Bir haftada iki tarihi olay
28.02.2019 00:00:00
Bu hafta tarihi gelişmelere sahne oldu.
Dün bundan 6 yıl önce Rusya parlamentosu Duma'da gerçekleşen tarihi Milli Ekonomi Modeli toplantısının yıldönümüydü.
Duma'da 5 saate yakın süren bu toplantı, aynı zamanda Kapitalizmin Milli Ekonomi Modeli'yle sessiz bir devrimle tarihe gömüldüğünün de ilanıydı.
2006 yılından itibaren Modelin projelerini madde madde hayata geçiren Rusya, uyguladığı her projeden büyük bir netice almış ve bu sebeple Modelin sahibi Prof. Dr. Baş'ı Duma'ya davet etmişti.
Duma'daki toplantıda, "İşte bizi dünyanın zirvesine çıkartan bu mucizevi Modelin sahibi" diyerek de Prof. Dr. Baş'ı tanıtmış ve de bu bu gerçeği hem Rusya'ya hem de tüm dünyaya ilan etmişti.
Bu tarihi toplantının gerçekleştiği 27 Şubat 2013 tarihinden sonra Rusya, Milli Ekonomi Modeli'ni (MEM) tümüyle kanunlaştırarak uygulamaya başladı.
Duma'daki MEM toplantısından birkaç gün sonra, 5 Mart 2013 tarihinde de Çin Ulusal Halk Kongresi toplanmış ve "Bundan sonra tüketim odaklı bir ekonomiye geçiyoruz. Tüketim temel, üretim anahtar olacak" diyerek Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayacağını resmen ilan etmiştir.
O gün bugündür Rusya ve Çin'deki gelişmeleri görüyoruz ve ABD'nin başını çektiği emperyalist kapitalist dünya bu gelişmelerin önünde duramıyor, karşısında eziliyor.
Dünyadaki güç dengelerinin doğuya geçtiğini ABD'li, AB'li bilim adamları, siyasetçiler, gazeteciler, iş adamları itiraf ediyorlar. IMF Başkanı Lagarde'ın, ünlü ABD'li spekülatör Soros'un "Kapitalizm demode oldu" açıklamaları hep bu tarihten sonradır.
Fakat o gün bugündür MEM'e ve Sahibine en duyarsız kalan ülke maalesef Türkiye oldu. Prof. Dr. Baş, bu ülkeden çıkmasına rağmen, Türkiye'deki siyasiler, akademik çevreler, basın-medya mensupları, iş dünyası temsilcileri, halk üç maymunu oynadılar.
Bu gerçek çözüme karşı gözlerini kapattılar, kulaklarını tıkadılar, sessiz kaldılar.
Geldiğimiz noktada ülkemizde icra dosyalarının sayısı 20 milyonu aşarak hane sayısını geçti. Devlet borçlu, şirketler borçlu, belediyeler borçlu, vatandaş borçlu… Kendi kendine yeten dünyanın 7 ülkesinden biriydik, şimdi en temel ürünlerde bile ithalatçı duruma düştük. Fakirin gıdası denilen soğan, patates, sebze ve meyveler dahi lüks tüketim sınıfına girdi.
Bu hafta gerçekleşen tarihi diğer olay da geçtiğimiz Pazar günü, 24 Şubat'ta İstanbul'da yapılan Prof. Dr. Haydar Baş'la 2. Sosyal Medya Buluşması'ydı.
Sanat dünyasından, iş dünyasından önemli isimler, yurt dışından ve içinden akademisyenler ve de Prof. Dr. Baş'ı sosyal medyadan tanıyan ve bizzat tanışmak için gelen 3 bini aşkın sosyal medya takipçisi programa katıldı.
Önceki yazılarımızda Sayın Baş'ın konuşmasından ve vatandaşların görüşlerinden bir kısmını aktarmıştık. Bugün sanat dünyasının önemli isimlerinden Nurcan Sabur'un ve duayen gazeteci Ümit Zileli'nin konuşmalarından bazı cümleleri "yorumsuz" sizlere aktaracağım.
Sabur şunları söyledi:
* "Ben sevgili Haydar Baş ile Atatürk sayesinde tanıştım. Bizi O tanıştırdı."
* "Atatürk'ü en çok dinle vurdular. Ne zamana kadar? Hoş geldin Atatürk kitabı yazılana kadar."
* "Ben sıkı bir Atatürk takipçisiyim ama O'nun Ehl-i Beyt soyundan geldiğini bu kitaptan öğrendim"
* "Eğer Atatürk yaşasaydı bugün Bağımsız Türkiye Partisi'nde olurdu."
* "Milli Ekonomi Modeli ve Atatürk bizim tünelimizin ucundaki ışıktır."
* "Milli Ekonomi Modeli'ne Çin sahip çıkıyorsa, Rusya sahip çıkıyorsa o halde biz Türkler olarak bizim içimizden çıkan bu modeli kendimize anayasa yapmamız lazım."
Zileli'nin ifadeleri de şöyle:
* "Ben bir gazeteciyim aynı zamanda bir Atatürkçüyüm. Yakın tarih bilgim fena değildir. Bildiğimi zannedip de bilmediğim birçok şeyi Hoş Geldin Atatürk'ten öğrendim."
* "Benim yakından tanımaktan onur duyduğum Attila İlhan, 'bu ülkenin hain potansiyeli yüzde 10'dur, ama kriz dönemlerinde bu artar' derdi. Biz şu anda çok arttığı bir dönemden geçiyoruz."
* "Kendilerine Müslüman diyen, muhafazakâr diyen, kendilerine bu ülkede dini yücelttiği payesini vermeye kalkışanların tümünü toplayın şu salondaki bir tane hanımefendinin ve beyefendinin ne Müslümanlığına, ne dürüstlüğüne, ne ahlakına uzak ara yetişemezler. O yüzden burada bulunmaktan çok mutluyum."
Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu'nun programda dediği gibi, çözüme ayaklar baş olduğu zaman değil, ayaklar ayak, başlar baş olduğu zaman ulaşılır. Bir milletin ayağa kalkması için ahlakı düzgün, dürüst olanın, çözüm sahibi olanın, milli ve manevi değerlere sahip olanın, Ata'sının izinden yürüyenin baş tacı edilmesi lazım.
Bu manada Prof. Dr. Haydar Baş bizim bataklıktan tek çıkış kapımızdır, bu işin anahtarı sadece O'ndadır. Milli Ekonomi Modeli yolumuzu aydınlatan ışıktır.
Bu sebeple, 82 milyon Türk vatandaşı olarak; bu sosyal medya programına samimi duygularla katılan 3 bini aşkın sosyal medya takipçisi gibi;
"Artık yeter… Bağımsız bir ülkede özgürce yaşamak istiyorsak, gelecek nesillere bir toprak, bir vatan, bir bayrak bırakmak istiyorsak, Ehl-i Beyt nefesiyle, Atatürk yolunda tek Lider Haydar Baş diyoruz" diye haykırmalıyız ve sandık başında gereğini yapmalıyız.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
