Türk devlet ve millet birliğinin temel zeminlerinden biri yönetici ile yönetilen arasındaki ahenktir, uyumdur. Bilge Kağan atamızın 735 yılında, Orhun Kitabelerinde Türk devletinin neden çöktüğü ile ilgili olarak ortaya koyduğu tespitlerden biri de şudur: "Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, Çin milleti, bey ve milleti karşılıklı çekiştirttiği için," Türk devleti çöktü. Çin, Doğu Göktürk Devleti'ni yıkmak için hem Işbara'ya baskı uyguluyordu hem de ülkesine bol miktarda Çin misyoneri ve ajanı gönderiyordu. Bunlar, Türk milletini Işbara Kağan'a karşı kışkırtıyorlardı. Çinliler bazı Türk komutanları, kendi kağanlarına isyan ettiriyordu. Bu kışkırtmalara bir örnek: Çin, Şipi'nin emrindeki bir komutanı öldürür. Şipi'ye de der ki: "Senin bu komutanın bize, sana karşı işbirliği teklif etti, biz de seni sevdiğimiz için bunu öldürdük, sana da iade ediyoruz." Böylece Şipi'nin komutanlarına olan güvenini sarsmak ve birbirlerine düşürmek ister. Fakat Şipi akıllı davranıp Çin'in bu tezgâhına gelmez. Şipi bu olaylar üzerine Çin'e ödenen haracı keser ve savaş hazırlıklarına başlar. Bilge Kağan'ın dikkat çektiği bu husus, Türk millet ve devlet geleneğinde dış tahriklerle yönetici ile yönetilen arasında sorunlar çıkarmaktır. Bu da 2 şekilde oluyor: 1- Türk milletinin dinî ve millî değerlerine savaş açanları Türk'ün başına idareci yaparak. 2- Türk milletini tam anlamıyla temsil eden beyler, millete kötülenerek, Bunlara ayrı ayrı bakalım. - Türk'ün Değerleriyle Savaşan Sömürge Valisi Tayin Etmek:Bilge Kağan'ın söylediği bey ve milleti çekiştirmenin, birbirine düşürmenin bir yolu, Türk devletinin başına Türk milletinin dinî ve millî değerleriyle kavga eden kişileri idareci diye görevlendirmektir. Esas olan beylerin ve milletin ahenkli olmasıdır. Türk milletinin millî kimliğine düşman olan, onları yok etmek isteyen bey, ahenksiz beydir. Türk milletine hakaret eden, bağıran çağıran, tehdit eden, korkutan bey ahenksizdir. Türk milletinin millî değerlerini korumak ve geliştirmek yerine yok eden bey ahenksizdir. Emperyalist odaklar, dışarıdan ve içerden kullandıkları görevliler ve yöntemler marifetiyle devletin başına Türk milletini temsil edemeyecek olan, temsil etmemesi gereken, milletin değer yargılarına tamamen ters kişileri sömürge valisi olarak getirmeye çalıştılar, çalışıyorlar, getiriyorlar da. Mesela bu bağlamda Atatürk'ün ölümünden sonra Türk devletinin başına getirilen gerek seçimle bazı sivil ve gerek darbeyle bazı asker kökenli sömürge valileri, Türk milletinin dinî sembol ve değerlerine, mukaddesatına saldırdılar, hakaret ettiler, yasakladılar, suçlu ilan ettiler, İslam'ın öğrenilmesinde ve yaşanmasında engeller çıkardılar. Bu durumda Müslüman Türk halkı, bu tür yöneticileri çekiştirdi, eleştirdi, dışladı, reddetti. Bazen de Türk milletinin millî değerlerini yok etmeye çalışan İslamcı görünümlü ama İslam'la alakası olmayan bir takım Amerika ve Avrupa vesayetçisi sömürge valileri iş başına getirildi, getiriliyor, getirilmekte. Bunlar da Türk milletinin millî kimliğine savaş açmaktadırlar. Haklı olarak Türk milleti de bu tür siyaset esnafını kendisinden saymamakta, benimsememekte, çekiştirmektedir. Dolayısıyla Amerika, Avrupa ve tabii İsrail, Türklerin beyleri ve milleti birbiriyle uğraşsın, iç kargaşa çıksın, anlaşmazlık olsun, enerjilerini birbirlerini yok etmek için harcasınlar diye Türk milletinin hem dinî hem de millî kimlik değerleri ile barışık bir devlet yöneticisinin iş başına getirilmemesi için olanca gayretini ortaya koymaktadırlar. Çare, Atatürk gibi Türk milletinin hem dinî hem millî değerlerine saygı duyan, bu değerleri yaşatan ve geliştiren, başka devlet ve odakların hesabına çalışmayan, tamamen Türk milletiyle barışık, yerli, millî ve İslamî niteliği olan gerçek Türk beylerini iş başına getirmektir. - Gerçek Türk Beylerini İtibarsızlaştırmak:Türk milletinin bağımsızlık ve millî kimlik iradesini temsil eden gerçek Türk liderleri, beyleri Türk milletine kötüleniyor, şikâyet ediliyor, itibarsızlaştırılıyor ve yok edilmeye çalışıyor. Nitekim son yıllarda Batılı politika dehlizlerinde Atatürk aleyhine kampanyalar hızla artmıştır. Mesela İngiliz derin devletinden Andrew Duff, Eylül 2005'te şöyle demiş: "Türkiye Avrupa'nın gerçek partneri olabilmek için klasik milliyetçi Kemalizmle mücadele etmelidir. Devletin gücü azaltılmalıdır. Kemalizm reforme edilmeli ve bu eski liderin fotoğrafları kamu binalarının duvarlarından indirilmelidir. Türkiye artık Kemalizmde değişme gereğiyle yüzleşmeli. Sadece yasalar, anayasa değil, Kemalizm kültürü ve felsefesi de değişmeli. Türkiye'nin, merkeziyetçi yönetim yapısından adem-i merkeziyetçi (yani federatif yapı) yapıya geçmeye ihtiyacı var. Diyarbakır'da bölgesel otonomiye varacak şekilde merkeziyetçi yapının değişmesi iyi olur. Bunu sadece Güneydoğu için değil, diğer bölgeler için de öneriyorum." Bu yaklaşım paralelinde bir kısım İslamcı kesimler, Atatürk düşmanlığını din haline getirdiler, her gün yatıp kalkıp Atatürk düşmanlığı yapıyorlar. Emperyalist Batı, liberalleri, bir kısım İslamcıları, bazı etnik toplulukları Atatürk'e ve onun ruh ve felsefesini taşıyan gerçek Türk beylerine düşman ediyorlar. Asıl amaçları, millî Türk devletini yıkmak ve Türk millet birliğini parçalamaktır. Bu hedeflerini gizlemeden açıkça da söylüyorlar. Türk milletini temsil eden bağımsızlıkçı, milliyetçi, Türk'ün millî ve manevî değerlerine bağlı, vatansever, bayrağını gözü gibi koruyan Türk beyleri, haricî ve dahilî bedhâhlar tarafından militarist, faşist, ulusalcı, şovenist, ırkçı, üçüncü dünyacı, içe kapanmacı gibi gerçek dışı ve saçma sapan yaftalarla Türk milleti nezdinde aşağılanıp itibarsızlaştırılıyor. Amaç, Türk beyleri ile milleti arasında çekişme ve zıtlaşma sağlayıp Türk devletini ve milletini güçten düşürüp kolayca bölüp parçalamak ve yıkmaktır. Bu taktik eskiden de uygulandı, bugün de uygulanıyor.