Başparmak Çıkıntısı Kadınların Hayatını Zorlaştırıyor
Günlük yaşamın koşturmacasında çoğu zaman ayaklarımızın taşıdığı yükü fark etmeyiz. Ancak bazı şekil bozuklukları, bu sessiz kahramanları görünür kılar
01.09.2025 14:00:00
Ahmet Turan Yiğit
Ahmet Turan Yiğit





Günlük yaşamın koşturmacasında çoğu zaman ayaklarımızın taşıdığı yükü fark etmeyiz. Ancak bazı şekil bozuklukları, bu sessiz kahramanları görünür kılar. Halk arasında "başparmak çıkıntısı" olarak bilinen Halluks Valgus, ayak başparmağının dışa, birinci tarak kemiğinin ise içe doğru dönmesiyle oluşan karmaşık bir deformitedir. Görünüşte küçük bir çıkıntı gibi dursa da, etkileri kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.
Toplumda özellikle 18-65 yaş aralığındaki bireylerin yaklaşık yüzde 23'ünde görülen bu durum, sadece estetik bir sorun değil. Ağrı, yürüme zorluğu, ayakkabı seçme sıkıntısı ve sosyal hayattan geri çekilme gibi sonuçlar doğurabiliyor. Özellikle kadınlar, dar ve yüksek topuklu ayakkabılar nedeniyle bu deformiteyle daha sık karşılaşıyor. Ancak erkeklerde de spor aktiviteleri, uzun süreli ayakta kalma ve genetik yatkınlık gibi nedenlerle görülme oranı giderek artıyor.
Halluks Valgus'un ilerleyici doğası, erken fark edilmediğinde cerrahi müdahaleyi kaçınılmaz hale getirebiliyor. Oysa basit önlemlerle bu süreci yavaşlatmak mümkün. Uygun ayakkabı seçimi, ayak egzersizleri ve düzenli kontrol, deformitenin ilerlemesini durdurabiliyor. Ancak en büyük engel, bu durumun "önemsiz" ya da "yaşla birlikte normal" görülmesi.
Bu şekil bozukluğu, sadece fiziksel değil, psikolojik etkiler de yaratıyor. Özellikle genç bireyler, ayaklarının görünümünden rahatsızlık duyabiliyor ve sosyal ortamlarda kendilerini geri plana çekebiliyor. Bu da özgüven kaybına ve izolasyona yol açabiliyor.
Halluks Valgus, ayak sağlığının ne kadar önemli olduğunu hatırlatan bir uyarı niteliğinde. Çünkü bedenin en altındaki bir kemik bile, tüm yaşamı etkileyebilir.
Toplumda özellikle 18-65 yaş aralığındaki bireylerin yaklaşık yüzde 23'ünde görülen bu durum, sadece estetik bir sorun değil. Ağrı, yürüme zorluğu, ayakkabı seçme sıkıntısı ve sosyal hayattan geri çekilme gibi sonuçlar doğurabiliyor. Özellikle kadınlar, dar ve yüksek topuklu ayakkabılar nedeniyle bu deformiteyle daha sık karşılaşıyor. Ancak erkeklerde de spor aktiviteleri, uzun süreli ayakta kalma ve genetik yatkınlık gibi nedenlerle görülme oranı giderek artıyor.
Halluks Valgus'un ilerleyici doğası, erken fark edilmediğinde cerrahi müdahaleyi kaçınılmaz hale getirebiliyor. Oysa basit önlemlerle bu süreci yavaşlatmak mümkün. Uygun ayakkabı seçimi, ayak egzersizleri ve düzenli kontrol, deformitenin ilerlemesini durdurabiliyor. Ancak en büyük engel, bu durumun "önemsiz" ya da "yaşla birlikte normal" görülmesi.
Bu şekil bozukluğu, sadece fiziksel değil, psikolojik etkiler de yaratıyor. Özellikle genç bireyler, ayaklarının görünümünden rahatsızlık duyabiliyor ve sosyal ortamlarda kendilerini geri plana çekebiliyor. Bu da özgüven kaybına ve izolasyona yol açabiliyor.
Halluks Valgus, ayak sağlığının ne kadar önemli olduğunu hatırlatan bir uyarı niteliğinde. Çünkü bedenin en altındaki bir kemik bile, tüm yaşamı etkileyebilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.