BTP Genel Sekreteri Nuri Kaplan, son günlerde yaşanan gelişmelerin ordu ve yargı kurumlarını hedef aldığını belirterek, "Kötü senaryolara izin verilmemeli" dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Sekreteri Dr. Nuri Kaplan, son günlerde yaşanan gelişmelerin ordu ve yargı kurumlarını hedef aldığını belirterek, yedeği olmayan bu iki kurumumuzla ilgili kötü senaryolara izin verilmemesi gerektiğini söyledi
Dr. Nuri Kaplan, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, AB'ye uyum adı altında yürütülen güdümlü siyaset anlayışına ve küresel güçlerin bölgemizdeki ihtiraslarına çok uzun zamandır dikkat çektiğini ve asıl hedefin Türk askeri, asıl hedefteki ülkenin de Türkiye olduğunu ifade ifade ettiğini belirterek, "bugün görülen o ki, gerçek bir devlet adamı anlayışıyla yıllar öncesinden yapılan uyarılara kulaklar tıkanmış. Basiretsiz siyasi irade, Türkiye'ye öngörülen "kötü son" senaryosunun -iyi bir yaklaşımla- sadece izleyicisi konumundan kurtulamamıştır" dedi. Bu senaryoya göre hedefe konulan ülkemizde, tartışmanın merkezine yerleştirilen kurumların yedeği olmayan ordu ve yargı olduğuna vurgu yapan Kaplan, "Siyasi iktidarın her zaman alternatifi vardır ancak bu iki kurumun yedeği yok" diye konuştu.
Şemdinli İddianamesinin arkasında siyaset varDr. Nuri Kaplan yaptığı yazılı basın açıklamasında şu görüşleri dile getirdi: "Böyle bir ortamda "siyasi iktidar bu işin neresinde" sorusunun cevabı, hayati bir önem kazanmış durumda. Şayet siyasi irade basiretli yönetebilme kabiliyetine sahip bulunsaydı, olayların "tribündeki seyircisi" pozisyonuna bürünmenin kendini temize çıkaramayacağını idrak etmiş olurdu. Öyle ki, bizzat yüksek yargı mensuplarınca bile anlamlandırılmakta zorluk çekilen Şemdinli iddianamesinin kaynağı olan komisyonun başkanı da bir AKP'li, ifadelerine başvurulan Diyarbakırlı işadamını komisyona refere eden milletvekili de yine AKP'li. Ayrıca iddianamenin Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilişinde de TBMM içtüzüğünün çiğnenmesinin göze alındığı anlaşılıyor. Bu konuda TBMM Başkanı Bülent Arınç'tan da hiç bir ses çıkmaması ilginç. Yine "siyasi iktidar bu işin neresinde" sorusuna cevap ararken, Şemdinli olaylarının patlak verdiği günlerde Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül ve Adalet Bakanı Çiçek'in yaptığı açıklamaları hatırlamakta fayda var.
ABD Karadeniz'e göz diktiAKP İktidarı tarafından stratejik ortak kabul edilen ABD'nin NATO'yu da kullanarak Karadeniz'e sarkması, Trabzon başta olmak üzere tüm bölgeye başka bir niyetin hakim olmasının yolunu açacak bir gelişmedir. Aynı ABD'nin İran'a yapacağı olası bir müdahalede AKP İktidarını kayıtsız şartsız yanında görmek istediği gerçeğinin de gözümüzün önünde olduğu böyle bir ortamda AKP ne yapar? Cevap; "3,5 yıllık iktidarı döneminde ne yapmışsa aynısını yapar."
ABD'ye koşulsuz destek dışında politikaları yokTopraklarımızdan tezkeresiz mühimmatlı asker geçişine ve Irak'a bomba atan ABD uçaklarının 4300 sortisine izin veren bir AKP İktidarının, iktidardaki son demlerini uzatabilme ve BOP'un eşbaşkanı Başbakan Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığına taşıyabilme uğruna ABD'nin öngördüğü politikalara destek vermek dışında bir siyaset üretebilme ihtimali sıfıra yakındır. Bu politikaların Türkiye'nin üniter yapısını değiştirmeye ve coğrafi bütünlüğünü bozmaya kadar varabilecek tehlikelerle dolu olduğunu bilmesine rağmen. Bugün ortalığı kaplayan toz duman bulutu; AKP'nin stratejik ortak kabul ettiği ABD'ye her konu ve her koşulda destek olabilmesinin önündeki muhtemel engelleri mayınlayarak ortadan kaldırma operasyonunun çıkardığı toz bulutudur. Senaryo sahibi ya da sahiplerinin hesabına göre, Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye üzerindeki hesaplarının gerçekleşmesindeki yol da aynı operasyonun ardından engelsiz hale gelecektir. Unutulmamalı ki, basiret noksanlığının kaybettirdikleri yarın diz dövmeyle geri gelmez.
Başka Türkiye yokBaşka bir Türkiye yok ve bu ülke hepimizin. Bu tür, son olmayan ve sonu da gelmeyecek olan girdaplardan kurtuluşun ancak "yediden yetmişe yeniden bir Kuva-yı Milliye ruhu anlayışıyla" devletle milleti, askerle sivili tek bilek tek yürek yapacak bir siyasi iradenin gerekliliğinde olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Bugün yaşanan bu yoksunluk, tamiri her geçen gün daha da zorlaşan derin bir kırılmaya doğru ülkemizi götürüyor. Milletimiz, AB ve ABD sevdalısı AKP İktidarını bir an önce hatadan döndürmelidir. Ardından mandacı değil ulusal bağımsızlıkçı siyasi anlayışın sahibi Bağımsız Türkiye Partisi'ni iktidara taşımalıdır. İşte o gün, dostları sevinçle gıpta ettirecek, düşmanları da hasetle çatlatacak Kainat Devleti Büyük Türkiye'nin ayak seslerinin duyulduğu gün olacaktır."
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Sekreteri Dr. Nuri Kaplan, son günlerde yaşanan gelişmelerin ordu ve yargı kurumlarını hedef aldığını belirterek, yedeği olmayan bu iki kurumumuzla ilgili kötü senaryolara izin verilmemesi gerektiğini söyledi
Dr. Nuri Kaplan, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, AB'ye uyum adı altında yürütülen güdümlü siyaset anlayışına ve küresel güçlerin bölgemizdeki ihtiraslarına çok uzun zamandır dikkat çektiğini ve asıl hedefin Türk askeri, asıl hedefteki ülkenin de Türkiye olduğunu ifade ifade ettiğini belirterek, "bugün görülen o ki, gerçek bir devlet adamı anlayışıyla yıllar öncesinden yapılan uyarılara kulaklar tıkanmış. Basiretsiz siyasi irade, Türkiye'ye öngörülen "kötü son" senaryosunun -iyi bir yaklaşımla- sadece izleyicisi konumundan kurtulamamıştır" dedi. Bu senaryoya göre hedefe konulan ülkemizde, tartışmanın merkezine yerleştirilen kurumların yedeği olmayan ordu ve yargı olduğuna vurgu yapan Kaplan, "Siyasi iktidarın her zaman alternatifi vardır ancak bu iki kurumun yedeği yok" diye konuştu.
Şemdinli İddianamesinin arkasında siyaset varDr. Nuri Kaplan yaptığı yazılı basın açıklamasında şu görüşleri dile getirdi: "Böyle bir ortamda "siyasi iktidar bu işin neresinde" sorusunun cevabı, hayati bir önem kazanmış durumda. Şayet siyasi irade basiretli yönetebilme kabiliyetine sahip bulunsaydı, olayların "tribündeki seyircisi" pozisyonuna bürünmenin kendini temize çıkaramayacağını idrak etmiş olurdu. Öyle ki, bizzat yüksek yargı mensuplarınca bile anlamlandırılmakta zorluk çekilen Şemdinli iddianamesinin kaynağı olan komisyonun başkanı da bir AKP'li, ifadelerine başvurulan Diyarbakırlı işadamını komisyona refere eden milletvekili de yine AKP'li. Ayrıca iddianamenin Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilişinde de TBMM içtüzüğünün çiğnenmesinin göze alındığı anlaşılıyor. Bu konuda TBMM Başkanı Bülent Arınç'tan da hiç bir ses çıkmaması ilginç. Yine "siyasi iktidar bu işin neresinde" sorusuna cevap ararken, Şemdinli olaylarının patlak verdiği günlerde Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül ve Adalet Bakanı Çiçek'in yaptığı açıklamaları hatırlamakta fayda var.
ABD Karadeniz'e göz diktiAKP İktidarı tarafından stratejik ortak kabul edilen ABD'nin NATO'yu da kullanarak Karadeniz'e sarkması, Trabzon başta olmak üzere tüm bölgeye başka bir niyetin hakim olmasının yolunu açacak bir gelişmedir. Aynı ABD'nin İran'a yapacağı olası bir müdahalede AKP İktidarını kayıtsız şartsız yanında görmek istediği gerçeğinin de gözümüzün önünde olduğu böyle bir ortamda AKP ne yapar? Cevap; "3,5 yıllık iktidarı döneminde ne yapmışsa aynısını yapar."
ABD'ye koşulsuz destek dışında politikaları yokTopraklarımızdan tezkeresiz mühimmatlı asker geçişine ve Irak'a bomba atan ABD uçaklarının 4300 sortisine izin veren bir AKP İktidarının, iktidardaki son demlerini uzatabilme ve BOP'un eşbaşkanı Başbakan Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığına taşıyabilme uğruna ABD'nin öngördüğü politikalara destek vermek dışında bir siyaset üretebilme ihtimali sıfıra yakındır. Bu politikaların Türkiye'nin üniter yapısını değiştirmeye ve coğrafi bütünlüğünü bozmaya kadar varabilecek tehlikelerle dolu olduğunu bilmesine rağmen. Bugün ortalığı kaplayan toz duman bulutu; AKP'nin stratejik ortak kabul ettiği ABD'ye her konu ve her koşulda destek olabilmesinin önündeki muhtemel engelleri mayınlayarak ortadan kaldırma operasyonunun çıkardığı toz bulutudur. Senaryo sahibi ya da sahiplerinin hesabına göre, Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye üzerindeki hesaplarının gerçekleşmesindeki yol da aynı operasyonun ardından engelsiz hale gelecektir. Unutulmamalı ki, basiret noksanlığının kaybettirdikleri yarın diz dövmeyle geri gelmez.
Başka Türkiye yokBaşka bir Türkiye yok ve bu ülke hepimizin. Bu tür, son olmayan ve sonu da gelmeyecek olan girdaplardan kurtuluşun ancak "yediden yetmişe yeniden bir Kuva-yı Milliye ruhu anlayışıyla" devletle milleti, askerle sivili tek bilek tek yürek yapacak bir siyasi iradenin gerekliliğinde olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Bugün yaşanan bu yoksunluk, tamiri her geçen gün daha da zorlaşan derin bir kırılmaya doğru ülkemizi götürüyor. Milletimiz, AB ve ABD sevdalısı AKP İktidarını bir an önce hatadan döndürmelidir. Ardından mandacı değil ulusal bağımsızlıkçı siyasi anlayışın sahibi Bağımsız Türkiye Partisi'ni iktidara taşımalıdır. İşte o gün, dostları sevinçle gıpta ettirecek, düşmanları da hasetle çatlatacak Kainat Devleti Büyük Türkiye'nin ayak seslerinin duyulduğu gün olacaktır."