Yoğun kar yağışı altında o koca çınar sevgili dedemi Cenab-ı Hakk'a uğurladık. Toprağın kara bağrına gülümseyerek tertemiz gitti sevgili dedem.
Dedem, Uşak İli Banaz İlçesi Bulkaz Dağı eteklerinde bulunan Kavacık Köyünde gariplik içinde dünyaya gelmiş ve hayatın zorluklarını bir dağ misali göğüsleyerek yaşamıştı...
On çocuğu, elliye yakın torunu olan koca bir çınardı.
Dedem çocuklarını kimseye muhtaç etmeden içinde bulunduğu zor şartlardan şikâyetçi olmadan çiftçilik yaptı, çiçek sattı, hepsini evlendirdi ve yurdunu yuvasını inşa etti.
Gittiği kurum ve kuruluşlarda derdini anlatır, her işi halleder, tüm sorunları çözerdi. Herkesin işine koşmuş iyi bir insandı.
Oğlum "ben dağdan taş toplarım, bu taş iyi bıçak biler. O taşı satar, yine aç kalmam" derdi.
Dedem yakın köylerin ve köyümüzün iğnecisi idi, hastası olan onu mutlaka bulurdu. Darda ve zorda kalmış herkese yardımcı olurdu.
Sofrası gönlü gibi herkese açıktı benim dedemin... Yemeği yenir, suyu içilirdi. Misafiri çok severdi. Çocukluğumda köyde yanında kaldığımda hayata dair çok şey öğrendim kendisinden. Sürekli nasihat ederdi. "Oğlum yapıcı konuş, yıkıcı konuşma" derdi. Bu doğru, bu yanlış diye doğruya güzele sevk ederdi. Dinine, devletine düşkün, askerini milletini çok severdi.
Bu yazıyı kaleme almamda beni etkileyen dedemin yaşadığı ve beni ayıktıran başından geçen bir olayı olmuştu.
Dedem tüm yardımlarını kurbanda kesilen hayvanların derilerini ve dağıtılacak olan payları çocuklarımıza Kur'an-ı Kerim öğretiyorlar diye malum yurtlara verirdi ve verilmesini tavsiye ederdi.
Cuma namazı için bu yurda gittiğinde Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret edildiğini duyduğunu ve buna itiraz ettiğini beyan etti. Uşak yöresinin tabiri ile "bir daha bunlara bitimi dahi vermem" dedi. Atatürk'e hakaret edip sevmeyenlerin vatana millete ve dinimize hayrı olmaz, derdi.
Dedem Mustafa Kemal Atatürk'ü çok severdi. Aşık Veysel'i çok dinlerdi. En çok da Atatürk'e ağıt eserini dinlerdi. Tarhana çorbasını, yufkayı ve tatlıyı çok severdi. Babaanneme cennet gülüm derdi. Halini hatırını sorar ve daim gönlünü alırdı. Nasihatini hali ve tavırları ile anlatırdı.
Bir gün dedemle sohbetimizde "dede" dedim "babam evliya gibi adam, toprağa kuruyu dikse yaş olur" dedim. Vay be dedi, "ben yedi oğluma bunu söyletemedim sen doğru bir yol tutmuşsun devam et" dedi.
Bizler dedemin vefatı ile birlikte amcalarım, halalarım, yengelerim, eniştelerim, kuzenlerim; küskünlükleri, dargınlıkları, ayrılıkları bir kenara bırakıp birbirimize sımsıkı sarılıp sahip çıktık.
Cenab-ı Allah da, anne ve babalar da bunu ister.
Uzaktan yakından baş sağlı için arayan, mesaj atan herkese teşekkür ederim. Allah cümle geçmişlerimize rahmet etsin mekânları cennet olsun, Ehl-i Beyt'in şefaati üzerlerine olsun.
Allah, Ata'mızın kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde Ehl-i Beyt'in sevgisiyle birlik beraberlik içinde kıyamet sabahına kadar bizlere ve neslimize bu mübarek topraklarda gül gibi yaşamayı nasip etsin.
- Hüseyin Baş güler yüzlülüğü ve samimiyeti / 12.10.2022
- Güller beni Şah Hüseyn’e götürün / 04.08.2022
- Mübahele olayı / 26.07.2022
- Gadir-i Hum’u inkâr / 22.07.2022
- Mikdad bin Esved / 15.07.2022
- Benim dedem / 26.01.2022
- Yeşilay ve Kızılay / 06.03.2021