Hükümet, toplumda oluşan "cezasızlık algısı"nı ortadan kaldırabilmek iddiasıyla, 10. Yargı Paketi'ni devreye koydu ve TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylamayla kanun teklifi kabul edildi. Yasayla birlikte birden fazla suç işleyerek mükerrer olarak ceza alan kişiler şartlı salıverme imkanından faydalanacak, böylece 20 bine yakın kişiye tahliye yolu açılmış olacak.
Bir taraftan yeni yasayla birlikte cezaevlerinden 20 bin kişi çıkartılırken, diğer taraftan adli kontrol ve yurt dışı yasağı ile tutuksuz yargılanabilecek yüzlerce kişi tutuklanarak cezaevlerine konuluyor.
2 yılın altında hapis cezası alanların onda bir nispetinde cezaevinde yatması ve bu cezanın 5 günden az olmaması ise bence kötü bir karar. Daha önce de belirtmiştim, böyle bir ceza alanlar, genellikle daha önce sabıka kaydı olmayanlar, suça meyilli olmayan kişiler. Bunlara 2 yıl hapis cezası verip hiç yatırmamak bile büyük bir ceza. Cezasızlık algısı kalksın diye birilerine mutlaka hapis yatırmalıyız mantığı Türkiye şartlarında asla doğru bir yaklaşım değil.
İstatistiklere göre, cezaevine girip de tahliye edilenlerin yüzde 47'si yeniden suça karışıp cezaevine girmiş. Demek ki cezaevine girmek cezasızlık algısı oluşturmuyor, caydırıcı değil. Hatta ülkemizin birçok ilinde, özellikle de büyükşehirlerde net olarak görüyoruz ki, cezaevine girip çıkanların suç işleme potansiyellerinde de büyük bir artış var.
Ceza hukukunun asıl amacı, toplumu iyileştirmek, toplumsal sorunları çözmek ve bireylerin özgürlüklerini güvence altına almaktır.
Cezaları artırmak ve hapis gerektirmeyen suçlarda bile hapis yatırmak asla bu amaca hizmet etmiyor ve etmeyecektir de.
Eğer yapılan düzenlemelerden maksat, suç kapsamlarını genişleterek, cezalarla toplum üzerinde bir baskı oluşturmak ise, bu da toplumda daha büyük yaralar açacaktır. Halkın adalet beklentisi karşılanmamaktadır ve atılan her adım yeni eşitsizlikler oluşturmaktadır.
Cezasızlık algısının ortadan kalkmasını ve suçların gerçekten azalmasını istiyorsak, cezaları artırmadan önce atılması gereken önemli adımlar var.
Bunlar, eğitimdir, ekonomik sorunların çözümüdür, gençlerimizin kendisini bu ülkeye, bu millete ait olmasını sağlayacak milli politikaların hayata geçirilmesidir, sosyal devlet anlayışının uygulanmasıdır, evliliklerin önündeki engellerin kaldırılması, aile kurumunun güçlendirilmesidir, toplumu geren bütün kutuplaşmalardan uzak durulmasıdır, güçlü devlet anlayışıyla, devletin her an vatandaşlarının yanında olduğunu göstermesidir, adaletin tesisidir, gelir adaletinin sağlanmasıdır, işsizliğin bitirilmesidir ve daha niceleri…
Bu adımlar atılmadan, sadece cezaları artırmak ya da genel olarak infaz kanununda değişikliğe gitmek hiçbir olumlu sonuca ulaştırmayacaktır.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın sosyal medya hesabından yaptığı şu paylaşım gençlerimizin durumunu net olarak ortaya koymaktadır: "Eskiden çeteler belli yaşı geçmiş hayata tutunma ihtimali kalmadığını düşünen ümidini kesmiş orta yaşa yakın bireyleri tuzağına düşürürdü. Şimdiyse çetelerin hedeflerinde 16-20 yaş arası çocuk diyebileceğimiz gençler var. Çünkü ülkede hayata başlamadan hayattan umudunu kesmiş milyonlar var ve bunun suçlusu emin olun o çocuklar değil."
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, 2025 yılının ilk çeyreği itibarıyla, 15-34 yaş aralığında ne eğitimde ne de istihdamda olan, halk arasında bilinen ifadesiyle boşta gezen gençlerin sayısı 6,7 milyona ulaşmış vaziyette.
Bu yaş grubundaki toplam nüfus 24,2 milyon kişi. Yani bu yaş grubundaki gençlerimizin yüzde 27,7'si boşta geziyor. TÜİK'in verilerine göre, eğitimini tamamlamış her 100 gencin; 15-24 yaş grubundaki 23'ü, 25-29 yaş grubundaki 33'ü, 30-34 yaş grubundaki 31'i işsiz ve boşta geziyor.
İşte bu boşta olan gençlerimiz, BTP lideri Baş'ın ifade ettiği gibi, çetelerin, suç örgütlerinin hedefinde. Ve Türkiye son yıllarda küresel uyuşturucu baronlarının maalesef merkezi haline geldi. Her gün operasyon haberi duyuyoruz ve bu operasyonlarda onlarca kırmızı bültenle aranan suçlular, çete liderleri yakalanıyor.
Mafya hesaplaşmaları bile ülkemizde yaşanır hale geldi.
İçişleri Bakanlığı yaptığı başarılı operasyonlarla övünüyor ama bu kadar çetenin, çete liderinin, suçlunun ülkemizde olması madalyonun diğer yüzünde ciddi bir sorun değil mi?
Bataklığı kurutmadan, sivrisinekleri yakalamanın hiçbir faydası olmuyor.
Bataklığın kuruması içinse tek başına cezaları artırmak değil, belirttiğimiz gibi, eğitim, istihdam ve adaleti temin etmek zorundayız.
Siyasetin hukuka müdahale ettiği, gelir adaletsizliğinin zirveye ulaştığı, fabrikaların durmadan kepenk kapattığı, nitelikli gençlerimizin ülkeyi terk ettiği, "Terörsüz Türkiye" için teröristbaşıyla bir süreç yürütüldüğü bir atmosferde millet ve devlet yararına gerçek bir çözüme ulaşmak mümkün değildir.
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025