"Yeni Türkiye"cilerin, "Yeni Osmanlıcı"ların, "İleri Demokrasi"cilerin, "Açılım"cıların, sonra -kulaklarına kim ne fısıldadıysa- "Milli Birlik Projesi"cilerin sayesinde, şehit haberlerini kanıksadık!
Mehmetçiğin ve Güvenlik Görevlilerimizin; sınırlarımızı korumak ve asayişi sağlamak uğruna can verişlerini, sıradanlaştırdık!
Üç ilimizde, on iki ilçemizde, sokağa çıkma yasağını; sanki Filistinmiş gibi sokak çatışmalarını, yetmez gibi İleri Demokrat dokunulmaz PKK'lılar(!)ın, gözlerimize baka baka bütün milleti ve Devleti tehditlerini kanıksadık!
"Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diyen ama çocuklarını asker etmeyen, hayatlarını kaybeden Maden işçileri hakkında; "Bu mesleğin kaderinde maalesef var" diyebilen bir zihniyetin meşrû Cumhurbaşkanı olduğu ama illa da; "Başkanlık ta, Başkanlık" diye tutturan birinin yönetiminde, ölümler sıradanlaştı!
Yağmur yağar, ölürüz! Rüzgâr eser, ölürüz!
Şimşek çakar, ölürüz! Yıldırım düşer, ölürüz!
Kar yağar, ölürüz! Dolu döğer, ölürüz!
Tamam insan fâni, insan ölümlü de; "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın" tesbitinden habersizmişiz gibi mi davranacağız?
Bir Gazi'nin evinde açlıktan öldüğünü duymuş, umursamamıştık!
Bir avuç kömür için ömürler hîbe eden 301 Maden İşçisi'nin ölümünü; "Mesleğin kaderinde var." tarifi ile kanıksamış, sıradanlaştırmıştık!
Trafik kazalarındaki ölümler, artık gazetelerin üçüncü sayfasında bile yer bulamıyor!
İki elimizle bir başımızı koruyamadığımız için, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerimizdeki PKK katliamları, mutat işlerden! Artık "Yeni Türkiye" de vatandaşlar, evlerinde ölüyor!
İki gündür bir haber, aklımı aldı!
İnsanlığı sorguluyorum! Vicdanları yargılıyorum!
Sakarya'nın Geyve İlçesi'nde yaşayan 80 yaşındaki Süleyman Gökmen'in kapısının önünde, evin hanımı Nuriye Gökmen'in donarak ölmüş cesedini gören komşuları, Jandarmaya bildiriyorlar. Yapılan tahkikatta; içeride de Süleyman Gökmen'in yemek masasının başında cansız cesedi bulunuyor! Yapılan inceleme sonucu, Süleyman Gökmen'in kahvaltı yaparken kalp krizinden öldüğü, komşulara haber vermek için telaşla çıkan Nuriye Gökmen'in de düşüp soğuktan donarak öldüğü belirleniyor! Her ikisine de Allah rahmet eylesin...
Albert Camus; "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın" diyor!
14 yıldır, istikrarlı bir ölüm ve ölüş trendi yakaladık, ölüp gidiyoruz!
Bu işlerden, bu suçsuz-günahsız, kazasız-belâsız ölümlerden birilerinin mes'ul olması lazım!
Biliyoruz ki ölüm var, hem de mutlaka ve herkes için...
ÖLÜM VAR GÜLÜM
Geldi senenin sonu, ortası zemherinin
Şükür gönül seramda, solmaz gülüm var Gülüm.
Elbette bir sonu var her ömür seferinin
Habîb-ullah'dan mîras, kula ölüm var Gülüm..
Gönül sahiplerinden seçmem erkek kadını,
Dile düşmesin diye saklarım yâr adını.
Herkes Leyla'dan duyar Mecnun'un feryâdını
Meczûba mesken olan şırdaş çölüm var Gülüm..
İki yokta bir varı bulup yoku bollarım,
Hasreti sarmak için hep açıktır kollarım.
Yollara yolcularım, yolculara yollarım,
Balıklar çarha döner, duru gölüm var Gülüm..
Soğumaz sînem benim, sönmez gönlümün közü
Harama kör kesilir, ürker aklımın gözü.
Dipsiz kuyu misâli saklasın diye gizi
Gönlüme hapsettiğim gizli bölüm var Gülüm..
Ovalara kar yağsa dağlarım dumanlıdır,
Günahkâr dünyasında yoldaşım imanlıdır.
Ümitsizlik haramdır, îmanlı gümanlıdır
Her ân Hak'kı zikr'eden sözlü dilim var Gülüm..
Harmanda sözüm olur, samansam da sapsam da,
Dosta değmesin diye derdi hemen kapsam da,
Her ne kadar "Kocadım" diye şaka yapsam da,
Her ânı yüz yıl olan, geçmez günüm var Gülüm...
Geldi senenin sonu, zemherinin ortası,
Elimle süslediğim, seramın bol sefâsı.
Bu dünya yalan dünya, mühim olan sonrası,
Habîb-ullah'dan mîras, kula ölüm var Gülüm..
(01 Ocak 2016/ İzmir).
Ölmek için doğulduğumuzu, ölüm için ecelimizi beklediğimizi elbette biliyoruz! Ölümden kaçış ve kurtuluş yok âmennâ ama bu basit ölümler de gücüme gidiyor!
Öldürmekten ve öldürtmekten bıkmadığımız, tarih yapan Kadim Türk Milletinin, böyle sıradan ve hatta basit ölümlerle ölmesi, -Vallahi- ağırıma gidiyor!
BU VATAN BİZİMDİR, BİZİM KALACAK Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mehmetçiğin ve Güvenlik Görevlilerimizin; sınırlarımızı korumak ve asayişi sağlamak uğruna can verişlerini, sıradanlaştırdık!
Üç ilimizde, on iki ilçemizde, sokağa çıkma yasağını; sanki Filistinmiş gibi sokak çatışmalarını, yetmez gibi İleri Demokrat dokunulmaz PKK'lılar(!)ın, gözlerimize baka baka bütün milleti ve Devleti tehditlerini kanıksadık!
"Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diyen ama çocuklarını asker etmeyen, hayatlarını kaybeden Maden işçileri hakkında; "Bu mesleğin kaderinde maalesef var" diyebilen bir zihniyetin meşrû Cumhurbaşkanı olduğu ama illa da; "Başkanlık ta, Başkanlık" diye tutturan birinin yönetiminde, ölümler sıradanlaştı!
Yağmur yağar, ölürüz! Rüzgâr eser, ölürüz!
Şimşek çakar, ölürüz! Yıldırım düşer, ölürüz!
Kar yağar, ölürüz! Dolu döğer, ölürüz!
Tamam insan fâni, insan ölümlü de; "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın" tesbitinden habersizmişiz gibi mi davranacağız?
Bir Gazi'nin evinde açlıktan öldüğünü duymuş, umursamamıştık!
Bir avuç kömür için ömürler hîbe eden 301 Maden İşçisi'nin ölümünü; "Mesleğin kaderinde var." tarifi ile kanıksamış, sıradanlaştırmıştık!
Trafik kazalarındaki ölümler, artık gazetelerin üçüncü sayfasında bile yer bulamıyor!
İki elimizle bir başımızı koruyamadığımız için, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerimizdeki PKK katliamları, mutat işlerden! Artık "Yeni Türkiye" de vatandaşlar, evlerinde ölüyor!
İki gündür bir haber, aklımı aldı!
İnsanlığı sorguluyorum! Vicdanları yargılıyorum!
Sakarya'nın Geyve İlçesi'nde yaşayan 80 yaşındaki Süleyman Gökmen'in kapısının önünde, evin hanımı Nuriye Gökmen'in donarak ölmüş cesedini gören komşuları, Jandarmaya bildiriyorlar. Yapılan tahkikatta; içeride de Süleyman Gökmen'in yemek masasının başında cansız cesedi bulunuyor! Yapılan inceleme sonucu, Süleyman Gökmen'in kahvaltı yaparken kalp krizinden öldüğü, komşulara haber vermek için telaşla çıkan Nuriye Gökmen'in de düşüp soğuktan donarak öldüğü belirleniyor! Her ikisine de Allah rahmet eylesin...
Albert Camus; "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın" diyor!
14 yıldır, istikrarlı bir ölüm ve ölüş trendi yakaladık, ölüp gidiyoruz!
Bu işlerden, bu suçsuz-günahsız, kazasız-belâsız ölümlerden birilerinin mes'ul olması lazım!
Biliyoruz ki ölüm var, hem de mutlaka ve herkes için...
ÖLÜM VAR GÜLÜM
Geldi senenin sonu, ortası zemherinin
Şükür gönül seramda, solmaz gülüm var Gülüm.
Elbette bir sonu var her ömür seferinin
Habîb-ullah'dan mîras, kula ölüm var Gülüm..
Gönül sahiplerinden seçmem erkek kadını,
Dile düşmesin diye saklarım yâr adını.
Herkes Leyla'dan duyar Mecnun'un feryâdını
Meczûba mesken olan şırdaş çölüm var Gülüm..
İki yokta bir varı bulup yoku bollarım,
Hasreti sarmak için hep açıktır kollarım.
Yollara yolcularım, yolculara yollarım,
Balıklar çarha döner, duru gölüm var Gülüm..
Soğumaz sînem benim, sönmez gönlümün közü
Harama kör kesilir, ürker aklımın gözü.
Dipsiz kuyu misâli saklasın diye gizi
Gönlüme hapsettiğim gizli bölüm var Gülüm..
Ovalara kar yağsa dağlarım dumanlıdır,
Günahkâr dünyasında yoldaşım imanlıdır.
Ümitsizlik haramdır, îmanlı gümanlıdır
Her ân Hak'kı zikr'eden sözlü dilim var Gülüm..
Harmanda sözüm olur, samansam da sapsam da,
Dosta değmesin diye derdi hemen kapsam da,
Her ne kadar "Kocadım" diye şaka yapsam da,
Her ânı yüz yıl olan, geçmez günüm var Gülüm...
Geldi senenin sonu, zemherinin ortası,
Elimle süslediğim, seramın bol sefâsı.
Bu dünya yalan dünya, mühim olan sonrası,
Habîb-ullah'dan mîras, kula ölüm var Gülüm..
(01 Ocak 2016/ İzmir).
Ölmek için doğulduğumuzu, ölüm için ecelimizi beklediğimizi elbette biliyoruz! Ölümden kaçış ve kurtuluş yok âmennâ ama bu basit ölümler de gücüme gidiyor!
Öldürmekten ve öldürtmekten bıkmadığımız, tarih yapan Kadim Türk Milletinin, böyle sıradan ve hatta basit ölümlerle ölmesi, -Vallahi- ağırıma gidiyor!
BU VATAN BİZİMDİR, BİZİM KALACAK Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017