Kuzey Irak'ı "Güney Kürdistan" olarak tanımlayan Barzani yönetiminin, doğal olarak, mevcut konumundan razı olmadığını söyleyebiliriz.Tabii bu inisiyatifin Barzani ve ahalisine ait olmadığı belli. Onları bu konuma oturtan ABD ve perde arkasındaki destekçisi İsrail, güdümlü ve kontrollü peşmerge etkisinin güneye, kuzeye, batıya ve doğuya yayılmasını arzu ediyor.Malum, arzı mevut meselesi?Barzani bir taraftan Irak içindeki yayılmasını sürdürürken, diğer taraftan Kürdistan'ın Türkiye, İran ve Suriye'deki parçaları konusunda da her türlü faaliyeti ortaya koyuyor.Merkezi Irak'ta bulunan İnsan Hakları İzleme Örgütünün hazırladığı rapor, kısmen de olsa Barzani'nin Irak içindeki yayılmacı politikalarını gözler önüne serdi.Raporda en dikkat çekici nokta, peşmerge yönetiminin, keyfi gözaltı ve tutuklamalar yaparak, "yayılmacı politikalarına" direnenlerin gözünü korkutmakla suçlanması.Gerçi bu gerçekleri hatta daha fazlasını Kerkük'te, Musul'da ve Telafer'de yaşayan Türkmenlerin yaşadığı zulümden biliyorduk, ama ilk defa ABD kaynaklı bir rapor bunları ifade ediyor.Raporda, Barzani yönetiminin bu yayılmacı politikasının bir insan hakları felaketine de yol açabileceğinin altı çiziliyor.Barzani bir taraftan Irak'ın en önemli gelir kaynağı petrolün üzerine konmuş durumda, diğer taraftan da sürekli nüfuzunu genişletiyor.Yerinde rahat durmayan ve yayılma misyonu kendisine verilen Barzani'nin bu görünen politikalarından en çok ders alması gereken ülke de Türkiye'dir.Çünkü İran ve Suriye teröre aldığı sert önlemlerle, Barzani'nin ve arkasındakilerin yapmak istediklerine şimdilik dur diyorlar.Ama yaşanan son sürece bakılırsa Türkiye yemi yutmuş durumda?Kürt açılımı, demokratik açılım, PKK açılımı, eyalet sistemi adı altında federasyon açılımları, terör destekçilerine siyasi açılımlar, bunların altyapısını güçlendirecek anayasa açılımı, teröristlere ekonomik açılımlar? vs vs. Siyasilerimizin bu taviz vermedeki istekliliğini görenlerin de iştahları artıyor. Önceliği direnç gösteren İran ve Suriye'ye değil de Türkiye'ye veriyorlar.Bunlar da yetmiyormuş gibi Barzani'nin bölgesine bir de konsolosluk açmak üzereyiz. Nabucco projesinde önceliği Barzani'nin gazına vererek onları abat ediyoruz. Elektriklerini biz veriyoruz hem de milletimize verdiğimizden daha ucuz. Sınır kapılarının sayısını artırıyoruz, Barzani Türkiye üzerinden daha rahat dünyaya açılsın diye. Evlerini, binalarını biz yapıyoruz, daha rahat oturup da bizler hakkında daha rahat plan kursunlar diye. Önce Mahmur'u Türkiye'ye taşıyacağız, ardından da Kandil'i, Barzani'nin başı daha fazla ağrımasın diye.Böyle bir ülkeyi Barzani ve dayıları neden önceliğe almasın ki?Bu taviz kafasıyla daha neler göreceğiz bakalım. Talabani ve Barzani dün bizim pasaportlarımızla dünyaya dolaşıyorlardı. Siyasilerimiz onlara çapulcu diyorlardı, şimdi gelinen noktaya bakın.Aklıma şu da gelmiyor değil: Acaba bugün İmralı'da beş yıldızlı hapishanede yatan, acaba Türkiye'nin Talabani'si olmaya mı hazırlanıyor?Talabani'nin, teröristbaşına 18 yıl önce yazdığı bir mektuptaki hitaba bakarsak şüphemizde haksız da sayılmayız. Ne diyor Talabani, "Yüce muhterem kardeşim Abdullah Aziz Apo"Valla, mevcut taşeron siyasetle korktuğumuz her şey başımıza geldi. Dün komplo teorisi denilenler bugün gerçek oldu. Daha fazla geç olmadan, bu sürece bir dur demek zorundayız. Irak'ta yaşananlardan mutlaka ders almalıyız.Gerçekten milli olan bir çözümün etrafında bir ve beraber olmalı, ülkemiz üzerinde menfur planlar kuranların planlarını boşa çıkarmalıyız.Kısırdöngü ve tiyatro niteliğindeki siyasi tartışmalar ya da taşeron siyasilerin kirli senaryolarının sınırları dahilinde maruz kalınan savunma pozisyonu yok oluş sürecini hızlandırmaktan öteye geçmez.Herkes üzerine düşen görevi vatan ve millet adına, devletin bekası adına hukuki kurallar çerçevesinde mutlaka yerine getirmelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025