Birkaç kavram
Tefekkür, cömertlik, masiva, mücahade, rabıta nedir? Prof. Dr. Haydar Baş'ın eserlerinden kısa alıntılarla sizler için derledim...
16.12.2020 00:20:00





"Tasavvufi literatürde insanı, Allah'tan (c.c) koparan, ruhun safiyetini bozan bütün menfi sıfatlar 'masiva' olarak adlandırılır.
Masiva, insanı Allah'tan (c.c) uzaklaştıran, hakikate perde olup ruhun safiyetine zarar veren her şeydir. Hakk'ı görmeye engel olan bir perdedir." (İslam'da Zikir sh:106)
Tefekkür

"Tefekkür, marifetin anahtarı, ilmin sebebidir. Murakabe, Hak yolda nefsi kontrol altında tutup, onu gözetlemenin adıdır. Muhasebe ise, nefsi hesaba çekmenin, onu sıratı müstakime uydurmanın ifadesidir." (İman ve İnsan sh:86)
Cömertlik

"Cömertlik, madde yahut serveti yüce idealler uğruna feda edebilmek halet-i ruhiyesidir. Bu sebeple insanı kulluk yolundan alıkoyan cimrilik hastalığının zıddıdır. Cimrilik, maddeye esaretin, kalbin servet sevgisiyle hastalanmasının adı iken cömertlik, maddeyi Allah'a ve Allah yolunda hizmete adamanın ifadesidir. Bu bakımdan cömertlik, Allah (c.c) için fedakârlığın bir göstergesidir." (İman ve İnsan sh:96)
Mücahade

"Mücahade, insanın iradesini kullanarak nefsine karşı çıkmasıdır. Burada irade, güçlü oluşu nispetince Kitap ve Sünneti ölçü alacak, bu ölçüye uymayan hal ve ameli reddedecektir. Dolayısıyla mücadele, sapmaları düzelterek sırat-ı müstakim üzere yürüme sanatıdır." (İman ve İnsan sh:185)
Rabıta

"Rabıta, Cenab-ı Hakk'ın tecelli ettiği ve bu sebeple nur, feyz ve muhabbetle süslenmiş olan insanı kâmil'in gönlüne teveccüh etmek, bu sayede Hakk'a vuslat yolunda vesileye sarılmaktır. Rabıtadan maksat, Allah'ın(c.c) yaratıkları olan feyz ve muhabbet ile kalbin süslenmesidir. Gaye Hakk'a yaklaşmak, O'nun rızasını kazanmak, O'nun ahlakı ile ahlaklanmaktır.
Kalbin gıdası durumunda olan feyz, muhabbet gibi kavramlar, Allah'ın (c.c) yaratığıdır, mahlûktur.
Nasıl ki Cenab-ı Hakk'ın maddi nimetlerinden olan ekmek, para ve mal gibi maddi yaratıkları sahiplerinden istemek, bunları elde etmek için çalışmak adetullah gereği ise aynen bunun gibi feyz ve muhabbet cihetiyle şereflenen, zengin olan bir insan kâmilden, şartlarına ve edep kurallarına uygun olarak hikmet (yardım) istemek de yine adetullahın bir gereğidir.
Adetullah

Maddi mahlûkların tabi olduğu kurallarla, manevi varlıkların tabi olduğu kurallar esas itibarı ile aynıdır. Nasıl ki bir eve kapıdan giriliyorsa, herhangi bir konuda da istenilen neticeye varmak için adetullah denilen sebepler ve hikmetler silsilesine sarılmak şarttır. Aranan netice, onu doğuran sebep ve şartlara uymakla gerçekleşir." (İman ve İnsan sh:193)
"Rabıta, insanı kâmilin etine, kemiğine yani kalıbına değil, Allah'ın (c.c) tecellisine, yani ona üflenen ruhadır. Çünkü insanı kâmil, Cenab-ı Hakk'ın zat ve tecellisine mahzar olarak, kendi çamur kalıbını yırtmış, içindeki hazineyi açığa çıkarmış, yani aslına, öz varlığına dönmüştür. Rabıtadan maksat aynı tecellilere mahzar olmaya çalışmaktır…" (İman ve İnsan sh:196)
H; AknAydn
Masiva, insanı Allah'tan (c.c) uzaklaştıran, hakikate perde olup ruhun safiyetine zarar veren her şeydir. Hakk'ı görmeye engel olan bir perdedir." (İslam'da Zikir sh:106)
Tefekkür

"Tefekkür, marifetin anahtarı, ilmin sebebidir. Murakabe, Hak yolda nefsi kontrol altında tutup, onu gözetlemenin adıdır. Muhasebe ise, nefsi hesaba çekmenin, onu sıratı müstakime uydurmanın ifadesidir." (İman ve İnsan sh:86)
Cömertlik

"Cömertlik, madde yahut serveti yüce idealler uğruna feda edebilmek halet-i ruhiyesidir. Bu sebeple insanı kulluk yolundan alıkoyan cimrilik hastalığının zıddıdır. Cimrilik, maddeye esaretin, kalbin servet sevgisiyle hastalanmasının adı iken cömertlik, maddeyi Allah'a ve Allah yolunda hizmete adamanın ifadesidir. Bu bakımdan cömertlik, Allah (c.c) için fedakârlığın bir göstergesidir." (İman ve İnsan sh:96)
Mücahade

"Mücahade, insanın iradesini kullanarak nefsine karşı çıkmasıdır. Burada irade, güçlü oluşu nispetince Kitap ve Sünneti ölçü alacak, bu ölçüye uymayan hal ve ameli reddedecektir. Dolayısıyla mücadele, sapmaları düzelterek sırat-ı müstakim üzere yürüme sanatıdır." (İman ve İnsan sh:185)
Rabıta

"Rabıta, Cenab-ı Hakk'ın tecelli ettiği ve bu sebeple nur, feyz ve muhabbetle süslenmiş olan insanı kâmil'in gönlüne teveccüh etmek, bu sayede Hakk'a vuslat yolunda vesileye sarılmaktır. Rabıtadan maksat, Allah'ın(c.c) yaratıkları olan feyz ve muhabbet ile kalbin süslenmesidir. Gaye Hakk'a yaklaşmak, O'nun rızasını kazanmak, O'nun ahlakı ile ahlaklanmaktır.
Kalbin gıdası durumunda olan feyz, muhabbet gibi kavramlar, Allah'ın (c.c) yaratığıdır, mahlûktur.
Nasıl ki Cenab-ı Hakk'ın maddi nimetlerinden olan ekmek, para ve mal gibi maddi yaratıkları sahiplerinden istemek, bunları elde etmek için çalışmak adetullah gereği ise aynen bunun gibi feyz ve muhabbet cihetiyle şereflenen, zengin olan bir insan kâmilden, şartlarına ve edep kurallarına uygun olarak hikmet (yardım) istemek de yine adetullahın bir gereğidir.
Adetullah

Maddi mahlûkların tabi olduğu kurallarla, manevi varlıkların tabi olduğu kurallar esas itibarı ile aynıdır. Nasıl ki bir eve kapıdan giriliyorsa, herhangi bir konuda da istenilen neticeye varmak için adetullah denilen sebepler ve hikmetler silsilesine sarılmak şarttır. Aranan netice, onu doğuran sebep ve şartlara uymakla gerçekleşir." (İman ve İnsan sh:193)
"Rabıta, insanı kâmilin etine, kemiğine yani kalıbına değil, Allah'ın (c.c) tecellisine, yani ona üflenen ruhadır. Çünkü insanı kâmil, Cenab-ı Hakk'ın zat ve tecellisine mahzar olarak, kendi çamur kalıbını yırtmış, içindeki hazineyi açığa çıkarmış, yani aslına, öz varlığına dönmüştür. Rabıtadan maksat aynı tecellilere mahzar olmaya çalışmaktır…" (İman ve İnsan sh:196)
H; AknAydn
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.