Yıldırım'a arka çıkan diğer diyalogcu demagog Ali Ünal, "Yanlış yapıyorsun" deyip arkadaşını uyarmak yerine, bozacının şahidi şiracı gibi davranıyor. M.E.KOÇ'un yazısı...
"İncilli meal" üreten bozacı ve diyalogcu şahidi şiracıSuat Yıldırım ve diyalogcu yandaşları, Yıldırım'ın "İncil-Tevrat ve Pavlos'un mektupları sokuşturulmuş Kur'an meali"ni savunma sadedinde çok ilginç demagojilere başvurmak durumunda kalmışlardır. Müslüman milletimizin tepkisi karşısında Zaman'da savunması kaleme alan Yıldırım "Sadece rakamla atıfta bulunuyorum... Atfın sadece mana uygunluğu göstermediğini bütün araştırmacılar pek iyi bilirler" diyor; ancak Yıldırım "muharref referans sokuşturmalı meali"nin sunuşunda "Mealde zaman zaman, mevcut Tevrat ve İncil metinleriyle olan paralelliklere değindik" ifadesini kullanarak "gerçek niyet"ini ortaya koyuyor. Yıldırım, hangi akıl ve hangi iman ile buna cüret etmiştir?"Kur'an mealinde, muharref Tevrat ve İncil metinleriyle paralelliğin varlığı"ndan dem vurarak, referanslarının izahını yapıyor Yıldırım... Tevhid"in, "teslis" veya "şirk" ile paralelliği mi olur ki, Yıldırım, Kur'an-ı Kerim'in Tevrat ve İncil metinleriyle paralelliğini göstermeye kalkışıyor? Böylesi bir paralellik gösterme çabası, "Hak" ile "batıl" gibi ezel ve ebed çizgisinin değişmez zıtlarını birbirine paralel göstermeye kalkışmak değil de, Hak ile batılı birbirine bulaştırmak değil de nedir? Yıldırım, hangi akıl ve hangi iman ile buna cüret etmiştir?Allah (cc) ikaz ediyorBu bağlamda Yüce Allah, değil Ehl-i Kitabın bizzat kendilerini, diyalogcu Yıldırım'ı ve tüm Müslümanları şöylece ikaz etmiyor mu:"Ey ehl-i kitap! Niçin bile bile hakkı batıl ile karıştırıyor, niçin bile bile hakikati gizliyorsunuz?" (Al-i İmran Suresi, 71)."De ki; ey ehl-i kitap, gerçeği görüp bildiğiniz halde, niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek, iman edenleri Allah'ın yolundan menediyorsunuz?... Ey iman edenler! Şayet ehl-i kitaptan herhangi bir kısmına uyacak olursanız, iyi bilin ki onlar sizi, imanınızdan sonra kâfir yaparlar. Önünüzde Allah'ın ayetleri okunurken, aranızda Rasulüllah bulunurken, sizler nasıl küfre dönebilirsiz ki!?" (Al-i İmran, 99-101)."Kendilerine kesin ve apaçık deliller gelmiş ve Rasulüllah'ın hak peygamber olduğuna şehadet etmiş iken, imanlarından sonra küfre sapan bir topluluğu Allah, hiç hidayete erdirir mi!? Hayır, hayır... Allah, zalimler güruhunu cennete giden yola koymaz, emellerine kavuşturmaz" (Al-i İmran, 86)."(Habibim Ahmed ve Rasûlüm Muhammed)... Onların arzularına uyma, Allah'ın sana indirdiği hükümlerin kimisinden seni saptırmamalarına dikkat et!.." (Maide, 49).Yıldırım'a arka çıkan diğer diyalogcu demagog Ali Ünal, "muharref metinlerin referans olarak verilmesi büyük bir yanlış" deyip arkadaşını uyarmak yerine, bozacının şahidi şiracı gibi davranıyor. Ünal, "Bizzat Kur'an, indiği dönemde de Tevrat ve İncil muharref olmuş bulunmasına rağmen, meselâ Necm Sûresi 38-55'inci ve Alâ Suresi'nin son âyetlerinde yer alan gerçeklerin bizzat Hz. İbrahim'e ve Hz. Musa'ya verilen Sahifelerde yer aldığını belirterek önceki İlâhî Kitaplara atıfta bulunmakta, pek çok âyetinde bu Kitapları, onlarda ifade edilen pek çok gerçekleri kendisinin Hak Kelâmı ve Allah Rasûlü'nün hak peygamber olduğunu ispat için kullanmaktadır" (Ali Ünal, Zaman, 6 Mart 2006) diyor.Yıldırım'ın şiracısı Ali Ünal'in delil olarak öne sürdüğü Kur'an ayetlerine baktığımızda; Yüce Allah'ın, Hz. Musa'ya indirilen "kitap"a ve Hz. İbrahim'e verilen "suhuf"a atıf yaptığını görüyoruz. Ünal, bun u hangi mantık ile delil diye öne sürebiliyor?Burada asıl problem Ali Ünal'da... Ünal'ın mukayese mantığında.Problem Ünal'ın, Yüce Allah'ın geçmiş Hak kitaplara yaptığı atfı, Suat Yıldırım'ın "Matta, Markos, Luka, Yuhanna incilleri, Pavlos'un mektupları ve Tevrat nüshaları... gibi bugün eldeki muharref kitaplar"a yaptığı atfa delil olarak gösterecek kadar ilim ve irfandan yoksun olmasıdır. Hakkı batıl, batılı ise hak diye takdim etmeye yeltenen, işte bu kadar çarpık mantık, bu ölçüsüz demogojik anlayıştır.Yüce Allah, Hak olan kitap ve suhufa atıf yapıyor, Yıldırım ise eldeki muharref kitapları referans gösteriyor; şimdi farkı anladın mı sayın Ünal?! Bir Müslüman'ın zaten sair peygamberlere inen kitaplarla problemi yok... Hatta o peygamberlere ve onlara indirilen "tüm kitap ve suhuf"a inanmak İslam'in akaid esasıdır.Yıldırım'ın şiracısı Ünal, güya kendince deliller getirerek, Yıldırım'ın referans olarak kullandığı bugün eldeki "papaz yazması Matta, Markos, Luka, Yuhanna incillerini, papaz Pavlos'un mektuplarını ve muharref olduğu Kur'an tarafından bizzat tescil edilmiş olan Tevrat'ı" "ilahi vahiy ve hak kitaplar gösterme"ye çalışıyor. Ünal, Yüce Allah'ı ve Kur'an-ı Kerim ayetlerini de "kendi batılı"na şahit kılmaya kalkışıyor.Sadece Kur'an ve Sünnet'te değil, Asr-ı Sadetten günümüze İslam'ın hiçbir aliminin görüşünde veya eserinde "böyle bir sokuşturma" veya "iltibas"a cevaz veren emareye dahi rastlanmaz. Bu işin mazisi, 19. yüzyıl Osmanlı'sına karşı İngiliz güdümlü Vehhabizm'in mimarı "Reşit Rıza, Muhammed Abduh ve Cemalettin Efgani" ve oryantalistlere dayanır.Alemlere rahmet Hz. Muhammed'in (sav), bu kabil veya benzeri olaylardaki tavrı ne miydi? Onu da yarın görelim...
Mehmet Emin KOÇ / eminkoc@yenimesaj.com.tr
"İncilli meal" üreten bozacı ve diyalogcu şahidi şiracıSuat Yıldırım ve diyalogcu yandaşları, Yıldırım'ın "İncil-Tevrat ve Pavlos'un mektupları sokuşturulmuş Kur'an meali"ni savunma sadedinde çok ilginç demagojilere başvurmak durumunda kalmışlardır. Müslüman milletimizin tepkisi karşısında Zaman'da savunması kaleme alan Yıldırım "Sadece rakamla atıfta bulunuyorum... Atfın sadece mana uygunluğu göstermediğini bütün araştırmacılar pek iyi bilirler" diyor; ancak Yıldırım "muharref referans sokuşturmalı meali"nin sunuşunda "Mealde zaman zaman, mevcut Tevrat ve İncil metinleriyle olan paralelliklere değindik" ifadesini kullanarak "gerçek niyet"ini ortaya koyuyor. Yıldırım, hangi akıl ve hangi iman ile buna cüret etmiştir?"Kur'an mealinde, muharref Tevrat ve İncil metinleriyle paralelliğin varlığı"ndan dem vurarak, referanslarının izahını yapıyor Yıldırım... Tevhid"in, "teslis" veya "şirk" ile paralelliği mi olur ki, Yıldırım, Kur'an-ı Kerim'in Tevrat ve İncil metinleriyle paralelliğini göstermeye kalkışıyor? Böylesi bir paralellik gösterme çabası, "Hak" ile "batıl" gibi ezel ve ebed çizgisinin değişmez zıtlarını birbirine paralel göstermeye kalkışmak değil de, Hak ile batılı birbirine bulaştırmak değil de nedir? Yıldırım, hangi akıl ve hangi iman ile buna cüret etmiştir?Allah (cc) ikaz ediyorBu bağlamda Yüce Allah, değil Ehl-i Kitabın bizzat kendilerini, diyalogcu Yıldırım'ı ve tüm Müslümanları şöylece ikaz etmiyor mu:"Ey ehl-i kitap! Niçin bile bile hakkı batıl ile karıştırıyor, niçin bile bile hakikati gizliyorsunuz?" (Al-i İmran Suresi, 71)."De ki; ey ehl-i kitap, gerçeği görüp bildiğiniz halde, niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek, iman edenleri Allah'ın yolundan menediyorsunuz?... Ey iman edenler! Şayet ehl-i kitaptan herhangi bir kısmına uyacak olursanız, iyi bilin ki onlar sizi, imanınızdan sonra kâfir yaparlar. Önünüzde Allah'ın ayetleri okunurken, aranızda Rasulüllah bulunurken, sizler nasıl küfre dönebilirsiz ki!?" (Al-i İmran, 99-101)."Kendilerine kesin ve apaçık deliller gelmiş ve Rasulüllah'ın hak peygamber olduğuna şehadet etmiş iken, imanlarından sonra küfre sapan bir topluluğu Allah, hiç hidayete erdirir mi!? Hayır, hayır... Allah, zalimler güruhunu cennete giden yola koymaz, emellerine kavuşturmaz" (Al-i İmran, 86)."(Habibim Ahmed ve Rasûlüm Muhammed)... Onların arzularına uyma, Allah'ın sana indirdiği hükümlerin kimisinden seni saptırmamalarına dikkat et!.." (Maide, 49).Yıldırım'a arka çıkan diğer diyalogcu demagog Ali Ünal, "muharref metinlerin referans olarak verilmesi büyük bir yanlış" deyip arkadaşını uyarmak yerine, bozacının şahidi şiracı gibi davranıyor. Ünal, "Bizzat Kur'an, indiği dönemde de Tevrat ve İncil muharref olmuş bulunmasına rağmen, meselâ Necm Sûresi 38-55'inci ve Alâ Suresi'nin son âyetlerinde yer alan gerçeklerin bizzat Hz. İbrahim'e ve Hz. Musa'ya verilen Sahifelerde yer aldığını belirterek önceki İlâhî Kitaplara atıfta bulunmakta, pek çok âyetinde bu Kitapları, onlarda ifade edilen pek çok gerçekleri kendisinin Hak Kelâmı ve Allah Rasûlü'nün hak peygamber olduğunu ispat için kullanmaktadır" (Ali Ünal, Zaman, 6 Mart 2006) diyor.Yıldırım'ın şiracısı Ali Ünal'in delil olarak öne sürdüğü Kur'an ayetlerine baktığımızda; Yüce Allah'ın, Hz. Musa'ya indirilen "kitap"a ve Hz. İbrahim'e verilen "suhuf"a atıf yaptığını görüyoruz. Ünal, bun u hangi mantık ile delil diye öne sürebiliyor?Burada asıl problem Ali Ünal'da... Ünal'ın mukayese mantığında.Problem Ünal'ın, Yüce Allah'ın geçmiş Hak kitaplara yaptığı atfı, Suat Yıldırım'ın "Matta, Markos, Luka, Yuhanna incilleri, Pavlos'un mektupları ve Tevrat nüshaları... gibi bugün eldeki muharref kitaplar"a yaptığı atfa delil olarak gösterecek kadar ilim ve irfandan yoksun olmasıdır. Hakkı batıl, batılı ise hak diye takdim etmeye yeltenen, işte bu kadar çarpık mantık, bu ölçüsüz demogojik anlayıştır.Yüce Allah, Hak olan kitap ve suhufa atıf yapıyor, Yıldırım ise eldeki muharref kitapları referans gösteriyor; şimdi farkı anladın mı sayın Ünal?! Bir Müslüman'ın zaten sair peygamberlere inen kitaplarla problemi yok... Hatta o peygamberlere ve onlara indirilen "tüm kitap ve suhuf"a inanmak İslam'in akaid esasıdır.Yıldırım'ın şiracısı Ünal, güya kendince deliller getirerek, Yıldırım'ın referans olarak kullandığı bugün eldeki "papaz yazması Matta, Markos, Luka, Yuhanna incillerini, papaz Pavlos'un mektuplarını ve muharref olduğu Kur'an tarafından bizzat tescil edilmiş olan Tevrat'ı" "ilahi vahiy ve hak kitaplar gösterme"ye çalışıyor. Ünal, Yüce Allah'ı ve Kur'an-ı Kerim ayetlerini de "kendi batılı"na şahit kılmaya kalkışıyor.Sadece Kur'an ve Sünnet'te değil, Asr-ı Sadetten günümüze İslam'ın hiçbir aliminin görüşünde veya eserinde "böyle bir sokuşturma" veya "iltibas"a cevaz veren emareye dahi rastlanmaz. Bu işin mazisi, 19. yüzyıl Osmanlı'sına karşı İngiliz güdümlü Vehhabizm'in mimarı "Reşit Rıza, Muhammed Abduh ve Cemalettin Efgani" ve oryantalistlere dayanır.Alemlere rahmet Hz. Muhammed'in (sav), bu kabil veya benzeri olaylardaki tavrı ne miydi? Onu da yarın görelim...
Mehmet Emin KOÇ / eminkoc@yenimesaj.com.tr
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.