Bir gazete düşünün ki; kurulma aşamasında Edirne'den Ardahan'a ülkenin dört bir yanında himmet toplantıları düzenlemiş, hizmet demiş ulaşabildiği her insanı bu yarışın içine sokmuş. Yayına devam ettiği yıllar içerisinde de tirajını artırmak için öğrencileri seferber etmeyi başarmış ve Türkiye şartlarında hiç de azımsanamayacak rakamlara ulaşmış. Buraya kadar yadırganacak hiç bir şey yok, hatta tebrik edilecek çok şey var. Sonuç, ciddi bir gayretin, azmin, planlı-programlı çalışmanın semeresi gibi görünüyor.Gün geliyor, devran dönüyor, köprünün altından çok sular akıyor;söz konusu gazete, omuzlarına basarak, maddi ve manevi desteklerini alarak yükseldiği Müslüman Türk milletinin değer yargılarını, kutsallarını, dini ve milli hassasiyetlerini çok usta bir kemirici titizliği ile sinsi sinsi kemirmeye başlıyor. Geçen yıllar içinde de bu sinsi kemirme işini alenen saldırıya dönüştürüyor.Şöyle bir görüntü çıkıyor ortaya; Müslüman Türk milleti eli ile, emeği ile, alın teri-göz nuru ile büyütüp geliştirdiği gazete tarafından her gün azar işitiyor, her gün hakarete uğruyor, zılgıt yiyor ve aşağılanıyor.Gelinen son durumu biraz karikatürize ederek anlatırsak; Çanakkale savaşları sırasında İngilizler, sömürgesi altındaki Müslümanları kandırarak "halife zor durumda imiş, onu kurtarmaya gidiyoruz" şeklinde bir aldatmaca ile savaş bölgesine getirip Osmanlı'ya karşı savaştırması gibi bu gazete de;"Müslümanların sesi-soluğu olacağız" diyerek palazlandıktan sonra namlularını onların üzerine çevirmiş durumda.Osmanlı, Fatih, Yavuz, Kanuni, Abdülhamit diyerek okuyucu kitlesini ve dolayısıyla bütçesini artıran bu gazete;Türk'e,Türklüğe,Türk milletinin asaletine, kanına dil uzatan, hakaret içeren yazılar yayınlamaya başladı.Şehid, şehadet, gazilik gibi kutsal kavramları kullanarak yükünü tutan bu gazete, bu kavramları bizzat yaşayarak, yaşatarak destanlar yazmış ve bu hasleti sayesinde bizlere bu cennet vatanı armağan etmiş olan aziz ecdadımızı soy kırım yapmakla itham eden yazar müsveddelerine saygı duymamız gerektiğine dair yazılar yayınlamaya başladı.Paraları ile beslendiği şehit ailelerinin, şehit yakınlarının acılarını, ıstıraplarını bir tarafa bırakarak, onbinlerce Mehmetçiğimizin, polisimizin katliamından sorumlu olan bebek katilinin kötü muamele gördüğüne dair makaleler yayınlamaya başladı.Şimdi, Fatih'in, Yavuz'un, Kanuni'nin ve Abdülhamit'in soyundan olmakla.o şerefli yiğitlerin torunları olmakla iftihar eden her Türk delikanlısı, hanımefendisi; abone olarak ve abone bularak desteklediği, parası ile palazlandırdığı bu gazetenin, "?asil Türk kanı diye bir şey yoktur, asil kan aranacaksa o da ancak kangal köpeğinde bulunur?" şeklindeki hezeyanından sonra tavrını ve tarafını net olarak ortaya koymalıdır.Bu güne kadar,Yunan gazetelerinde, İngiliz ve Amerikan gazetelerinde Türk milletini aşağılayan yazılara rastladık ama bu kadar alçakcasına hiç rastlamadık.Müslüman Türk milletinin her ferdi gibi benim de günlerce uykularımı kaçıran bu alçakça saldırı karşısında tepkilerini ortaya koyan Tercüman'dan Necdet Sevinç Bey'in söylediklerini ayakta alkışlıyorum:"?Çünkü düşmanın en büyük korkusu Türkler'de milliyet duygusunun uyanmasıdır!Tıpkı işgal günlerinde olduğu gibi bugün de Türkler'de milliyet duygusunun uyanmasından korkmuyorlar mı?Yeni bir medeniyet hamlesinin başlatılabilmesi, ancak milliyet duygusunun bir şuur haline gelmesiyle mümkün olacağı için de Türk Tarihi'ne, Türk Kültürü'ne ve Türklüğün temsil ettiği bütün üstün değerlere saldırmaya başladılar. Türklüğün, bir millet ve kültür olarak ayakta kalması ancak ve ancak Türk Milliyetçiliği'nin ihya edilmesiyle mümkündür. Sarıklı Kardinal'in gazetesinde konuşlandırılan, Rum, Ermeni ve dönme-devşirme çocuklarının milliyetçiliği veba ve AIDS'ten daha tehlikeli bir mikrop ilan etmelerinin de, bir itin, köpek kanının Türk kanından daha saf olduğunu yazabilecek kadar alçalabilmesinin de sebebi Türklüğün bütün haşmeti ve öfkesiyle ayağa kalkmasından duyulan endişedir.General Çarnayef, 'Yoktan ordular yaratmak ve bu orduları ölüme sürmek mümkün, fakat yarattığım orduları durduran tek bir engel var' diyor ve ordularını durduran engeli şöyle açıklıyordu:-Türkler'in yaşayan hatıraları!Bizi bir yığın haline getirip çökertmek için, şimdi de yaşayan hatıralarımıza, tarihimize, töremize, destan ve efsanelerimize saldırmaya, milli mefahirimizi inkara başladılar. 'Türk adında bir milletin esasen mevcut olmadığını' kitlelere kabul ettirmeye çalışan düşman propagandasına yardımcı olmak gayretinden midir, Türk milliyetçiliğine ihanet ettikten sonra yamanmaya çalıştığı Sarıklı Kardinal'in nezdinde itibar kazanmak isteyişinden midir, yoksa bir Prof. olduğu halde acınası cehaletinden midir nedendir bilinmez, adam şimdi de Bozkurt'la ilgili destan ve efsaneleri inkar ediverdi!"
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024