‘Biz şefaat ederiz, kabul olunur’
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü ben şefaat ederim ve şefaatim kabul olur. Ali şefaat eder ve şefaati kabul olur. Ehl-i Beyt’im de şefaat eder ve şefaati kabul olur”





Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Benim şefaatim şirk ve zulüm dışında büyük günah işleyenler hakkındadır." (el-Hisal, 355/36).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her peygamber bir şefaatte bulunur ve ben şefaatimi kıyamet günü ümmetimden büyük günah işleyenler için ayırdım." (Emali et-Tusi, 380/815).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Benim şefaatim gerçekte büyük günah işleyenler hakkındadır. İyilik işleyenlerin şefaatime ihtiyacı yoktur." (Uyun-u Ahbar'ir Rıza, 1/136/35).
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü biz günahkâr taraftarlarımız için şefaatte bulunuruz. İyilik sahiplerini Allah bizzat kurtarır." (Fezail'uş Şia, 77/45).
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mümin iki kısımdır: Allah'ın ahit ve şartına vefa gösteren mümin ki Allah onun hakkında şöyle buyurmaktadır: 'Allah ile yaptığı ahitlerine bağlı kalan kimseler.' Bu müminler ne dünyada korku ve dehşete kapılırlar ve ne de ahiretin dehşet ve korkusuna düşerler. O şefaat eden ve hiç kimsenin şefaatine muhtaç olmayan kimsedir. İkinc) mümin ise bitkinin sapı gibi bazen eğrilip bazen doğrulan mümindir. Bu mümin dünya ve ahirette korku ve dehşete kapılır ve kendisine şefaat edilen kimselerdendir. Başkasına şefaat etme gücüne sahip değildir." (el-Kafi, 2-248/1).
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlk ve son insanlardan hiç kimse kıyamet günü Muhammed'in (s.a.a) şefaatinden müstağni değildir." (Mehasin, 1/293/583).
İmam Bâkır (a.s), kendisine, "Ey Eba Cafer! Siz, 'Muhammed'in şefaati, Muhammed'in şefaati' diyerek halkı kandırıyorsunuz" diyen Ebu Eymen'e yüzünün rengi değişecek ölçüde kızarak şöyle buyurmuştur: "Eyvahlar olsun sana ey Eba Eymen! Eğer kıyamet gününün korkunç sahnelerini görecek olursan kesinlikle Hz. Muhammed'in (s.a.a) şefaatine muhtaç olursun. Eyvahlar olsun sana! Şefaat sadece ateşe hak kazanan kimse için midir? İlk ve son insanlardan hiç kimse, kıyamet günü Hz. Muhammed'in şefaatinden müstağni değildir." (Bihar, s.38/16).
İmam Kâzım (a.s), Sema b. Mihran'a şöyle buyurmuştur: "Allah'a bir hacetin olduğunda şöyle de: 'Allah'ım! Muhammed (s.a.v) ve Ali'nin (a.s) hakkı için senden diliyorum.' Zira bu ikisinin Allah nezdinde büyük bir makam ve mevkii vardır. Kıyamet günü bütün mukarreb melek, mürsel peygamber ve imtihan edilmiş mümin bu ikisine ihtiyaç duyar." (ed-Deavat li'l-Ravendi, 51/127).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah nezdinde üç grup şefaat eder ve şefaatleri kabul edilir: Peygamberler, sonra âlimler ve sonra da şehitler." (el-Hisal, 156/197).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü ben şefaat ederim ve şefaatim kabul olur. Ali şefaat eder ve şefaati kabul olur. Ehl-i Beyt'im de şefaat eder ve şefaati kabul olur." (Tefsir-u Mecme'il Beyan, 1/223).
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü olunca abid insana şöyle denir: Cennete gir. Alime de şöyle denir: Dur ve terbiye ettiğin insanlar hakkında şefaat et." (İlel'uş Şerayi, 394/11). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL