‘Benim idealim, bağımsız bir Türkiye’

Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) geçtiğimiz hafta sonu Ankara'da gerçekleşen 8. Olağan Büyük Kongresi'nin yankıları devam ediyor. Çözüm odaklı siyasetin merkezinde bulunan BTP tarih yazmaya devam ediyor. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın kongrede ve sonrasında yaptığı açıklamalar büyük ses getiriyor.

BTP lideri Baş, kongre sonrası tanınmış gazeteci Cüneyt Özdemir ile bir röportaj gerçekleştirdi ve bu röportajda BTP'nin duruşu ve çizgisiyle alakalı oldukça önemli tespitler yaptı. Dünyanın en genç parti genel başkanı olan BTP lideri, gençliğin büyük bir avantaj olmasıyla ilgili şunları söyledi:

"Bence gençlik büyük bir avantaj. Tarihi değiştiren insanlar hep gençti. Dünya tarihinde de, Türk tarihinde de, İslam tarihinde de bu böyle. Alparslanlar, Atatürkler, Büyük İskenderler vs. Bunu hep genç yaşta başarmışlardır."

Siyasette genç olmayı bir dezavantaj olarak gösterenlere de şu cevabı verdi:

"Siyasette genç olmak bir dezavantaj değil normal olan durum. Biz şu an ülkece anormal olan durumu yaşıyoruz. Bu anormal durumu değiştirmemiz lazım, bu bir farkındalık meselesi."

Türkiye siyasetinde, malum, her bir parti kendisini farklı bir noktada konumlandırıyor; kimisi milliyetçi, kimisi ulusalcı, kimisi muhafazakar vs…

"BTP'yi nerede konumlandırıyorsunuz?" sorusuna BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş şu cevabı veriyor:

"BTP'nin konumlandığı nokta ne toplumun sağıdır ne soludur, ne Türk'üdür ne Kürt'üdür, ne Alevi'sidir ne Sünni'sidir... BTP, toplumun tamamının kucaklaştığı bir oluşum oluşturmak istemektedir. Biz en büyük Atatürkçü olduğumuzu iddia ederiz. Deniz Gezmiş'in son sözlerinde, 'Kendimi Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına adıyorum' dediği gibi O'nun peşinde gidip kendimizi Cumhuriyet'in bağımsızlığına adamış insanlar olarak görüyoruz. Biz aynı zamanda Necip Fazıl'ın o veciz sözlerinden de çok keyif alan insanlarız. Hepsinin birleştiği nokta diyebiliriz kendimiz için…"

Evet, bu sözlerde anlıyoruz ki BTP, milletin tamamını, hiç kimseyi ötekileştirmeden kuşatan, kucaklayan birlik ve beraberlik vurgusu yapan, kurulduğundan bugüne buna yönelik projeler ve çözümler üreten, organizasyonlar gerçekleştiren bir parti… BTP'nin ebedi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu sözleri esasen durumu özetliyor: "Biz mandacı değil, ulusalcıyız; kafatasçı, şövenist değil, milliyetçiyiz; dini siyasete alet eden değil, dindarız."

"Var bi hayalim" sloganıyla yola çıkan BTP lideri Baş, idealini ise şu sözlerle özetliyor:

"Deniz Gezmiş'i, Atatürk'ü bu ülkenin bağımsızlığı için mücadele etmiş herkesi anmak ve anlamak arasında bence ince bir çizgi var. Herkes anıp geçiyor kimse anlamıyor. Onların bir derdi vardı, davası vardı, bir ideali vardı. Bu ideal bizim partimizin isminde olduğu gibi bağımsızlık idealiydi, bağımsız bir Türkiye idealiydi. Dolayısıyla benim de idealim bu. Kimseye yamanmadan, kimseye mecbur olmadan, kimsenin seni iteklemesine gerek kalmadan kendi gücüyle, kendi imkânıyla yaşayabilen bir Türkiye ideali. Dolayısıyla biz onları anlayanlarız ve onlar gibi olmaya çalışıyoruz."

BTP Kongresi'nin en dikkat çeken sloganı şüphesiz "At bi format". BTP liderine bu da soruldu ve "Formatı nereye atacaksınız?" denildi. Cevap oldukça dikkat çekici:

"Biz her şeyi güncelleyelim, bir format atalım, değiştirelim ve dünya standartlarına çıkalım. Siyasete format atacağız, eğitime format atacağız. Bu ülkedeki en büyük sorunlardan biri ekonomidir, ekonomiye format atacağız, eğitim büyük bir problem eğitime format atacağız. Örneğin 500 metre arayla biri özel diğeri devletin olmak üzere iki okul var. Özel okulda 5 yıldızlı otel konforunda güzel bir eğitim var çok güzel çocuklar yetiştiriyor, diğerinde aynı güzellikte çocuklar var ama ne yazık ki tuvaletinde tuvalet kâğıdı yok, sabun yok. Böyle bir durum var, eğitime format atacağız."

BTP Genel Başkanı Baş'ın siyaset literatürüne kazandırdığı en önemli ifadelerden birisi şüphesiz "empati" kavramı… Bu konuda şunları söylüyor:

"Bence Türkiye'nin en büyük sorunu empati. Biz empati kurma yeteneğimizi kaybettik. Empati kurma yeteneğimizi geri kazanacağız. Birbirini anlayan, birbirinin derdine derman olabilen, komşusuyla geçinebilen, başka görüşlerden insanlara sarılabilen bir Türkiye oluşturmak istiyoruz."

Toplumun yüzde 95'ini oluşturan "dar gelirli" vatandaşların gelirinden kat kat fazla gelire sahip olan, buna ilaveten trilyonluk ihalelerle de vatandaşların hayal bile edemediği haksız servetlere ulaşan siyasilerin empati kurabilme imkanı yoktur.

Empati kurmak için fildişi kulelerde değil; halkın içinden olmak lazım. "Ben bu milletin kendisiyim" diyebilmek lazım. İşte BTP lideri empati ifadesiyle bu gerçeği vurguluyor. BTP'nin parti programında bulunan Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli, işte bu empatinin ürünü olan bir çözüm modelidir. 

Vatandaşların neden BTP'ye oy vermesi gerektiği konusunda da BTP lideri şunları söylüyor:

"Ben onların içindeyim, ben onlar gibiyim. Ben onlar gibi düşünüyorum ve Türkiye'nin bağımsızlığını istiyorum. Benim elimde Milli Ekonomi Modeli gibi bir model var. Ben kendi ekonomi modeline sahip bir partiyim. Benim parti programımı okusunlar, niye oy vermeleri gerektiğini gerçekten anlayacaklar çünkü Türkiye'yi değiştirebilecek, zenginleştirebilecek, refah seviyesini artırabilecek, kavgayı bitirebilecek, bütün unsurlarını bir araya getirebilecek bir anlayışa sahibim. O yüzden bana oy vermelerinin birçok sebebi var."

Evet, Türkiye, Türk milleti çözümsüz değil, yeter ki çözümü yanlış yerlerde aramasın, suyu akmayan kurumuş çeşmelerde boşa zaman geçirmesin.

Prof. Dr. Haydar Baş fırsatını kaçırdık, o okyanustan beslenen Hüseyin Baş fırsatını kaçırmayalım.