."

PKK'dan Sonra Sıra Beth Nahrin'de mi?

Batı eksenli Süryani hareketler, PKK çevreleri ile flört halindedir. Haberler arasında kaybolup gitti ama, Batı kontrolündeki kimi Süryaniler, artık işi terör boyutuna taşıma aşamasına getirmiş görünmektedir. "Irak, İran, ve Suriye'nin yanı sıra Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan Asuri ve Süryaniler, PKK desteğinde Avrupa'da yasadışı "Beth Nahrin" (Mezopotamya Özgürlük Partisi) adlı örgüt kurdu. Asuri ve Süryani halkına karşı Türk, Arap ve Farslar tarafından yapılan sözde katliamlarda Kürtlerin de kullanıldığını öne süren örgüt, kültürel haklar yanında toprak talebi için mücadele kararı aldı. PKK kamplarında eğitilen 200 kadar Asuri ve Süryani genç, silahlı mücadele için hazırlığa başladı. Örgütten kaçarak Kuzey Irak'ta Türk askerlerine teslim olan Süryani asıllı Metin Kesenci, Diyarbakır DGM Savcılığı'na örgütle ilgili bilgi verdi."

Bize göre Amerika ve Avrupa, Ermenileri nasıl Osmanlı'ya yabancılaştırıp isyana teşvik ettiyseler benzer bir süreci Süryaniler için işletmektedirler. Bunun ilk aşaması Süryanilerin protestanlaştırılması idi. Ancak bu proje özellikle geleneksel mekanlarında oturan Süryanilerin direnci ile karşılaştı. Bunun üzerine PKK'nın Süryaniler'e terör uygulaması teşvik edildi. PKK'dan çekinen Süryaniler büyükşehirlere, Avrupa'ya ve Amerika'ya göç etmeye başladılar. Oyunun içinde olan Asuri-Keldani-Süryani Birliği (ACSU) Başkanı Fikri Aygur, PKK'nın eylemlerini Türk Ordusu'nun üzerine atmaktan da çekinmemektedir. Aygur, 50'nin üzerindeki Asuri-Süryani'nin "Devlet güçleri tarafından öldürüldüğünü" ileri sürmektedir.

Göç sonrasında özellikle altın piyasasında çok başarılı olan Süryaniler olağanüstü zenginlik kazandılar. Örneğin New York altın piyasasına egemen olan ABD'deki Süryaniler tarihi Ninova Sarayı'nın bir örneğini Şikago'da inşa etmişlerdir.

Kentleşen Süryanilerin Batılılaştırılıp Protestanlaştırılması kolay olacaktı. Nitekim öyle de oldu. Sembolik bir örnek olsun diye Behnan Konutgan ve İsa Karataş'ın adını verebiliriz. Süryani kökenli olan Behnan Konutgan, Bağımsız Protestan Kiliseler Birliği'nin başkanı, İsa Karataş şimdi basın danışmadır.

Batılılaştırılan kimi Süryaniler son yıllarda PKK ile bağlantılı olarak terör eylemlerine hazırlık yapmaktadır. Beth-Nahrin Yurtsever Devrimci Hareketi, Türkiye'ye karşı silahlı eylemler için PKK ile işbirliği yapmaktadır.

Beth-Nahrinli bir terörist MED-TV'de, silaha sarılma gerekçelerini "Bizim çıkışımız 2500 yıllık göçe bir cevaptır. Bu dağlara bizim diyebilmek için silahı seçtik." diye açıklıyordu. Sözkonusu terörist PKK ile olan işbirliklerini gizleme ihtiyacını duymamakta: "Kimileri bizim için PKK tarafından yönlendiriliyorlar diyor... İlişkilerimiz hür ve enternasyonal temeldedir.

Süryaniler evlerinde oturup Kürtlere küfür edebilirler. Ancak bu hiçbir sorunumuzu çözmez. Biz Kürtlerin tarihsel komşusu ve kader arkadaşıyız. Gelecekte de onlarla birlikte yaşayacağız."

PKK bağlantılı bir gazeteci de bu durumu "Evet, Asuri-Süryani halkının mücadelesi artık "kilise" ve "manastır"a sığmıyor." diye alkışlıyor. PKK terörü bahanesiyle Avrupa'ya göç eden, Yezidiler ise giderek hem misyoner örgütlerin hem de Batılı ülkelerini güdümüne girmektedir. İsveç ve Almanya Yezidilere karşı özel ilgi duymaktadır. Türkiye'ye vize uygulayan İsveç ve Almanya, Yezidilere sıra geldiğinde ayrıcalıklı bir politika izlemektedirler. Öyle ki aralarından milletvekili seçilen bile oldu.

Misyoner Örgütler, Apo'yu cezaevinde iken de unutmuyorlar. Ziyaretçiler arasında Hıristiyan Misyoner Örgütlerin ağırlığı oldukça dikkat çekici. Söz konusu örgütlerin Güneydoğu'ya yönelik ziyaretleri de kayda değer. Bu durum MGK'ya sunulan raporda da ele alınmakta idi. Raporda, Güneydoğu bölgemizi son bir yıldır ziyaret eden yabancı heyetler şöyle sıralanmakta: "Merkezi ABD'de bulunan, Hollanda ve Almanya'da örgütlü Asuri Hareketi Komitesi, merkezi Fransa'da bulunan Süryani Kültürünü Koruma Komitesi, Ermeni Toprakları Merkezi, Dünya Birleşik Belediyeler Federasyonu, Avrupa Kiliseler Birliği, Danimarka Helsinki Komitesi, Ortodoks Kiliseler Birliği, merkezi İsviçre'de bulunan Ermeni Kültürü Vakfı, İtalya, Almanya, Fransa ve İsveç'ten 40 belediye."

Bu ANALİZ'in kaleme alınmasına yaptığı 'engin' katkıdan dolayı Ali Rıza BAYZAN'a teşekkür ederim.

İsveç Süryani Federasyonu'ndan Toprak Talebi

Batılılarca yönlendirilen kimi Süryaniler de bugün toprak talebinde bulunacak noktaya gelmiştir.

Avrupa ülkelerinde yaşayan Süryani ve Yezidilerin Türkiye'den taleplerini İsveç Süryani Federasyonu yönetim kurulu başkanı Robert Halef, Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği'ne verdiği bir raporla dile getirdi. Süryani asıllı Türk vatandaşlarının sorunlarının ayrıntılı olarak ele alındığı raporda, Süryanilerin yoğun olarak yaşadığı MardinMidyat bölgesinden "Turabdin" olarak bahsediliyor. Aynı raporda, Türkiye'nin Süryaniler için olumlu adımlar atmadığı savunulurken, yurtdışında bulunan Süryanilerin mal ve arazilerinin bölgedeki Kürtler tarafından gasp edildiği ve bunların geri alma güvencesinin bulunmadığı ileri sürüldü.

Raporda en dikkat çeken ise yurtdışında yaşayan Süryaniler için Türkiye'de bir yerleşim birimi kurulması ve buranın özerk bir yapıya kavuşturulması önerisi oldu. Bunun yanısıra Mardin, İstanbul ve Midyat'ta yaşayan Süryanilere dil ve din eğitim hakkı tanınması istendi ve bu konuda uluslararası çalışmalar yapıldığı vurgulandı. Bu arada İsveç, Fransa ve Finlandiya'da yaşayan Yezidilerin temsilcilerinin de Avrupa Parlamentosu'na başvurarak Türkiye'de yaşayan Yezidiler için dil ve din eğitim hakkı talep ettikleri öğrenildi. Aynı talepte, Türkiye dışında yaşayan Yezidilere Türkiye'de yaşama hakkı tanınması da istendi."

İsveç Süryani Federasyonu bu konuda tek örnek değil. AsuriKeldaniSüryani Birliği (ACSU) Başkanı Fikri Aygur, Lozan Barış Antlaşması'nın gözden geçirilip kendileri açısından değiştirilmesini de talep etmektedir. PKK, terörü nedeniyle göç eden Süryanilerin kendi yerlerine dönmesi için Lozan'da diğer gayrimüslimlere tanınan azınlık statüsünün, AsuriSüryanilere de tanınması ve etnik bir statülerinin olması gerektiğini ileri sürdü."

Türkiye'deki kimi Süryaniler de Ermenilerle ağız birliği ederek sözde soykırım iddialarını seslendirmektedirler. Bu yüzden yargılanan Süryani Papaz Yusuf Akbulut'un davasını izleyenlerin listesi de Avrupa'nın azınlıkları kontrol altına alma arzusunun bir göstergesi olmalıdır. "Amerikan Temsilciler Meclisi Alt Komisyonu'nda görüşülen 'Ermeni soykırımı yasa tasarısını destekleyici açıklamalarda bulunduğu' için hakkında Diyarbakır DGM'ce dava açılan Süryani Papaz Yusuf Akbulut'un yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 2 No'lu DGM'de dün görülen duruşmada, tutuksuz sanık Yusuf Akbulut hazır bulundu. Duruşmayı İsveç'in İstanbul Başkonsolosu Sture Theolin, İsveç Parlamentosu Sosyal Demokrat Partisi milletvekilleri Yılmaz Kerimo, Carina Hagg, İsveç Sol Parti milletvekilleri Lennard Varmby ve Sabri Yıldız, Alman CDU (Hıristiyan Demokrat Partisi) Milletvekili Momika Brudlewsky, Alman SPD Partisi Milletvekili Ancelika Graf, Norveç'in İstanbul Konsolosu Hakan Svane, Asur Soykırımı kitabı yazarlarından Gabmela Yona (doğrusu Gabriele Yonan olacak) ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen İnsan Hakları temsilcileri ile Asuri Federasyonu üyeleri izledi. İddianamede, Akbulut hakkında, "halkı din, ırk, mezhep ve bölge farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçunu işlediği iddiası ile TCK'nın 312/2 ve 3. maddeleri uyarınca 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor."
 
Recep Bahar / diğer yazıları
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.