Başörtüsü yasağının çözümü

Çözümün adresi belli?Halen aylık dergi olarak yayın hayatını sürdüren İcmal dergimizin 1985'li yıllardaki bir sayısı "hukukun üstünlüğü esastır" kapak başlığıyla çıkmıştı. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ogün bugündür İcmal dergimizin başyazılarını kalem alıyor.Prof. Dr. Baş, başörtüsü meselesinin çözümüne dair somut "hukuki çözümleri", hem İcmal dergisini sözkonusu sayısında anlatmış, hem de aynı günlerdeki Öğüt dergisinde "Eğer ülkemizde din ve vicdan hürriyeti varsa, asıl başörtüsü yasağıyla, laiklik ihlal ediliyor" kapak röportajıyla açıklamıştı. Dönemin yüksek yargı mensupları ve TBMM üyeleri, bu çözüm ve Laiklik tanımı karşısında şapka çıkartmışlardı. Prof. Dr. Baş, bugün de aynı gerçekleri hatırlatıyor.Dün, şayet işbaşındaki devlet ve hükümet erkanı kendisine kulak verilseydiler, başörtüsü yasağı yüzünden millet ve devlet bu kadar ayrıştırılamazdı, bu kadar istismar yapılamazdı, bu kadar haksızlıklar yaşanmazdı.Bugün de vaziyet, aynı çözüm adresini gösteriyor, Prof. Dr. Baş'ı gösteriyor.Devlet ve millet, bu çözümü görmezlikten gelirse, bu yara kanamaya devam eder, bu dalaş ve bu istismar sürüp gider. Devlet ve millet kanlı-bıçaklı karşı karşıya getirilinceye kadar.  ***Hukukun üstünlüğü?Hukukun üstünlüğü devlet gemisinin çivisidir.Toplumda huzur ve asayişi için "hukukun üstünlüğü" esastır.Adaletin temini için hukukun üstünlüğü esastır.Milletin temel hak ve hürriyetlerini doya doya yaşamaları için hukukun üstünlüğü şarttır.Devlet-millet bütünlüğü için hukukun üstünlüğü esastır.Hukukun üstünlüğü herkes içindir, herkes için olmalıdır.Hukukun üstünlünlüğü, her türlü istismar yollarını kapatır.Hukukun üstünlüğünün esas olmadığı yerde, kargaşa vardır, kaos vardır, adaletsizlik vardır, zulüm vardır.Hukukun üstünlüğünün esas olmadığı toplumun, işletmenin veya en basit bir birimin şirazesi çıkmış, çivisi çıkmış demektir.  ***Yıllardan beri kanatılarak devam edegelen toplumsal yara halindeki başörtüsü meselesi de ancak "hukuk üstünlüğü" ile çözülür.Böylece "başörtüsü yasağı" eksenli her türlü istismar kapıları kapatılmış olur.Devlet erkleri (Yasama, Yürütme, Yargı) ve millet, hukukun üstünlüğünü esas alarak vatan topraklarını ve bağımsızlığı korumak, devletin üniter yapısını, devlet ile milletin birlik ve bütünlüğünü temin etmekle yükümlüdürler. Yasama, yürütme ve yargı, millet evladının temel insan haklarını doya doya yaşamalarını temin etmekle mükelleftirler.Şayet yasama ve yürütme, yargıya müdahale eder; yargı da siyasallaşır veya siyasetçi pozisyonu alırsa, değil hukukun üstünlüğünden, hak, hukuk ve adaletin esamesi okunmaz!  ***Başörtüsü yasağı laikliği ihlaldir?Laiklik, en basit tanımıyla, devletin din işlerine, dinin de devlet işlerine müdahil olmamasıdır. İdare, bu ahenk içinde devletin devamını, milletin de temel haklarını doya doya yaşamasını sağlamakla mükelleftir. Ne laiklik bahane edilerek, vatandaşın temel haklarını yaşaması kısıtlanabilir; ne de kamu gücünü elinde bulunduranlar devlet düzenini, din emrettiği için dine göre şekillendirebilirler.Bu bağlamda başörtüsü yasağı, laikliği temin etmek değil, bilakis devlet eliyle laikliğin ihlal edilmesidir. Laikliğe aykırı olan şey kamu sahasında bir öğrencinin başını örtmesi değil, bilakis bu öğrencinin başını örtmesine mani olmak laikliğe aykırıdır  ***Başörtüsü yasağının kaldırılması, laikliği temin etmektir?Başörtüsünün laikliğin ihlal etmesi için, dört temel şart bir arada bulunması gereklidir.1- Yapılan işinin "devlet işi" olması.2- Yapılan işin "kamu gücü" kullanılarak yapılması.3- Yapılan işin kamu adına yapılması.4- Kamu adına yapılan bu işin "din emrettiği için" yapılması.Bu 4 şartın "hepsinin bilfiil birarada olduğu" işler laikliği ihlal olur. Aksi halde getirilen yasak, devlet eliyle laikliği ihlal olur.Bu olmazsa olmaz şartlar çerçevesinde bir öğrencinin başını örterek devletinden eğitim ve öğretim hizmeti alması, asla laikliği ihlal değildir; bilakis başörtüsü yasağı uygulaması laikliği ihlaldir. Bu yasağı kaldırmak, laikliği temin etmektir.  ***Öğrenci, laikliği ihlal edemez?1- Öğrencilik işi, devlet işi değildir. 2- Öğrenci kamu çalışanı bile değildir.3- Öğrenci, başını örterken kamu adına iş yapmamaktadır.4- Öğrenci, kamu gücünü kullanarak bir başkasının başını kamu adına örtmesini istememektedir.5- Kişi kamuda çalışıyor olsa bile, dinin emirlerini yaşayabilir, namazını kılabilir, orucunu tutabilir. Bu asla laikliğe aykırı değidir.6- Öte yandan öğrenci, kamudan hizmet alan bir vatandaştır. Dolayısıyla eğitim ve idadet haklarını kısıtlamak, laikliği ihlaldir.  ***Kamu alanı bahane olamaz?Üniversitelerin "kamu alanı" olduğu bahanesi, başörtüsü yasağı için asla gerekçe olamaz.Böyle bir anlayış fecaattir.Şayet Laiklik adına bu anlayış tesis edilecek ise; o zaman kamu hastahanelerinin hiçbirinde başörtülü hiçbir hasta tedavi edilemez, içeri sokulamaz.Hasta, nasıl kamu kurumundan tedavi hizmeti alan biri ise; öğrenci de kamu kurumundan eğitim ve öğretim hizmeti alan bir ferttir. Maliye'ye, emniyete, valiliğe, kaymakamlığa, muhtarlığa ve hatta müftülüğe bile başörtülü kimse sokulamaz. Zira bu alanlar da kamu alanlarıdır.Böyle bir saçmalık olabilir mi?!O halde aklın yolu birdir; o da Prof. Dr. Baş'ın çözümüdür, hukukun üstünlüğüdür! Gerisi istismar, dalaş ve parçalanıncaya kadar ayrışmadır.Ankara kendine gelsin?