logo
25 NİSAN 2024

Bir oryantalist eylem: Hz. Muhammed'e hakaret

30.09.2012 00:00:00
Batı dünyasında yüzyıllarca devam eden oryanyalist çalışmalar kapsamında Hz. Muhammed (s.a.v.)'e bir çok iftiralar atılmış, hakaret içeren kelimeler kullanılmıştır. Mesela O'nun için (haşa!) "hasta", "yalancı peygamber", "sapık", "deccal" (anti-christ) gibi hakaret sözleri söylenmiştir. Bu tavır bugün de devam ediyor. Haçlı saldırganlığın hedeflerinden biri, Muhammed'siz İslam'dır. Zira İslam'ın iki ana unsuru Kur'an ve Hz. Muhammed'dir. Hz. Muhammed, soyut İslam mesajının somutlaşmış, hayata, canlı kanlı gerçek bir insan yaşantısına dönüşmüş şeklidir. Uygulamada gerçekliğe dönüşmeyen ve salt kitapta soyut umdeler halinde kalan bir dinin bir değer ve işlevi olmadığını bilen Haçlı-Siyon cephesi, İslam'ı boşlukta ve havada bir din haline getirip sonrasında da kolayca sönmesi için ana direklerden biri olan Hz. Muhammed'i yok etmeye çalışıyor. Bu projeleri iki kanatlıdır: 1. Hakaret gibi yöntemlerle doğrudan saldırı, 2. Müslümanlar arasından ayarladıkları "mühim olan tevhiddir" söyemini benimsemiş işbirlikçi sözcülerle İslam'ı gevşetme ve sonra çöküşüne zemin hazırlama. Bugün her iki yöntem de kullanılıyor ve bu tamamen oryantalist bir projedir.
Rusya'da ve diğer komünist ülkelerde 1990'larda Komünizm rejimi çöktükten sonra Batı emperyalizmi kendisi için yeni bir düşman buldu: İslam ve Müslümanlar. Batı bu bağlamda İslam düşmanlığı tavrına "İslamofobi" diyor.
Bugünlerde birçok İslam ülkesinde şiddetli tepkilere sebep olan ve Hz. Muhammed'e hakaret içeren "Müslümanların Masumiyeti" adlı filmin yapımcısı Nakoula Basseley Nakoula adında birisi. Ancak filmin yapımında Evanjelik Hıristiyan, Kıptî Hıristiyan, Yahudi, Siyonist, Müslüman düşmanı ırkçılar ve Neo-conlar ortak. Yani bu sayılan kesimler, İslam karşısında bir ittifak cephesi kurmuşlar. Bu cephenin adı da Haçlı-Siyon ittifakıdır.
Genelde oryantalizmin Müslümanlara yüklediği iki temel kavram vardır: Şiddet ve şehvet. Tarih boyunca Müslümanlar, ya elinde kılıç tutan bir vahşi ya da uçkuruna düşkün bir harem soytarısı olarak algılanmış ve öyle takdim edilmiş. Müslümanlar da bu oryantalist takdimden oldukça etkilenmiş olmalılar ki, İslam tarihi hep savaşlarla özdeşleştiriliyor. İslam'ın doğuş sürecini anlatan müslümanların yaptıkları filmlerde bile savaşlar ağırlıklı bir yer tutuyor. İslam'ın kelime anlamı bile barış, güven, emniyet olmasına rağmen oryantalistler, bilerek zihinleri karıştırmak ve İslam karşıtı bir hava oluşturmak için İslam'ı savaş dini olarak takdim ediyorlar.
Emperyalist Batının tarihsel süreç içinde devam edip gelen oryantalist algısında Hz. Muhammed, daha çok evlilikleri ve savaşları ile ön plana çıkarılır. Buradan hareketle de (haşa!) Hz. Muhammed'in cinselliğe düşkün bir sapık ve savaşa hırslı bir barbar olduğu vurgulanır. Yani klasik oryantalist kavramsallaştırma ile Hz. Muhammed ve tabii bütün Müslümanlar, "şehvet" ve "şiddet" kelimeleriyle özdeşleştirilir. Bu yaklaşım doğrultusunda filmde cinsellik, fuhuş, pornografi, şiddet ögeleri bolca kullanılmış. Amerika ve diğer Avrupa ülkelerinde basın yayın, sanat, sinema, siyaset ve ekonomi genellikle Haçlı-Siyon kesimin elindedir. Bunlar da son dönemlerde dünya kamuoyuna "Müslüman teröristtir" imgesini yaymaya çalışıyorlar. Birçok İslam ülkesindeki şiddet içeren, suçsuz insanların ölümüne sebep olan protesto eylemleri müslümanları suçlu duruma düşürecek bir tahrik tuzağıdır. Heyecan ve duygu coşkunluğuyla temayüz eden Müslümanların öfkelerini, kızgınlıklarını tahrik ederek şiddete sevk edecekler ve sonra dünya kamuoyuna dönüp bakın "Müslümanlar, düşünce ve sanat özgürlüğüne ne kadar tahammülsüzler, şiddetten, barbarlıktan yanalar" diyerek Müslümanlar üzerinde baskı kurmak için gerekçe üretmek istemektedirler.  Gazetelerde okuduğumuza göre filmi yapan Amerikalı Yahudi filmle ilgili olarak şu açıklamayı yapmış: "Bu filmi kışkırtıcı bir siyasi tutum için yaptım. İslam kanserdir. Müslümanlar da yok edilmesi gereken böceklerdir. Bu film ile İslam'ın nefret içerikli bir din olduğunu göstereceğim. Bu film için 100 İsrailli bağışçıdan 5 milyon dolar aldım ve filmi İsrail için yaptım ve ayrıca Kur'an yakmaktan sabıkalı rahip Terry Jonas'dan da destek aldım." Kur'an yakma, İslam'a ve Müslümanlara hakaret içeren karikatürler yayınlama, filmler yapma gibi faaliyetler esasen batı ve İslam kamuoyuna yöneliktir. Bunların amaçları şunlardır: 1. Emperyalist haçlı batı, kendi kamuoyunun İslam'a yanaşmaması, İslam'a eğilim gösterip Müslüman olmaması için, Hristiyan, Yahudi ya da dinsiz kalması için tertiplenmiş bir oyundur. 2. İslam dünyasını yağmalamak, baskı altında tutmak, İslam dünyası üzerindeki projelerini kolaylıkla gerçekleştirebilmek için psikolojik bir zemin oluşturmak. Mesela İslam ülkelerinde İslamî rejimlerin önünü almak ve bunun yerine Haçlı-Siyon Batıya uygun, teslimiyetçi, köle ruhlu, Batıcı rejimleri ikame etmek için Müslümanları İslam'dan soğutma ve uzak tutma taktiğidir.  
3. Batı kamuoyunda İslam'a ve Müslümanlara karşı nefret ve kin duygularını derinleştirmek. Müslümanlar dinlerine ve peygamberlerine yapılan hakaret karşısında elbette tepkisiz kalmamalıdır. Ama usulüne uygun olarak siyasî, diplomatik ve hatta ekonomik yollar kullanılarak en sert ve caydırıcı; hatta rezil ve pişman edici yaptırımlar uygulanarak protesto edilmelidir. Ama suça ortak olmayan başka insanların öldürülmesi, yakılıp yıkılması İslam'ın emrettiği bir şey değildir ve bu eylem İslam'a fayda yerine zarar verir.  
Hillary Clinton, filmle ilgili olarak, "İğrenç ama yapacak bir şey yok" demiş. Yani bu iğrenç hakareti ifade özgürlüğü olarak telakki ediyor. Ayrıca Libya'da Amerikan büyükelçisi öldürülünce, "Anlamıyorum özgürleştirdiğimiz bir ülkede bunlar nasıl olabiliyor?" diye İslam ülkelerini önce kargaşaya sokup, sonra da bombalarla milyonlarca müslümanı katliama tabi tutmayı özgürleştirme faaliyeti olarak takdim ediyor. Ayrıca Müslüman Kaddafi'nin vahşice öldürülmesi "özgürleştirme operasyonu" oluyor, ama ABD büyükelçisi John Christopher Stevens'in Kaddafi'ye benzer şekilde öldürülüp sürüklenmesi dünya kamuoyuna Müslümanların vahşiliği olarak takdim ediliyor. Biz, hem Kaddafi'nin hem de ABD büyükelçisinin öldürülüş şeklini tasvib etmiyoruz. Ama emperyalist Batının bu iki benzer durum karşısındaki tavır farklılığını vurgulamak istiyoruz.  
Eskiden Türkiye'de Müslümanlar, İslam'a hakaret edildiğinde demokratik anlamda kitlesel eylem yaparlardı. Şimdi Türkiye'den cılız bir iki tepki ifadesinden başka bir tepki yok. Tam tersine tepki gösteren diğer Müslümanlar eleştiriliyor. Yani Hz. Muhammed'e hakaret içeren film yapımcıları için gösterilen tepki, başka ülkelerdeki Müslüman kitlelerin eylemleri için gösterilen tepkinin yanında çok cılız. Çünkü Amerika ve Avrupa Birliği vesayetindeki ılımlı siyasî İslamcılık hareketi, Müslümanların Haçlı-Siyon emperyalizmi karşısındaki tepki güdülerini törpülemiş, millî ve dinî sinir uçlarını almış, onları büyük ölçüde ehlileştirmiş ve uysallaştırmıştır.  
Demek ki ılımlı İslam ve Büyük Orta Doğu Projesi kapsamı içerisinde verilen görevlerden biri de bu olmalı herhalde. Böylelikle şiddet, vahşet, hasar, zarar içermemek kaydıyla demokratik kitle eylemlerinin İslam düşmanları üzerindeki caydırıcı etkisi ortadan kaldırılmıştır. Aynı zamanda müslümanların tamamen sessiz kalması, İslam düşmanlarına cesaret de verir.
İslam'a hakaret karşısında ulu Hakan Abdülhamid Han, bize nasıl tepki verileceğini açıkça göstermiştir.  Nitekim 1890'da Fransa'da Henri de Bornier adında birisi "Muhammed" (1888) adlı bir tiyatro oyunu yazmış. II. Abdülhamid bunu haber alıyor ve hemen Fransa cumhurbaşkanı Sadi Carnot'ya haber göndererek oyunun sahnelenmesini engelliyor. Hz. Muhammed'i temsil eden bir aktörün de olduğu oyun sahneye konursa Osmanlı-Fransa ilişkilerinin bitirileceğini söylüyor. Aynı oyun bu defa İngiltere'de oynatılmak istenince Abdülhamid yine derhal haber göndererek orada da oynatılmasını engellemiştir. Daha birçok buna benzer İslam'a ve Türk büyüklerine hakaret içeren oyunların sergilenmesini engellemiştir. Yani Cennetmekân Ulu Hakan Abdülhamid Han, böyle durumlarda Müslümanların aşırılıklarını törpülemek, paratöner olmak ve gaz almaktan önce İslam'ın ve Hz. Muhammed'in izzetini ve şerefini korumayı düşünmüş, kesin bir tavır koymuş, ülkeler arası ilişkileri kesme tehdidinde bulunmuş ve sonuç almıştır. Bugün kendilerine yetki verilmiş Türkiyeli idarecilerin en azından BM nezdinde, Avrupa ve Amerika'nın değişik kurum ve kurulları nezdinde siyasi ve hukukî yaptırımlar için resmî teşebbüsleri olmuş mudur? Haberim yok.     
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
THY uçağı kalkışını erteledi
İlber Ortaylı uçakta rahatsızlandı
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
THY uçağı kalkışını erteledi
İlber Ortaylı uçakta rahatsızlandı
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.