‘Ben başta olduğum sürece İsveç NATO'ya giremez’

Başlıktaki söz Mayıs 2022'de Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından söylendi. Hatta bu cümlenin kapsamında Finlandiya da vardı. İsveç'in NATO üyeliği konusunda Sayın Cumhurbaşkanı daha neler neler söylemişti:

"İsveç, Stockholm'ün caddelerinde teröristleri gezdiriyor, kendi polisleriyle onları güvence altına alıyor. Hatta görüşmeyi yaptıkları günün akşamında İsveç devlet televizyonunda Salih Müslim denen teröristi konuşturarak bize her türlü yanlışı yaptıkları gibi, F-16 meselesinde vesaire yine olumsuz tavırlarını, yaklaşımlarını sürdürüyorlar." (Mayıs 2022)

"Bunlar dürüst değiller, samimi değiller. Bir güvenlik teşkilatı olan NATO'da bu tür teröristleri bağrına basan, bu tür teröristleri kucağında besleyen ülkelerle ilgili biz geçmişte yapılan yanlışın tekrarını yapamayız." (Mayıs 2022)

"NATO'ya Finlandiya ve İsveç'in girmesine 'hayır' diyeceğimizi ilgili arkadaşlarımıza söyledik, yolumuza bu şekilde devam edeceğiz." (Mayıs 2022)

"PKK'ya YPG'ye bu denli ülkelerinde ev sahipliği yapacaklar, yürüyüşse yürüyüş, paçavralarını köprü üstlerine, her yere asacaklar. Bunlar, ülkemdeki terör kaynaklarını teşvik edip, bunlara ciddi manada parasal destekler de verip, bunlara silah desteği veren bu ülkeler. Kendilerine de söyledik." (Mayıs 2022)

(İsveç'te Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği yakınında Kur'an yakma eylemi sonrasında) "İsveç yönetimi hak ve özgürlüklere bu kadar saygılıysanız önce Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Müslümanların dini inancına saygı göstereceksiniz. Bu saygıyı göstermiyorsanız kusura bakmayın bizden de NATO konusunda herhangi bir destek göremeyeceksiniz." (Ocak 2023)

Birçok örnek verilebilir ama bence bu kadarı yeterli… Bu ve daha birçok cümleden anlıyoruz ki; terörü destekleyen, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e saldırılmasına göz yuman İsveç'in NATO üyeliğine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından asla ve asla onay verilmeyecek! Sonuçta ne yaşadık? Cumhurbaşkanı Erdoğan İsveç'in NATO'ya girişine onay verdi.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'tan bu İsveç politikasındaki U dönüşüne sosyal medya üzerinden tepki geldi.

BTP lideri Baş; Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson'un el ele poz verdikleri fotoğrafı paylaşarak, "Daha 2 hafta önce İsveç'te polis koruması altında caminin önünde Kuran-ı Kerim yakıldı, yırtıldı, tekmelendi. Anladık ümmetin liderinin(!) buna tepki gösterip, dik durup veto edecek gücü yok. Bari şöyle bir pozu vermeseydin" ifadelerini kullandı.

Daha sonraki paylaşımında ise BTP lideri, "Yeni dönem hükümetin dış politikadaki ilk zaferi İslam düşmanı, terör destekçisi, Türk düşmanı İsveç'i NATO'ya kabul etmek diyebilir miyiz?" sorusunu sordu.

Malum, Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Vilnius'taki NATO Zirvesi'nde bir araya geldi.

Görüşme sonrası yapılan yazılı açıklamada, "İsveç, Türkiye'nin, Türkiye-AB Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbesti dahil AB'ye üyelik sürecinin yeniden canlandırılması konusundaki çabalara aktif destek verecektir. Bu temel üzerinde ve Avrupa-Atlantik bölgesinin caydırıcılık ve savunma gereklilikleri bağlamında, Türkiye, İsveç'in Katılım Protokollerini TBMM'ye sevk edecek ve onaylanması sağlamak için Meclis ile yakın işbirliği içinde olacaktır" denildi.

Böylece Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine yeşil ışık yakmış oldu.

Bu gelişme, başta ABD olmak üzere NATO üyesi tüm ülkeleri sevindirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO Zirvesi için yola çıkarken de şu açıklamayı yapmıştı: "Önce gelin Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak, İsveç'in de önünü açalım."

Peki, Avrupa Birliği bu işe ne dedi? AB'den bu konuda çok net açıklamalar geldi. Avrupa Komisyonu Sözcü Yardımcısı Dana Spinant, "Avrupa Birliği'nin genişleme süreci çok katmanlı ve aday ülkeler ve hatta aday olmak isteyen ülkeler için bile atılması gereken çok ama çok net adımlar var. Bu iki süreci birbirine bağlayamazsınız" dedi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da, her iki sürecin birbirinden bağımsız olduğunu söyledi.

ABD'nin görüşü de aynı doğrultuda. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, NATO'nun NATO, AB'nin ise AB olduğunu ve ABD'nin AB üyesi olmadığını belirterek, "(Türkiye'nin AB üyeliği ve İsveç'in NATO üyeliği) Bu iki konunun birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünmüyoruz" görüşünü paylaştı. Yani Türkiye yine boş bir AB hayali uğruna, hiçbir menfaat elde etmeden bir kozunu daha kaptırmış oldu.

Peki, F-16 konusunda bir gelişme var mı? ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, İsveç'in NATO üyeliği ile F-16 satışının iki ayrı konu olduğunu aktararak, "F-16'ların satışı konusunda bir süredir Türkiye'yi desteklediğimizi kamuya açıkladığımız gibi, özel görüşmelerde onlara da söylüyoruz. Fakat biz her ne kadar inanmasak da bu konunun oradaki NATO üyeliğiyle bağlantılı olması gerektiğine inanan bir grup Kongre üyesi var" dedi. Bu beklenti de fos çıktı.

Peki, ya terör meselesi? Her ne kadar görüşmede bu konu üzerinde durulsa da, bu noktada bir takım sözler verilse de, emin olun ki, İsveç NATO'ya üye olduktan sonra bu da havada kalacak. Neden mi? Çünkü Başta ABD, İngiltere, Fransa olmak üzere NATO üyesi Batılı ülkeler teröre her türlü desteği veriyorlar. Üstelik bu destek ABD'nin Pentagon bütçesinde bile yer alıyor. Bir şey yapabiliyor muyuz? Hayır…

NATO'ya giren İsveç'ten hesap sorabilecek miyiz? Hayır…

İsveç konusu, sadece Türkiye'nin iç politikasıyla alakalı seçimlik bir malzeme olarak kalacak ve üstü bir daha hatırlanmamak üzere kapatılacak. Geçmiş olsun.