Bana, bir millet gösterin ki, kendine düşman olsun, kendini inkar etsin. Var mı böyle bir millet? Yok. Ben duymadım. Yine bir millet gösterin ki, kendi milli ve manevi kültürüne saldıran, ülkesinin kurumlarını küçük düşürmeyi amaç edinen, her fırsatta ordusuna en ağır ithamlarla hakaret edenleri el üstünde tutsun, alkışlasın. Var mı böyle bir millet? Var. Maalesef var. Benim milletim. Ebu Garip hapishanesinde Iraklı Müslümanların yaşadıklarını gördünüz, duydunuz. Katil Amerikan askerleri kadın, erkek, çocuk herkesi şeytanın aklına bile gelmeyecek tecavüzlere, işkencelere maruz bıraktı. Bu olayların haberleri, fotoğrafları dünyaya yayıldı. ABD aldı bir kaçını yargıladı (!) Sonuç? Beraat ettiler. ABD askerini suçlamadı, sahip çıktı. Bana göre normal. Katilin adaleti kendine göredir. Ama gerçek olan Batı ve ABD kendine ait hiçbir şeyi tartıştırmıyor, olan her olumsuzluğu kılıfına uydurarak, yine medeni, yine çağdaş gösteriyor kendini. Benim ülkemdeki beyni ve kalbi AB, ABD için atanlarda onların her hareketine hayranlıkla bakıyor. Ama konu biz olunca, kendi değerlerimiz olunca, kendi askerimiz olunca düşmanın yapamayacağını yapıyor, veremeyeceği zararı veriyorlar devletimize, milletimize. Buyrun! Şu ithamlara bakar mısınız, Bunun adı düşünce özgürlüğü olabilir mi? Tek tek vatandaşa aşağıda yazılan ithamları sorsak eminim yüzde 90 "olmaz öyle şey" derler. Ama bunların kim olduğunu, hedeflerini, mantığını anlamayan vatandaş gazetelerine, televizyonlarına destek vererek, el üstünde tutuyor. Yani bir anlamda zulmü alkışlıyoruz: ?"Asker; Camiye bomba atmak, kendi uçağımızı düşürüp bunu Yunanistan'ın üstüne atarak savaş çıkarmak, PKK'nın çarpışmayı sürdürebilmesi için gene kendi uçağımızı düşürerek engellemek, cephanesi biten PKK militanlarına iki kamyon mermi göndermek gibi sapık işlere kalkışmayacak? Vatana ihanet etmeyecek?"(Engin Ardıç, 27 Ağustos 2010, Sabah Gazetesi)?"Ordumuz bu savaşı kaybetti; Bir ordu kendi halkına savaş açar mı? Kendi halkına savaş açan ordunun, işgal ordusundan ne farkı kalır Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı, bugüne kadar ortaya çıkartılmış en ciddi tehdidin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içinden geldiğini gösteriyor? Türkiye'nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu "kurumsal yapı"ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım? Bizim bir Nizam-ı Cedit ordusuna ihtiyacımız var?"(Mümtazer Türköne, "Vesayet ve Demokrasi" konulu Abant Platformu ve Zaman Gazetesi, 29 Ekim 2009, 11 Temmuz 2010)?"Katilleri yakalamakla yükümlü bir örgütün (yani TSK) içine katiller sızmış? Balyoz İddianamesi'ne göre "katil doğanlar" devlet içine yuvalanmışlar... Çakma Askeri Cumhuriyeti toptan AB standartlarında demokratik bir Cumhuriyet'e dönüştürmeden her şey boş"(Mehmet Altan, Star Gazetesi, 17 Haziran 2010)?"PKK, orduyu, eski zaman argosuyla söylersek, küllüm (miskin, dağınık, pasaklı) ediyor. Öyle bir mangayı falan pusuya düşürmüyor? En seçkin birlikler denen komando tugayına saldırıyor? Ordu, PKK'nın peşinde değil, PKK ordunun peşinde gibi bir görüntü var? PKK orduyu hallaç pamuğu gibi atıyor? Bu ordu, ordu değil."(Ahmet Altan, 22 Temmuz 2010, Taraf Gazetesi)? "Bu Orduyu 3'e bölüp; bir kısmını Ermenilere, bir kısmını Yunanlılara, bir kısmını Yahudilere verelim. Biz de kurtulalım? Bizim askerimiz dinimize karşı, geleneklerimize karşı, Osmanlıya karşı, tarihimize karşı, milletimize karşı, ne diye besliyoruz bunları" (Abdurrahman Dilipak'ın yazısına HABİB rumuzlu okuyucu yorumu)Bizim derdimiz A paşası, B albayı, C subayı filan değil. Elbette ki hata yapan cezasını çekecek. Ama birileri hata yaptı, yapacaktı diye topyekun, devletler için olmazsa olmaz bir kurum olan orduyu böyle aşağılayıcı ithamlarla suçlamak, hedef göstermek, yıpratmak, zayıflatmak, kendi amaçları uğruna dizayna çalışmak ancak hainlerin işidir. Biz hain değiliz. Bu milleti de, bu devleti de seviyoruz.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024