'Benim için ondan intikam al'
İmam Kâzım, Mûsa bin Mehdî'nin kendisi hakkında aldığı ölüm kararını duyunca şöyle dua etti: "Allah'ım! Onu izzet ve kudretinle cezalandır! Kudretinle onun kılıcının keskinliğini bana karşı körelt. Onu düşmanı karşısında aciz kıl. Benim için ondan intikam al ki, içimdeki hışmım yatışsın ve ona kin beslememi önlesin"
21.01.2017 00:00:00
Ali bin Yaktîn diyor ki:
Mûsa bin Ca'fer (a.s)'a ehl-i beytinden bir kısmının da bulunduğu bir mecliste iken, Mûsa bin Mehdî'nin (Halife Hârun'un kardeşi) kendisi hakkında aldığı kararın haberi ulaştı.
İmam ehli beytine; "Sizin bu konu üzere görüşünüz nedir?" diye sordu. Onlar, "Bize göre maslahat, kendini ondan gizlemendir; zira bu adamın şerrinden güvende olunmaz" dediler.
Ebu'l-Hasan (İmam Kâzım) tebessüm etti ve şu şiiri okudu: "Sehîne kendi efendisine galip olacağını zannediyor. Zira her zaman galip olan, mutlaka bir gün mağlup olacaktır."
Sonra İmam (a.s) ellerini göğe kaldırdı ve şu duayı okudu: "Allah'ım! Nice düşmanlar bıçaklarının ağzını ve kılıçlarının ucunu bana karşı bilemiş ve keskinleştirmiştir; öldürücü zehirlerini benim için karıştırmıştır; bir an olsun gözetici gözü benden gafil olmamıştır! Benim musibet ve felaketler karşısında zaafımı ve aczimi gördüğünde benim kudretimle değil, kendi kudretinle onu benden uzaklaştırdın; dünyadaki arzusundan ümitsiz olduğu ve ahiret için ümidinden uzaklaştığı bir halde benim için onu, kendi kazdığı kuyuya attın. Bunlardan dolayı Sana layık olduğun kadar hamd ediyorum. Allah'ım! Onu izzet ve kudretinle cezalandır! Kudretinle onun kılıcının keskinliğini bana karşı körelt. Onu kendi işleriyle meşgul et ve düşmanı karşısında aciz kıl. Ona karşı bana yardım et! Benim için ondan intikam al ki, içimdeki hışmım yatışsın ve ona kin beslememi önlesin (başka nüshaya göre; "ondaki hakkımı alayım"). Allah'ım! Duamı icabete eriştir; şikâyetimin değişmesini sağla; artık şikâyetim olmasın. Zalimlere verdiğin vaadi onlara göster; sıkıntıda olanların dualarını kabul etmek hakkında verdiğin vaadi ise bana göster. Şüphesiz Sen, büyük fazl ve değerli nimet sahibisin."
Sonra orada bulunanlar dağıldılar. Mûsa bin Mehdî'nin ölümüne kadar bir daha toplanmadılar. Mûsa bin Mehdî'nin ölümünden sonra, onun ölümünü bildiren bir mektubu okumak için hepsi Mûsa bin Ca'fer (a.s)'ın huzurunda toplandılar. Orada İmam'ın ehl-i beytinden biri şu şiiri okudu:
"Nice dualar vardır ki; gece vakti göğe yükselirler ve hiç kimse onların önünü alamaz.
Bir yere gider ki; hiçbir kervan orada hareket etmemiştir ve orası engellerle doludur.
Bu dua, gece perdesinin arkasından; bazılarının uykuda, bazılarının konuştuğu bir zamanda hareket eder.
Bu dualar, göğe ulaşmadan ve kimse göğün kapılarını açmadan o kapılar açılır.
Çünkü kafile oraya ulaşınca Allah Teâlâ elçilerini oranın ehline geri çevirmez; Allah görendir, işitendir.
Ben Allah'a ümitliyim; öyle ki, hüsnü zan ile sanki Allah'ın ne yapacağını görüyorum."
(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk İbn-i Babeveyh).
Mûsa bin Ca'fer (a.s)'a ehl-i beytinden bir kısmının da bulunduğu bir mecliste iken, Mûsa bin Mehdî'nin (Halife Hârun'un kardeşi) kendisi hakkında aldığı kararın haberi ulaştı.
İmam ehli beytine; "Sizin bu konu üzere görüşünüz nedir?" diye sordu. Onlar, "Bize göre maslahat, kendini ondan gizlemendir; zira bu adamın şerrinden güvende olunmaz" dediler.
Ebu'l-Hasan (İmam Kâzım) tebessüm etti ve şu şiiri okudu: "Sehîne kendi efendisine galip olacağını zannediyor. Zira her zaman galip olan, mutlaka bir gün mağlup olacaktır."
Sonra İmam (a.s) ellerini göğe kaldırdı ve şu duayı okudu: "Allah'ım! Nice düşmanlar bıçaklarının ağzını ve kılıçlarının ucunu bana karşı bilemiş ve keskinleştirmiştir; öldürücü zehirlerini benim için karıştırmıştır; bir an olsun gözetici gözü benden gafil olmamıştır! Benim musibet ve felaketler karşısında zaafımı ve aczimi gördüğünde benim kudretimle değil, kendi kudretinle onu benden uzaklaştırdın; dünyadaki arzusundan ümitsiz olduğu ve ahiret için ümidinden uzaklaştığı bir halde benim için onu, kendi kazdığı kuyuya attın. Bunlardan dolayı Sana layık olduğun kadar hamd ediyorum. Allah'ım! Onu izzet ve kudretinle cezalandır! Kudretinle onun kılıcının keskinliğini bana karşı körelt. Onu kendi işleriyle meşgul et ve düşmanı karşısında aciz kıl. Ona karşı bana yardım et! Benim için ondan intikam al ki, içimdeki hışmım yatışsın ve ona kin beslememi önlesin (başka nüshaya göre; "ondaki hakkımı alayım"). Allah'ım! Duamı icabete eriştir; şikâyetimin değişmesini sağla; artık şikâyetim olmasın. Zalimlere verdiğin vaadi onlara göster; sıkıntıda olanların dualarını kabul etmek hakkında verdiğin vaadi ise bana göster. Şüphesiz Sen, büyük fazl ve değerli nimet sahibisin."
Sonra orada bulunanlar dağıldılar. Mûsa bin Mehdî'nin ölümüne kadar bir daha toplanmadılar. Mûsa bin Mehdî'nin ölümünden sonra, onun ölümünü bildiren bir mektubu okumak için hepsi Mûsa bin Ca'fer (a.s)'ın huzurunda toplandılar. Orada İmam'ın ehl-i beytinden biri şu şiiri okudu:
"Nice dualar vardır ki; gece vakti göğe yükselirler ve hiç kimse onların önünü alamaz.
Bir yere gider ki; hiçbir kervan orada hareket etmemiştir ve orası engellerle doludur.
Bu dua, gece perdesinin arkasından; bazılarının uykuda, bazılarının konuştuğu bir zamanda hareket eder.
Bu dualar, göğe ulaşmadan ve kimse göğün kapılarını açmadan o kapılar açılır.
Çünkü kafile oraya ulaşınca Allah Teâlâ elçilerini oranın ehline geri çevirmez; Allah görendir, işitendir.
Ben Allah'a ümitliyim; öyle ki, hüsnü zan ile sanki Allah'ın ne yapacağını görüyorum."
(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk İbn-i Babeveyh).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.