Demokrasi, hukuk, halk adına, halk için yönetim ve bu yönetimin olmazsa olmazı meclis. Millet Meclisi. Biraz daha uzun yazarsak Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bazen erken, bazen normal, bazen anormal seçimler yapılıyor ülkemizde ve adımıza ülkemizi yönetsinler diye meclise insanlar gönderiyoruz. Vekilimiz oluyorlar.
Kendimce düşünüyorum; Benim vekilim nasıl olmalı? Kabiliyetli olmalı, basiretli (olayların maddi manevi birkaç anlamını okuyabilen) olmalı, zeki olmalı, diploması önemli olmasa da iyi bilgi donanımına sahip olmalı, halkını kendine tercih etmeli, önce vatan, önce insan demeli, en önemlisi inancını dilinden değil kalbinden, halinden ifşa etmeli vs.
Şimdi seçtiğimiz vekillerde bu ve benzer özellikler yok mu? Var mı? Millet aç. Peki, siz hiç aç vekil gördünüz mü? Hayır. Peki, tok açın halinden anlar mı? Anlamaz. Sana yıllık 30, 40 TL zam yapar, kendisine bir gece ansızın yüzde 100 zam yapar. Sonra memleketine gelir, gidip alkışlarsın. Böyle olmadı mı şimdiye kadar!
Neyse Meclis’e dönelim. Topluma örnek olması gereken, toplumsal dayanışmayı oluşturması gereken kişiler tam aksine toplumu kamplaştırmaya götürüyor. Öyle çıkışlar, ithamlar hatta hakaretler yapılıyor ki, belki de 12 Eylül’ü arayacağız yakında!
Başbakan sağlığına kavuşmuşa benziyor. Çünkü kendini çeken bir kamera gördü mü demediğini bırakmıyor. Anayasa Profu, “Bana ne ulan” çıkışının mimarı Burhan Kuzu da bu silsileden.
Meclis’te yeni yılın ilk ayında geçen söylemlerden birkaç örnek vereyim;
Burhan Kuzu, (Kamer Genç için) “Dikkate almayın, her zaman yaptığı şey. Zaman çalmaya çalışıyor”
Burhan Kuzu, (Oktay Vural’a) “Senin kuyruk acın var, sen bu işlerden anlamazsın” Oktay Vural, B. Kuzu’ya; “Komisyon Başkanı gibi edebiyle oturmasını bilsin orada ya da kalksın, gitsin” B. Kuzu bu sözlere, “Kes sesini, kes sesini” diyor…
MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, B. Kuzu’ya, “Oturamazsın sen orada. Asıl senin kuyruğun var. Terbiyesiz adam. Sahtekar herif. Böyle bir şey olur mu”
Başbakan’ın Ocak ayının son gününde yaptığı grup toplantısında da aynı üslup, itham ve hitapları hemde katmerli bir şekilde gördük.
***
…Sadece hakkın, sadece hukukun, sadece halkların arzusu ve taleplerinin arkasında duruyoruz. Ne bir gizli ajandayla hareket ediyoruz, ne de çıkar odaklı bir yaklaşım içindeyiz. Sünni, Şii, Nusayri, Alevi, Arap, Kürt, Ortodoks, Katolik, etnik köken, din, mezhep ayrımı yapmıyor, politikalarımızı bu zahiri unsurlara göre asla şekillendirmiyoruz…
***
Türkiye, hiçbir mezhebin karşısında da değildir, arkasında da değildir...
***
İşte Irak, bütün olaylar başladığı sırada bizden Irak’a girmemizin istendiği dönemde, Irak’taki kardeşlerimiz bizim, Irak’a girmemizi istemedikleri için biz bütün hazırlıklarımızı yaptığımız halde girişimizi durdurduk. Çünkü bizim böyle bir derdimiz yok, geçen söylediğim gibi, istenmediğimiz yerde biz olmayız.
***
Türkiye, bölgenin meseleleri için samimiyetle gayret sarf eden, bölgenin selametini de her türlü çıkarın üzerinde gören bir ülkedir. Esasen Türkiye’yi Batı için, Avrupa için, Avrupa Birliği için değerli yapan da işte bu samimiyetidir, bu diyalog gücüdür.
***
Türkiye, yüzü Avrupa’ya bakan, ama sırtını doğuya dönmemiş bir ülke olarak, hem doğu, hem de batı için bir imkandır, bir fırsattır… Türkiye’nin imkanlarına, Türkiye’nin sunduğu fırsatlara rağmen, bizim tüm iyi niyetimize rağmen, Avrupa’da bize karşı sergilenen tutumu da bir kenara not ediyoruz.
***
…Her fırsatta vurguladığımız bir ilkemiz var; siyasetin tek limanı ahlaktır…
***
Kusura bakmayın Sayın Kılıçdaroğlu, biz söyleyeceğimizi zamanında söyledik. “Manşetle gelen, manşetle gider” Ayak oyunlarıyla gelen, ayak oyunlarıyla gider. İşte bir CD olayı, ben aday değilim, diye Genel Başkanını ziyaret et, çıkınca o açıklamayı yap, ertesi gün de hemen aday oluver; çok dürüst bir insan maşallah. Ama Allah var, biz AK Parti olarak Sayın Kılıçdaroğlu’ndan son derece memnunuz…
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’dan
“Artık Deniz Feneri’nin arkasında varsa eğer örgüt bağlantısı, siyasi bağlantılar; bunların hepsinin açığa çıkartılması artık yargının namus borcu haline gelmiştir, hükümetin namus borcudur… “Fener değil, cehennem topu gibi bir şey” “Deniz Feneri hakkında daha ortada iddianame ve dava yok ama savcılar konusunda dava hemen açıldı. Bu ne hız…
***
“Ey AKP! Bu öğrenci meclisine siyaset bulaştırmaktan vazgeç… Her şey cüzdan ve para değildir. Nedir bu yaklaşım ya? ve maalesef Türkiye’de bazı öğrenci meclisi temsilci ve başkanlarına AKP’nin gençlik kolları diyor ki, ‘sana şu kadar para veririz, partimize üye yaparsan da kişi başına şu kadar para veririz.”
***
“12 Eylül darbeci zihniyeti ile bugün darbeci Recep Paşa zihniyeti ile de mücadele edeceğiz. Bu milletin milli egemenliğini, milli kültürünü ve milliyetçiliği suç alanı haline dönüştüren herkesten hesap soracağız, ülkücü hareket olarak…”
Kendimce düşünüyorum; Benim vekilim nasıl olmalı? Kabiliyetli olmalı, basiretli (olayların maddi manevi birkaç anlamını okuyabilen) olmalı, zeki olmalı, diploması önemli olmasa da iyi bilgi donanımına sahip olmalı, halkını kendine tercih etmeli, önce vatan, önce insan demeli, en önemlisi inancını dilinden değil kalbinden, halinden ifşa etmeli vs.
Şimdi seçtiğimiz vekillerde bu ve benzer özellikler yok mu? Var mı? Millet aç. Peki, siz hiç aç vekil gördünüz mü? Hayır. Peki, tok açın halinden anlar mı? Anlamaz. Sana yıllık 30, 40 TL zam yapar, kendisine bir gece ansızın yüzde 100 zam yapar. Sonra memleketine gelir, gidip alkışlarsın. Böyle olmadı mı şimdiye kadar!
Neyse Meclis’e dönelim. Topluma örnek olması gereken, toplumsal dayanışmayı oluşturması gereken kişiler tam aksine toplumu kamplaştırmaya götürüyor. Öyle çıkışlar, ithamlar hatta hakaretler yapılıyor ki, belki de 12 Eylül’ü arayacağız yakında!
Başbakan sağlığına kavuşmuşa benziyor. Çünkü kendini çeken bir kamera gördü mü demediğini bırakmıyor. Anayasa Profu, “Bana ne ulan” çıkışının mimarı Burhan Kuzu da bu silsileden.
Meclis’te yeni yılın ilk ayında geçen söylemlerden birkaç örnek vereyim;
Burhan Kuzu, (Kamer Genç için) “Dikkate almayın, her zaman yaptığı şey. Zaman çalmaya çalışıyor”
Burhan Kuzu, (Oktay Vural’a) “Senin kuyruk acın var, sen bu işlerden anlamazsın” Oktay Vural, B. Kuzu’ya; “Komisyon Başkanı gibi edebiyle oturmasını bilsin orada ya da kalksın, gitsin” B. Kuzu bu sözlere, “Kes sesini, kes sesini” diyor…
MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, B. Kuzu’ya, “Oturamazsın sen orada. Asıl senin kuyruğun var. Terbiyesiz adam. Sahtekar herif. Böyle bir şey olur mu”
Başbakan’ın Ocak ayının son gününde yaptığı grup toplantısında da aynı üslup, itham ve hitapları hemde katmerli bir şekilde gördük.
***
…Sadece hakkın, sadece hukukun, sadece halkların arzusu ve taleplerinin arkasında duruyoruz. Ne bir gizli ajandayla hareket ediyoruz, ne de çıkar odaklı bir yaklaşım içindeyiz. Sünni, Şii, Nusayri, Alevi, Arap, Kürt, Ortodoks, Katolik, etnik köken, din, mezhep ayrımı yapmıyor, politikalarımızı bu zahiri unsurlara göre asla şekillendirmiyoruz…
***
Türkiye, hiçbir mezhebin karşısında da değildir, arkasında da değildir...
***
İşte Irak, bütün olaylar başladığı sırada bizden Irak’a girmemizin istendiği dönemde, Irak’taki kardeşlerimiz bizim, Irak’a girmemizi istemedikleri için biz bütün hazırlıklarımızı yaptığımız halde girişimizi durdurduk. Çünkü bizim böyle bir derdimiz yok, geçen söylediğim gibi, istenmediğimiz yerde biz olmayız.
***
Türkiye, bölgenin meseleleri için samimiyetle gayret sarf eden, bölgenin selametini de her türlü çıkarın üzerinde gören bir ülkedir. Esasen Türkiye’yi Batı için, Avrupa için, Avrupa Birliği için değerli yapan da işte bu samimiyetidir, bu diyalog gücüdür.
***
Türkiye, yüzü Avrupa’ya bakan, ama sırtını doğuya dönmemiş bir ülke olarak, hem doğu, hem de batı için bir imkandır, bir fırsattır… Türkiye’nin imkanlarına, Türkiye’nin sunduğu fırsatlara rağmen, bizim tüm iyi niyetimize rağmen, Avrupa’da bize karşı sergilenen tutumu da bir kenara not ediyoruz.
***
…Her fırsatta vurguladığımız bir ilkemiz var; siyasetin tek limanı ahlaktır…
***
Kusura bakmayın Sayın Kılıçdaroğlu, biz söyleyeceğimizi zamanında söyledik. “Manşetle gelen, manşetle gider” Ayak oyunlarıyla gelen, ayak oyunlarıyla gider. İşte bir CD olayı, ben aday değilim, diye Genel Başkanını ziyaret et, çıkınca o açıklamayı yap, ertesi gün de hemen aday oluver; çok dürüst bir insan maşallah. Ama Allah var, biz AK Parti olarak Sayın Kılıçdaroğlu’ndan son derece memnunuz…
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’dan
“Artık Deniz Feneri’nin arkasında varsa eğer örgüt bağlantısı, siyasi bağlantılar; bunların hepsinin açığa çıkartılması artık yargının namus borcu haline gelmiştir, hükümetin namus borcudur… “Fener değil, cehennem topu gibi bir şey” “Deniz Feneri hakkında daha ortada iddianame ve dava yok ama savcılar konusunda dava hemen açıldı. Bu ne hız…
***
“Ey AKP! Bu öğrenci meclisine siyaset bulaştırmaktan vazgeç… Her şey cüzdan ve para değildir. Nedir bu yaklaşım ya? ve maalesef Türkiye’de bazı öğrenci meclisi temsilci ve başkanlarına AKP’nin gençlik kolları diyor ki, ‘sana şu kadar para veririz, partimize üye yaparsan da kişi başına şu kadar para veririz.”
***
“12 Eylül darbeci zihniyeti ile bugün darbeci Recep Paşa zihniyeti ile de mücadele edeceğiz. Bu milletin milli egemenliğini, milli kültürünü ve milliyetçiliği suç alanı haline dönüştüren herkesten hesap soracağız, ülkücü hareket olarak…”
Akın Aydın / diğer yazıları
- Ali’yi halife seçen Hz. Peygamber değil Yüce Allah’tır / 03.05.2024
- Hamas terör örgütü mü? / 02.05.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Hamas terör örgütü mü? / 02.05.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024