Erdoğan'ın 'Askerlik yan gelip yatma yeri değildir' sözleri ile ilgili tepki Türk kamuoyunda günden güne büyürken, sadece konuyla detaylı ilgilenenlerin dikkatini çeken başka bir cümlesini 'ekonomi-finans' denklemi içine girdiği için sizlere aktarmak istiyorum: Biz iktidara geldikten sonra Türkiye'de rant dönemini bitirdik.' Tekrar edelim; 2002'nin kasım ayından itibaren yani AKP iktidara geldiğinden bugüne, Türkiye'de 'rant' yani bildiğimiz haliyle 'faiz-döviz-borsa' üçgeninde kazanç bitmiş! Sevgili dostlar, sizlere sormak istiyorum; bu iddia doğru mu? 'Evet, doğru, rant bitti' diyorsanız, yazının devamını okumanıza gerek yok, rahatsız ettiğim için özür dilerim. 'Hayır, bitmedi, arttı, hatta küreselleşti' diyorsanız, detayı gelin birlikte sorgulayalım. İlk etapta 'rant' nedir, tarif edelim: faiz aktarımı sonucu ve/veya devletin sahip olduklarından transferle büyüyen, üretmeyen, üretmediği sürece daha fazlasını talep eden sermayenin elde ettiği gelir. Tanımlama sonrası yeni sorular soralım: 1- 2002'den sonra yani Erdoğan iktidarıyla birlikte, bu mekanizma kırıldı mı? Yoksa yabancıların da geniş katılımıyla küreselleşti mi? 2- Faize dayanan rantiye sınıfını biliyoruz, peki 'transfere dayanan' sınıf nasıl oluyor? Üreterek kazanmak yerine, devletin etki alanlarının bireylere transfer edilmesi. Diğer bir ifadeyle, 'devletin elinde bulundurduğu gelir yaratan alanları' veya 'elde edilmiş geliri' birilerine aktarması. Bu noktada hemen soralım: 2002 sonrasında daha önce olmayan, iktidara yakın sermaye grupları türedi mi? 3- Türkiye'de 2002-2006 arası ve öncesindeki dönem incelendiğinde 'transfere dayanan rantiye' mi yoksa 'hep şikâyet ettiğimiz devlete borç veren rantiye' mi daha büyük? İlginç bir tespit: transferle ortaya çıkan rantiye bir süre sonra 'devlete borç veren rantiye'ye dönüşüyor ve bu süreç, transfer kesilmedikçe devam edip gidiyor. Tam bir kısırdöngü. Kaynakları aktar sonra kaynak yok diyerek, aktarım ile yarattığından borç alarak kaynak yarat. Bu noktada bir tespit yapmakta yarar var: 1946 sonrası iktidara gelen bütün hükümetler 'transfer' ile rantiye yaratma noktasında diğerinden masum değil. 4- Transfer ile rantiye yaratma kavramını açabilir miyiz? Örnek: Devlet, telefon şebekesi işletme hakkını, işbaşında olan hükümetin tasarrufu sonucu, çok ucuz bir fiyattan bir firmaya devreder. Firma bu alandan para kazanmaya başlar ve bir süre sonra devlete borç verir hale gelir. Bu arada icraatı yapan hükümet gitmiş ve birçok şey unutulmuştur. 5- 2002 sonrası 'Türkiye'de rantın küreselleşmesi yaşandı' ne demek? 2002-2006 yılları arasındaki dolar-faiz-borsa grafiklerine bakarsanız bir gerçeği net olarak görebilirsiniz: 2002 sonrasında Türkiye'ye giren her dolar, Cumhuriyet tarihinde sağlamadığı kadar gelir elde etti. Türkiye, tam bir 'sıcak paraya gelir' cenneti haline gelirken, rant dinamiklerine aktarılan para halkın cebinden çıktı. Türkiye'nin (Hazine) 2002-2006 arasında haftada 1 milyar dolar faiz ödediği dönemler oldu. Sonuç: 2002 sonrası, özellikle 2003 başından 2006'nın ilk üç ayına kadar, Türkiye'de konjonktürel yapının da etkisiyle 'rant' ekonomisinin 'finansal genleşme-büzülme' dinamikleri ile 'en' günlerini yaşadığını gördük. 2002 sonrası Türkiye'ye giren her bir dolar, beş ile 60 dolar arası kazanç sağlarken, üreten, çalışan, gerçek bir ekonomik çark içinde yer alanlar süratli bir tasfiye edilme sürecine girdiler. Son söz: Var olan siyasi yapı içinde Biz rantı bitirdik' diyen kim varsa, onlara buradan sesleniyorum: istediğiniz her platformda ister TV, ister konferans, ne isterseniz; bu başlığı sizlerle 'aksini ispatlama' yolunda tartışmaya hazırım...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.