logo
26 NİSAN 2024

Bilal Erdoğan'ın unuttuğu bir şey var!

29.07.2020 00:00:00

Son günlerde tuhaf şeyler yaşıyoruz. Ayasofya'da elinde kılıçla hutbe veren Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın isim vermeden Atatürk'e lanet okuması ve Sayın Bilal Erdoğan'ın Harf Devrimini eleştiren sözleri üst üste geldi. 

Sayın Bilal Erdoğan Harf Devrimi ile ilgili olarak, "Japonya niye alfabesini değiştirmemiş? Çin niye alfabesini değiştirmedi? O zaman insan diyor ki, demek ki gelişmenin alfabeyle bir alakası yokmuş" dedi. 

Sayın Bilal Erdoğan'ın unuttuğu bir şey var, Türk alfabesi çok sonraları Arap harflerine dönüştürüldü. Bu dönüşüm olmadan önce Türkçenin kendine ait alfabesi zaten vardı. Hatta dünyada alfabede harf kullanan ilk millet Türk milletidir. 

Türkler, Arap alfabesine geçtikten sonra "bir gecede cahil bırakıldık" mı demeliyiz yoksa! Türklerin kendi harflerini kullanarak kurduğu medeniyetleri de düşünürseniz, gelişmenin alfabeyle alakası olduğu görülür. 

Öncelikle, Harf Devriminin ihtiyaç üzerine yapıldığının altını çizelim. Şöyle ki; 

Türkçede 29 harf var. 8'i sesli harften oluşuyor. Dolayısıyla Türkçemiz aslında sesli harfler üzerine kurulu bir dil. Bu yüzden Osmanlıca, Türkçemize uygun bir dil hiç bir zaman olmadı. 

Harf devrimiyle ilgili ilk çalışmalar aslıda II. Abdülhamid döneminde yapılmaya başlanmıştı fakat hayata geçirilemedi. Mustafa Kemal Atatürk döneminde hayata geçirilebildi. Harf İnkılabından sonra gerçekten büyük bir kolaylık sağlanmış oldu. Yeni harfler sayesinde Türkçe rahatlıkla okunabilir ve yazılabilir hale geldi. Harf Devrimi okuma-yazma öğrenme konusunda da büyük kolaylıklar getirmiş oldu. Ayrıca yeni alfabeyle birlikte yanlış okuma ve yanlış yazmaların da önüne geçildi. 

Osmanlıcanın zorluklarıyla ilgili bazı örnekler vermek gerekirse, "Gönül" kelimesi Osmanlıcada "Künül" diye yazılıyor. Bunun dışında Arap alfabesinde HA, HE ve hırıtılı HI denilen harfler ayrı ayrı şekillerde yazılmakta ancak Osmanlıcada hepsi HE diye okunmakta. Yine örneğin ZEL, ZI ve ZE harfleri farklı yazılışlara sahip olmasına rağmen Osmanlıcada bunların hepsi ZE diye okunuyor. İşte bu tür sebeplerden dolayı Osmanlıcayı okumak ve yazmak çok zordu. 

Günün şartlarına göre de artık bu yazımdan kurtulunması gerekiyordu. Yani harf devrimi bir ihtiyaç üzerine doğmuştu. Kaldı ki Türkçe, Arapçadan çok daha eski bir dildir. Hatta Türkçe için tüm dillerin atası denir. Bugün eleştirilen Latin harflerinin atası da Türkçe harflerdir. 

Osmanlıcanın zorluklarıyla ilgili olarak şunlara da dikkat çekmek gerekir; günümüzde Osmanlıca sadece arşiv araştırmaları için gerekmektedir. Yani bir uzmanlık sahasıdır ve bununla ilgili olarak da üniversitelerin ilgili bölümlerinde bu eğitim verilmektedir. 

Bunun dışında Osmanlıcayı anlamak için Arapça ve Farsçaya da hakim olmak gerekiyor. Eğer Arapça ve Farsçayı bilmiyorsanız Osmanlıcayı anlamıyor, okuyamıyor ve yazamıyorsunuz. 

Ayrıca Osmanlıcada 18 farklı karakterde yazı türü var. Osmanlıcayı okuyabilmek için bütün bu yazı türlerine de ayrıca hakim olmak gerekiyor. 

Osmanlıcayı her okuyan aynı zamanda yazamıyor. Okumak ayrı bir iş, yazmak ise ayrı bir uzmanlık gerektiriyor çünkü Arapçada 28 harf var ve bu harflerin kelimenin başında ortasında ve sonunda kullanımıyla birlikte şekil değiştiriyor ve 93 değişik harfe dönüşüyor. Bunların hepsini bilmek ve hepsine hakim olmak gerekiyor. Dolayısıyla Osmanlıcayı yazmak ayrı bir uzmanlık gerektiriyor. 

Başka bir konu da, bir insan Arapça ve Farsça bilmiyorsa Osmanlıcada sıklıkla yanlış okumalar ve yanlış anlamalar yapabilmesi yani Osmanlıcayı okuyup anlayabilmek için önce Arapça ve Farsçanın öğrenilmesi gerekiyor. 

En önemli sorulardan biri de, Osmanlıcayı bilenlerin Kur'an-ı Kerim'i anlayarak okumaları mümkün müdür? Uzmanlar bu soruya "Hayır" cevabını veriyorlar. Osmanlıcayı bilmek Kur'an'ı bilmek anlamına gelmiyor. İkisi tamamen farklı bir dil. Kur'an-ı Kerim'i anlayabilmek için Arapçayı ve Arapçanın kurallarını bilmek gerekiyor. Dolayısıyla Osmanlıcanın kaldırılması Kur'an-ı Kerim'in kaldırılması anlamına gelmiyor. 

Uzmanlar ayrıca Osmanlıcanın öğrenilebilmesi için en az iki yıl eğitim alınması gerektiğini söylüyorlar. Bu da bize Osmanlıcanın hiç de kolay bir dil olmadığını gösteriyor. Hülasa harf devrimi zorunlu bir ihtiyaçtı. 

Şu da unutulmamalı ki, Osmanlıca belirli çevrelerde kullanılan bir dil olmuştu. Halkın geneline hiç bir zaman yayılamamıştı. Halk her zaman Türkçe konuşmaya devam etmişti. Harf Devrimi sayesinde saray çevresinin dışındaki halk da konuştuğu Türkçeyi yazabilmiş ve okuyabilmiştir. Harf Devrimi ile halk bir gecede cahil falan da bırakılmadı. Bu konu ayrı bir yazı konusu olduğu için şimdilik bu konuyu geçiyorum. 

Özetleyecek olursak, Türkçe yeryüzündeki bütün dillerin atasıdır. Bilimde, sanatta, edebiyatta ve diğer her alanda kullanımı kolay ve ifade kabiliyeti çok yüksektir. Bu yüzden Türkçenin korunması Türk'ün korunması anlamına gelir. Atatürk'ün Türk Dil Kurumu'nu boşuna kurmadığını da hatırlatalım. 

 
Eyüp Kabil / diğer yazıları
İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu?
Ekonomiyi soğutmaya devam
IMF'siz IMF programı uygulanacak
Beyaz Saray'dan Erdoğan ziyareti sorusuna yanıt
'Takvime alınmış bir program yok'
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu?
Ekonomiyi soğutmaya devam
IMF'siz IMF programı uygulanacak
Beyaz Saray'dan Erdoğan ziyareti sorusuna yanıt
'Takvime alınmış bir program yok'
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.