Küreselleşme, ABD'nin ifadesiyle Yeni Dünya Düzeni, yüzyıllar boyunca süregelen kölecilik ve sömürgecilik anlayışının 21. yüzyıldaki şeklidir.
Küreselleşme, dünyaya hâkim olmak isteyen sanayileşmiş devletlerin ve onlar üzerinden global firmaların, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını kendi çıkarlarına mal edebilmek için 2. Dünya Savaşından sonra ortaya attıkları bir kavramdır.
Savaşta elde edemediklerine küreselleşmeyle ulaşıyorlar20. yüzyılının ikinci yarısı, sanayi devrimini tamamlamış ve pazar kaygısı içinde olan emperyalist devletlerin ekonomik nedenlere dayanan savaşlarıyla geçti. Bu devletler savaşların can kaybına yol açtığını ve maliyetli uygulamalar olduklarını gördüklerinden, 2. Dünya Savaşını izleyen yıllarda küreselleşmeyi ortaya attılar. Böylece azgelişmiş ülkeler büyük devletlerin açık pazarı haline geldi. Bu şekilde geçtiğimiz yüzyılda sıcak savaşlarla elde edilen neticeler, küreselleşme ile çok daha kolay elde edilmeye başladı.
Küreselleşme, bir dünya krallığı ideolojisidir2. Dünya Savaşından sonra süper güç haline gelen ABD, Yeni Dünya Düzeni adıyla globalizmi, yani küreselleşmeyi ortaya attı. Bu, azgelişmiş ülkelerin kaynaklarını, insan gücünü ve zenginliklerini daha ucuza ve zahmetsiz olarak transfer etme metoduydu. Globalleşme konusunda geniş olarak değindiğimiz üzere; globalleşmenin felsefi ayağı, "dünyada merkezi bir devlete diğer devletlerin tabi olması" ile ortaya çıkacak olan "dünya krallığı ideolojisi"dir. Tabi ki bu merkezdeki ülke ABD olacak; onun üzerinden mutlu bir azınlık, global şirketler kanalı ile dünyaya hükmedecektir. Globalleşme sürecinin bir parçası olan Büyük Ortadoğu Projesi birçok açıdan globalleşmenin can damarı konumundadır
BOP, küreselleşmenin bir uzantısıdır Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), küreselleşmenin bir uzantısı olarak ortaya atıldı. BOP'un ABD tarafından çok geniş bir coğrafyada yer alan ve tamamı Müslüman olan devletlerin totaliter düzenlerine son vererek, insan hakları, modernizm ve demokrasi getirmek için başlatılan bir seferberlik olduğu iddia edilse de; son süreçte insanlığın yaşadığı tecrübeler göstermiştir ki, hakikat, kesinlikle bu değildir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Ömer Saraçoğlu / İstanbul ÜniversitesiProf. Dr. Haydar Baş'ın modeli can simididirProf. Dr. Haydar Baş Milli devlet ve Milli ekonomi ile fakirliği yoksulluğu suç sayacak düzenlemelerle insanlığın önüne yeni ufuklar açmaktadır. Artık herkesin malumudur ki, Kapitalizm çöküş sürecine girmiştir. Amerika stagflasyon süreciyle batmaya başlamış; bu süreç Avrupa ve Avrasya'yı sarsmaktadır. Tam bu kavşakta can simidi, Prof. Dr. Baş'ın model ve tezleridir. Birçok devlet, Prof. Dr. Baş'ın model ve projelerini uygulamaya koymuştur. Bu bakımdan Prof. Dr. Baş, Türk milletinin ve bilim dünyamızın yüzakıdır. Dünya kurtuluş için Prof. Dr. Baş'ın tezlerine sarılırken, Türkiye'dekiler çöken Avrupa ve Amerika'nın peşine takılıp onlarla beraber batmayı devlet politikası ve Türk siyaseti zannetmektedirler. Buna siyaset denmez, buna bilimsel akıl denmez; bu batıştır. Körükörüne böyle bir batışa evet demek, Türk milletine ve medeniyetimize olduğu kadar, insanlığa da ihanet derecesinde bir vebaldir. Bu batışa evet dememek için, bilimin gösterdiğini, aklın ve gönlün tastiklediğini fark etmek ve ona sarılmak şarttır. Bu kongre bir kez daha gösteriyor ki, bilim Prof. Dr. Baş diyor, akıl Haydar Baş diyor, ilim ve irfan Sosyal devlet-Milli Devlet diyor.
Küreselleşme, dünyaya hâkim olmak isteyen sanayileşmiş devletlerin ve onlar üzerinden global firmaların, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını kendi çıkarlarına mal edebilmek için 2. Dünya Savaşından sonra ortaya attıkları bir kavramdır.
Savaşta elde edemediklerine küreselleşmeyle ulaşıyorlar20. yüzyılının ikinci yarısı, sanayi devrimini tamamlamış ve pazar kaygısı içinde olan emperyalist devletlerin ekonomik nedenlere dayanan savaşlarıyla geçti. Bu devletler savaşların can kaybına yol açtığını ve maliyetli uygulamalar olduklarını gördüklerinden, 2. Dünya Savaşını izleyen yıllarda küreselleşmeyi ortaya attılar. Böylece azgelişmiş ülkeler büyük devletlerin açık pazarı haline geldi. Bu şekilde geçtiğimiz yüzyılda sıcak savaşlarla elde edilen neticeler, küreselleşme ile çok daha kolay elde edilmeye başladı.
Küreselleşme, bir dünya krallığı ideolojisidir2. Dünya Savaşından sonra süper güç haline gelen ABD, Yeni Dünya Düzeni adıyla globalizmi, yani küreselleşmeyi ortaya attı. Bu, azgelişmiş ülkelerin kaynaklarını, insan gücünü ve zenginliklerini daha ucuza ve zahmetsiz olarak transfer etme metoduydu. Globalleşme konusunda geniş olarak değindiğimiz üzere; globalleşmenin felsefi ayağı, "dünyada merkezi bir devlete diğer devletlerin tabi olması" ile ortaya çıkacak olan "dünya krallığı ideolojisi"dir. Tabi ki bu merkezdeki ülke ABD olacak; onun üzerinden mutlu bir azınlık, global şirketler kanalı ile dünyaya hükmedecektir. Globalleşme sürecinin bir parçası olan Büyük Ortadoğu Projesi birçok açıdan globalleşmenin can damarı konumundadır
BOP, küreselleşmenin bir uzantısıdır Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), küreselleşmenin bir uzantısı olarak ortaya atıldı. BOP'un ABD tarafından çok geniş bir coğrafyada yer alan ve tamamı Müslüman olan devletlerin totaliter düzenlerine son vererek, insan hakları, modernizm ve demokrasi getirmek için başlatılan bir seferberlik olduğu iddia edilse de; son süreçte insanlığın yaşadığı tecrübeler göstermiştir ki, hakikat, kesinlikle bu değildir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Ömer Saraçoğlu / İstanbul ÜniversitesiProf. Dr. Haydar Baş'ın modeli can simididirProf. Dr. Haydar Baş Milli devlet ve Milli ekonomi ile fakirliği yoksulluğu suç sayacak düzenlemelerle insanlığın önüne yeni ufuklar açmaktadır. Artık herkesin malumudur ki, Kapitalizm çöküş sürecine girmiştir. Amerika stagflasyon süreciyle batmaya başlamış; bu süreç Avrupa ve Avrasya'yı sarsmaktadır. Tam bu kavşakta can simidi, Prof. Dr. Baş'ın model ve tezleridir. Birçok devlet, Prof. Dr. Baş'ın model ve projelerini uygulamaya koymuştur. Bu bakımdan Prof. Dr. Baş, Türk milletinin ve bilim dünyamızın yüzakıdır. Dünya kurtuluş için Prof. Dr. Baş'ın tezlerine sarılırken, Türkiye'dekiler çöken Avrupa ve Amerika'nın peşine takılıp onlarla beraber batmayı devlet politikası ve Türk siyaseti zannetmektedirler. Buna siyaset denmez, buna bilimsel akıl denmez; bu batıştır. Körükörüne böyle bir batışa evet demek, Türk milletine ve medeniyetimize olduğu kadar, insanlığa da ihanet derecesinde bir vebaldir. Bu batışa evet dememek için, bilimin gösterdiğini, aklın ve gönlün tastiklediğini fark etmek ve ona sarılmak şarttır. Bu kongre bir kez daha gösteriyor ki, bilim Prof. Dr. Baş diyor, akıl Haydar Baş diyor, ilim ve irfan Sosyal devlet-Milli Devlet diyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.