BTP’den muhteşem kongre

Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) geçtiğimiz Pazar günü gerçekleştirilen İstanbul İl Kongresi her yönüyle muhteşem bir kongreydi. Öncelikle yeniden İstanbul İl Başkanı seçilen Fuat Şengül'ü ve tüm BTP İstanbul teşkilatını tebrik ediyorum ve görevlerinde başarılar diliyorum. Dikkatimi çeken en önemli hususlardan birisi de, parti teşkilatının yanı sıra, diğer parti temsilcilerinden, sivil toplum kuruluşlarından, medya ve basın temsilcilerinden ciddi bir katılımın olmasıydı.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın gerek BTP kongrelerinde, gerek TV konuşmalarında gerekse sosyal medya paylaşımlarında yaptığı orijinal tespitlerin, Atatürk'e Ayasofya'da mevlit gibi ortaya koyduğu tarihi ve yerinde çıkışların bu yoğun katılımda etkisi büyük tabii ki. Türkiye siyaseti, hareket kabiliyeti çok yüksek, dinamik, genç, yılların siyasilerine taş çıkartan bir lider ile tanıştı. Her kongrede devrim niteliğinde tespitler ve çözümlerle Türkiye siyasetini belirliyor. BTP Lideri Baş, sadece ekonomi dersi vermiyor, aynı zamanda Türkiye ve dünyaya siyaset dersi de veriyor.

BTP Lideri, bugün Türkiye'de değil de, başka bir ülkede, örneğin Almanya'da siyaset yapıyor olsaydı, emin olun ki partisi ilk seçimde tek başına iktidardı. Türk milleti de inşallah Allah'ın verdiği aklı değerlendirir, sandıkta da demokratik hakkını doğru kullanırsa bizler de Türkiye olarak belki o noktalara gelebiliriz.

BTP Lideri, kongrede yaptığı konuşmada, ekonomiden siyasete birçok konuya değindi. Şimdi bu tespitlerin bazılarını önemine binaen paylaşmaya çalışalım.

Malum, BTP, 10 Kasım günü için Atatürk ve şehitlerimizin ruhuna Ayasofya'da mevlit okumak için İstanbul Valiliği'ne başvurmuş ve Valilik bu talebi reddetmişti. Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde, Atatürk'ün sağladığı ibadet özgürlüğünün yaşandığı bir ülkede, Atatürk'ün işgalden kurtardığı Ayasofya'da, Atatürk için mevlit okutmak istiyorsunuz ama yetkisini Atatürk sayesinde almış olanlar bunu reddediyor, gerçekten ilginç bir durum.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, kongrede bu konuda şunları söyledi:

"Öyle bir durumdayız ki şunu da soramıyoruz; sen kimin mekanından kimi kovalıyorsun. Halbuki en çok O'na yakışmaz mıydı orada mevlit okunması. Biz bunu Gazi Mustafa Kemal'in hayatında da gördük. Ayasofya Camii'nde 70 bin hemşehrinin katıldığı bir mevlit organize ediyor ve bunu radyolardan canlı yayınlatıyor. Yani orada mevlit okutma adetini başlatan da Gazi Mustafa Kemal Atatürk. İstanbul 4.5 yıl işgal altında kalmış bir şehir. Galata Kulesi'nde 4.5 yıl İngiliz bayrağı sallandı. Bu İstanbul'un birinci fatihi Fatih Sultan Mehmet Han ama bu İstanbul'u işgalden kurtarmış ikinci fatihi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bunu da onlara öğreteceğiz hiç kimsenin kuşkusu olmasın."

BTP Lideri Baş, Hükümetin faiz açıklamalarına yönelik oldukça dikkat çekici bir teklifte bulundu; bugün üretim zorluğu çeken çiftçilerimize kamu bankaları üzerinden faizsiz kredi verilmesini istedi. BTP Lideri şunları söyledi:

"Yetkililer faizin haram olduğunu yeni öğrenmiş. 20 senedir sanki ülkeyi ben yönetiyorum, sanki televizyonlara çıkıp , 'Çocuğuma krediyle gemicik aldım' diye ben diyorum... Bugün de çıkmışlar , 'Faiz haram' diyorlar. E günaydın arkadaşım. Haydi delikanlıysan, hodri meydan diyorum; Vakıfbank, Ziraat Bankası, Halk Bankası devletimizin bankaları. Halkbank'ın önünde, 'Önce halkız sonra banka' yazıyor. Sen bu bankalarla benim çiftçime, asgari ücretlime, işçime, esnafıma sıfır faizle kredi ver. Elinden tutan mı var. Bu bankalar 750 milyon dolar krediyi elin oğluna verip parasını geri almazken iyi, bir tane ünlünün '10 milyon lira kumar borcunu kredilendirip yardım ettik' derken iyi ama vatandaşa gelince yüzde bilmem kaç faizle şunu alacaksın... Yahu elinden tutan yok hükümet senin, kimsenin lafını dinlediğin de yok, şu millete faizsiz krediyi ver."

Uygulanan ithalata dayalı tarım politikalarının çiftçiye darbe üstüne darbe vurduğu, üstelik çiftçilerin yüzde 30 hatta yüzde 40'lar düzeyinde faizlere mahkum edildiği bir ekonomik atmosferde, oldukça önemli bir öneri. Ama yetkililerin maalesef önceliği çiftçi değil, başkaları...

BTP Lideri'nin yaşadığımız ekonomik tabloyu planlı bir soygun olarak nitelendirmesi de oldukça dikkat çekiciydi: "Bugün yaşadığımız ekonomik tablo planlı bir soygundur. Bunu ekonomik bir gerekçeye oturtmak cehaletten öteye hiçbir şey değildir. Şu milletin cebindeki 100 lirası bir gecede 50 liraya düştü. Evinize bir hırsız girse cebinizdeki 50 liranızı alıp gitse emniyeti ayağa kaldırırsınız. Bundan 1 hafta önce 1 gecede yüzde 50 fakirleştik ve buna ekonomik kurtuluş savaşı diyorlar. Herhalde bu kurtuluşu bu millete karşı yapıyorlar."

Geçen haftanın en önemli gündem maddelerinden birisi de şüphesiz Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yapılan toplam 10 milyar dolar tutarındaki anlaşmalardı. 

Bu ilginç anlaşma da BTP Lideri'nin gündemindeydi: "Şimdi Birleşik Arap Emirlikleri'nden bir tanesi geldi, davul zurnayla karşılandı. Düne kadar neler söylendiğini bütün basında çarşaf çarşaf gördünüz. Ben size farklı bir bakış açısıyla bir şey söyleyeceğim. Bu Türkiye'nin dış politikasını ilgilendiren bir husus. Sen BAE ile oturup kalkarsan Doğu Akdeniz'i kaybedersin. Ama sen Suriye ile Esad ile oturursan, Mısır ile oturursan Doğu Akdeniz'i kazanırsın. Şimdi bu vatanın ihtiyacı olan bu BAE'den gelecek 10 milyar dolar mı, yoksa benim hakkım olan Doğu Akdeniz mi? Sen buna dış politika mı diyorsun?"

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Türkiye'nin tek çıkış yolunun Bağımsız Türkiye Partisi olduğunu şu sözlerle vurguladı: "Bu ülkenin Türk'ünü Kürt'ünü, Laz'ını, Çerkez'ini, Alevi'sini Sünni'sini, sağcısını solcusunu... tamamını bir araya getirebilecek tek duruş Bağımsız Türkiye duruşudur."