Geleceği savunmak kutsal bir görevdir

Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, gençlik yıllarından ömrünün son anına kadar insana ait bütün meselelere insanca çözümler üretmiş ve özellikle de geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlere özel bir ilgi göstermiştir.

Bugün de Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, babasından gördüklerini ve öğrendiklerini onun izini takip ederek önemli hizmetler ortaya koymaktadır. Rabbim kendisine ve onunla yol yürüyenlere yardım eylesin.

Dün de durum ciddiydi, bugün de ciddidir. Gençlik dün başka çukurlarda çürütüldü; bugün de başka çukurlarda çürütülüyor. Gençliğine sahip çıkamayan milletlerin akıbetinin asla hayır olmayacağı tarihi bir gerçektir.

Dün gençliğe Çağın Bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş sahip çıkmıştı. Kadrosuyla birlikte gençliği çeşitli bataklıklardan kurtarmışlardı. Bugün onun yetiştirdiği güzide kadrosu ve onun evladı, yolunun hizmetkârı Hüseyin Baş gençliğe sahip çıkıyor.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) lideri ve kadrosunun organize ettiği "Geleceği Savunmak" program serisi bütün hızıyla devam ediyor. Hedef, bütün vatan sathıdır.

Sayın Hüseyin Baş ve kutlu kadrosu, geleceğimize sahip çıkmanın; kulluk ve vatandaşlık şuuruyla bir yere varmanın hayalini taşıyor ve bu konuda ellerinden gelen bütün çabayı sarf ediyorlar.

BTP Lideri Sayın Hüseyin Baş'ın ortaya koyduğu farkındalık hız kazanıyor. Yavaş yavaş toplumun farklı kesimlerinden sesler çıkmakta ve hükümet kanadından dahi bazı adımlar atılacağının haberini duymaktayız.

Televizyon ekranındaki iki Türkiye

Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul Avcılar'da tertiplenen programı Meltem Televizyonu'ndan dikkatle izledim. Yine uzman konuklar çok önemli bilgiler verdiler. Yandaş olmayan muhalefet kanadının siyasi parti yetkilileri ve sivil toplum kuruluşları da kalabalık bir şekilde programa katılım sağladılar. Allah emeklerini ziyadeleştirsin, gençlerimizi bu beladan bir an önce kurtarsın.

Meltem TV'de program biter bitmez şöyle bir kanalları dolaşayım dedim. Bir de ne göreyim! Bir televizyon kanalında uzman konuklar oturmuş; eli değnekli amcalar sahnede, yasal olmayan bahisle ne kadar vergi kaybı olduğundan, çeteleşmenin boyutundan bahsediyorlar.

Adana'da çökertilen bir çetenin kaç yıldır faaliyette olduğunu, yönetim şemasını, görev dağılımını, yurt içi ve yurt dışı bağlantılarını anlatıyorlar. Aralarında emekli emniyetçiler var; durumun ciddiyetini ballandıra ballandıra anlatıyorlar.

Sonra da hem katılımcılar hem de program yapımcısı, olaya Sayın Cumhurbaşkanımızın el attığını söylüyor. İlgili bakanlıkların da devrede olduğunu, bu konudaki gayretleriyle çözüm için adımlar attıklarını ve talimatlar verdiklerini anlatıyorlar.

Duyan da sanki dün akşam iktidara gelmiş birinin olayı duyup çözüm için adım attığını zannedecek! Yandaşlık bu olsa gerektir…

Gerçekleri konuşmaktan korkar olduk

Hani Hacivat–Karagöz oyunu sahnelenirken söylenen o tekerleme vardır ya:

"Yâr bana bir eğlence medet!" İşte o geldi aklıma.

Yahu kardeşim, bu kadar çeteleşme, bu kadar yasal olan–olmayan bahisler (kumarlar) dün bu kadar yoktu. Ülkemiz, kumar ve uyuşturucu baronlarının cirit attığı; lider kadroların yurt dışından idare edilip yurt içinde bayilikler verilmiş hâlini daha önce görmemişti.

Yaşananlar toplumu bu kadar tehdit etmiyordu. Gençlerimiz, geleceğimiz bu kadar büyük bir tehdit altında değildi.

Bu çeteler, kumar ve uyuşturucu baronları gökten zembille gelmedi. Bir anda yağmur gibi gökten yağmadı. Ayrık otları gibi bir anda etrafı sarmadı. Bunlar yıllardır ekilen tohumların meyveleri ve yanlış uygulamaların neticeleridir.

Allah'ım, aklımıza sen sahip çık!

Birileri galiba bizim aklımızla alay mı ediyor, desek suç işlemiş oluruz diye korkumuzdan bunları dememiş olalım en iyisi…

Ne olur ne olmaz!