Evet, yazımıza başlık olarak seçtiğimiz cümlelerin mürekkebi henüz kurumadı. Taptaze olarak gönlümüzde zihnimizde asılı duruyor.
Geçtiğimiz haftasonu Meltem TV'yi izlerken Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan bu cümleleri duyunca tüylerim diken diken oldu evimizde. Milli ve manevi duygularımızın pik yaptığı saatlerdi.
Ömrünü bu vatana millete adamış bir kişi düşünün ki çekmediği çile, yaşamadığı ıstırap kalmış olmasın. Hakkında binlerce sayfaya bulan iddianameler/davalar ve bu davaların hepsinden yüzünün akıyla çıkan bir kişi Prof. Dr. Haydar Baş.
O'nu yakından tanıyanlar bilir. Ömründe bir trafik cezası dahi almamış, bizlere örnek yaşamında hep hukuk dairesi içinde hareket etmiş bir ilim adamı haklı olduğu bir davada mahkumiyet kararı aldı geçtiğimiz günlerde.
Hukukçu değilim. Bir hukukçu babasıyım ve aynı zamanda Adalet Bakanlığı siciline kayıtlı ceza davalarında bağımsız ve tarafsız uzlaştırmacıyım. Ceza davaları dosyalarını rapora bağlıyoruz. Yani biraz hukukun ve adaletin içinde olan bir kardeşinizim.
Verilen karara baktığımız zaman bir kişi nasıl oluyor da haklı olduğu bir davada suçlu ilan edilebiliyor inanın anlamakta zorluk çekiyorum.
Elimize gelen dosyalarda müşteki ile şüpheliyi ifadeleri başta olmak üzere diğer evraklardan ve yazılı görsel materyallerden adli makamlar kolayca tespit edebiliyorlar. Bu davada ise durum tam tersi olmuş.
"Peki, neden böyle oldu?" diye haklı bir soruyu sorduğunuzu duyar gibiyim. İnsanın aklı karışıyor. Tarafsız ve bağımsız olması gereken mahkemenin üzerinde bir güç mü var acaba? Yoksa adaletin kök hücrelerine kadar sızmış Fetö'cü hakim ve savcılar kripto olarak hâlâ görev başındalar mı? İnsanın aklına gelmiyor değil.
Eğer böyle ise adalet/hak/hukuk kavramları ekseninde haksız kararların düzeltilmesi nasıl olacak?
Ama tam bağımsız ve tarafsız Adalet Bakanlığı bünyesinde hakim ve savcıların varlığı böylesi haksız kararların üst mahkemelerce düzeltileceğine inancımız tam.
Yıllardır konuşmalarında bir karıncanın dahi hak ve hukukunu çiğnemekten korkan bir insanın hele ki "Ben son nefesimi düşünerek adım atıyorum. Çalışıyorum" diyen adeta hayatı bir kuyumcu titizliğinde yaşayan kişinin yanlış yapmasını düşünebilir misiniz? Elbette hayır.
Kim ne derse desin, nasıl karar verirse versin Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in bizdeki karşılığı hep mağdurun ve güçsüzün yanında olan; adaletin, hakkın ve hukukun ete kemiğe bürünmüş halidir.
O'na bir sürü yalan yanlış iftiralar atıldı. Ama hepsi yargı duvarına çarparak atanların üzerine yıkıldı.
Özellikle Fetö gibi insanımızın samimi duygu ve inançlarını sömüren, gençlerimizi misyonerlik faaliyetlerinin kucağına atanlarla yılmaz usanmaz mücadelede geçiren Prof. Dr. Haydar Baş bu yönüyle bizlere hem rehber, hem de önder olmuştur. Ufkumuzu açmış tehlikelerden korumuş ve ayıkmamıza sebep olmuştur.
2004 yılında ülkenin dört bir yanında olduğu gibi Eskişehir'de de o zamanlar dinler arası diyalog faaliyetlerinin prim yaptığı günlerde Hocamızın vermiş olduğu bilgiler ve bizlere gösterdiği gerçekler ışığında Fetö'cü avukatlarla kendi ofislerinde yaşadığım tartışmanın canlı tanıkları hâlâ hayattadır. İmanı noktada yapılan hataları tek tek söyleyince yüzlerindeki renk hâlâ gözümün önündedir.
Papalık misyonun bir parçası olarak Vatikan sokaklarında el etek öpenlerin hâlâ Prof. Dr. Haydar Baş'a olan kin ve nefretleri bitmemiştir. Bitmeyecektir. Onların ipliğini pazara çıkaran çünkü Hocamızdır da ondan.
Prof. Dr. Haydar Baş, 20 yıldan fazla bunlarla mücadele etmekte ve bu mücadeleyi çoğu kez tek başına yaptığını tarafsız samimi insanlar dile getirmektedir.
Damarlarında dolaşan kanı ve canı ile bu milleti düşünen çalışan iş veren kıymetli Hocamız ülkemize sahip çıkarak "Ben devletim" demesinden daha doğal ne olabilir ki… Görene, köre ne!
- Ramazanın getirdiği bir demet güzellikler / 12.03.2024
- 106. yıl sonra Eskişehir’de… / 27.02.2024
- Emekliler kervanının yeni üyesi / 20.02.2024
- Perşembe akşamı izlenimlerim! / 13.02.2024
- Yerel seçimler üzerine / 07.02.2024
- Bu bizim insanlık namına görevimiz! / 30.01.2024
- Bir nefes sıhhat / 23.01.2024
- Üç cilt çıkan kitaplarımın öyküsü / 16.01.2024
- Emirdağlılar Gecesi’nin düşündürdükleri / 09.01.2024