Anadolu'nun kim bilir hangi köşesinden çıkmıştır yola; şapkası, paltosu ve eski bavuluyla? Sığdırabildikleriyle dolu bavulu elinde biner trene. Boş cama yaslanır, geride kalanlara mı hüzünlenir yoksa karşısına çıkacaklardan mı ürperir insan yüreği? Ya nasip denilerek düşülmüştür yola. Saatler süren yolculuğunda bu ikisi arasında gidip gelir insan, derken bitmez sanılan yolculuk sona yaklaşır? Yol biter ve o eski bavulla inilir trenden? Haydarpaşa'nın büyük kapılarından ve pencerelerinden içeriye süzen güneş ve boğazın mavisi karşılar ilk önce ve yavaşça çeker içine? İşte her şey o kapıdan çıkınca başlar. İstanbul macerası? belki de bir o kadar hengâmesi, heyecanı, şaşkınlığı, neşesi, hüznü ve sair her şeyi. İşte her şey o anda başlar?Deniz ve yosun kokusu, boğazın mavisi, martı çığlıkları, denizde süzüle süzüle yol alan vapurlar, karşıda camileriyle bir medeniyetin çağrısı? İlk İstanbul nazarı budur şehirle tanışınca.Böyle karşılar İstanbul ve böyle tanışılır bu koca şehirle. Önce denizin kokusu çekilir içe, şaşkınlıkla izlenir manzara ve "gözünü sevdiğimin İstanbul'u, geldim işte sana" deyiverir insan o anda. Sonra bir vapur alır sizi ve başlar bu şehrin can damarındaki, eşsiz boğazındaki o tatlı yolculuk! O, kısa yolculukta gözünüze takılıverir birer birer bu şehrin mirası?Camilerin silueti yaklaşmaya başlarken sağınızda bir kule ilişir gözünüze.O, kartpostallarda gördüğünüz Kızkulesi için "demek sendin ha resminden daha güzel ve büyüleyicisin" diye birkaç söz dökülür dudaklardan ve onun arkasında şehrin gerdanlığı tüm ihtişamıyla köprü takılır gözünüze.Haliç'e yaklaştıkça yine o kartpostallarda gördüğünüz İstanbul silueti tüm gerçekliğiyle çıkmıştır karşınıza. İşte medeniyet; işte şehrin mirası, işte İstanbul camileri, işte Sultanahmet, işte Topkapı ve Yeni Cami, hep güvercinleriyle tanıdığınız Yeni Cami?İstanbul'un özeti bu kısa vapur yolculuğunda dökülür önünüze.Bir kez daha bu şehre ayak basarak içine düşersiniz?İşte Eminönü, işte güvercinleriyle Yeni Cami, balık ekmek satılan sandallar ve işte İstanbul?Hoş bulduk, ey şehir!İyi ki gelmişim sana, dersinizBöyle tanışılır İstanbul'la?Herkes için böyle midir bilmem ama ben ve bir çok dostumdan öğrendiğin kadarıyla hep böyle tanıştık İstanbul'la?
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012