Lütfen şu tırnak içindeki uzun paragrafı üşenmeden okuyun!
"Turgut Özal zamanında, Türkiye'ye getirilen geniş ufkun yerini karamsarlık, ümitsizlik ve atalet dolu kararların aldığını, her alanda gerileme ve küçülme olduğunu, ülkenin önünün tıkandığını anlatan (...) ekonomik sıkıntıların yanısıra, siyaset kurumunun güçsüzleştiğini, sivil toplum kuruluşlarının sindirildiğini, bürokrasinin en durgun dönemine girdiğini söyledi.
(...) şöyle devam etti: Devletin elini attığı her alan kurumuş, aldırmazlık, bir nevi yerinden kıpırdamazlık bütün kurumların ruhuna sinmiştir. Devlet ve millet olarak en önemli zenginliğimiz olan genç nüfus işsizliğe mahkum edilerek, kalkınmanın motoru olmaktan çıkarılmıştır. İnançlı ve ahlaklı nesiller yetiştirme yerine, şimdi ahlaki çöküş korkusu gelmiştir. Devletle vatandaş arasındaki ilişkiler zayıflamış, vatandaşın kendisini yönetenlere olan güveni azalmıştır. Oysa ki bu demokrasinin olmazsa olmaz şartlarından biridir.
Netice itibari ile siyaset kurumu zayıflayan, ekonomisi çöken, içerde yoksullaşan ve zayıflayan Türkiye, dış ilişkilerinde de yalnızlığa ve karanlığa itilme tehlikesi ile karşı karşıyadır".
Dikkat ederseniz bu cümlenin sahibini çıkararak nokta nokta işareti ile verdik.
Niçin mi? Bu ibret dolu sözlerin sahibini siz bulasınız diye...
Bilin bakalım bu cümleler kime ait?
Doğal olarak şöyle düşünmüşsünüzdür. Bu cümleler olsa olsa siyasete yeni giren, bu güne kadar ülkenin gidişatına dahil olmamış heyecanlı, yeni yetme bir politikacıya ait olabilir diye düşündünüz değil mi?
O halde fena yanıldınız. Şimdi sıkı durun. Açıklıyorum. Bu sözler, 1989'dan bugüne Türkiye'nin yönetiminde en çok söz sahibi olmuş bir politikacıya ait.
Hem de Özal'ı kahrından öldüren birine ait. ANAP lideri, Başbakan Yardımcısı Yılmaz'a ait.
Yılmaz, son on beş yıldır ağırlıklı olarak kendi yönetiminde gelecek iktidara teslim edeceği Türkiye'nin karanlık fotoğrafını çizmiş.
Yılmaz, her alanda gerilemeden, ekonomik çöküşten, ahlaki düşüşten, yoksullaşan bir ülkeden, zayıflayan bir Türkiye'den bahsediyor. İşte eserleri... Bıraktıkları ülke bir enkazı andırıyor. Bu bir itiraftır. Geçen seçimlerde binbir vaadi taahhüt ederek, altına imza atarak atlatan Yılmaz'ın seçim taktiği belli oldu. Bu seçimde "itirafları" ile dürüst adam pozunu takınacak ama artık kimse yemez.