Başbakan adayı belli oldu. Bakanların isimleri ise üç aşağı beş yukarı biliniyor.
AKP 'nin başbakan adayının Abdullah Gül olması, parti tabanından yabancı başkentlere kadar herkesi memnun etmiş durumda.
ABD, önceden beri izlediği Gül'ün Batı'cı kişiliğini "not etmiştik" diyor. NATO'sundan Bürüksel'ine, Atina'sından İsrail'ine kadar Türkiye üzerinde hesapları olan tüm ülkelerce sevinçle karşılandı Gül'ün başbakanlığı.
Çankaya Abdullah Gül'ü Başbakan olarak açıkladığı gün, AKP lideri Erdoğan da "Acil Eylem Planı"nı açıklıyordu.
Böylece Erdoğan, hükümetin icraatına damgayı kendisinin vuracağını açık bir biçimde ortaya koyuyordu.
Erdoğan'ın açıkladığı hükümetin "acil eylem planı"na iş dünyasının tepkisi enteresandı.
Geçen dönem ülkeyi batıran koalisyon hükümetinin programına kayıtsız şartsız destek veren TÜSİAD, AKP'nin hükümet programı için bir adım ileri giderek şunları söylüyordu:
"Biz hazırlasaydık ancak böyle bir program hazırlayabilirdik."
Sizce bu işte bir gariplik yok mu?
Milletin yüzde 34 oyla iktidar ettiği ve böylece millet çoğunluğunun desteğini alan bir iktidar, bugüne kadar milleti sık boğaz eden ve Türkiye'yi köşeye sıkıştıran ülkeler tarafından da büyük destek alıyor.
Taraflardan biri fena halde yanılacak gibi...
Çünkü aynı anda hem Türkiye'yi, hem Yunanistan'ı, hem AB'yi, hem ABD'yi, hem İsrail'i hem Arap dünyasını memnun etmek mümkün değil.
Hele hele hem "döviz-faiz- borsa" üç kağıt ekonomisi ile palazlanan TÜSİAD'la, yoksulluk sınırında yaşayan milleti rahatlatacak program henüz icad edilmedi.
Hele hele bu program IMF programı ise, milleti memnun edecek icraatları ortaya koymak hiç mümkün değil.
AKP; seçim meydanlarında yolsuzlukla mücadele nutukları da atmıştı.
Önceki gün bu konuda da ilginç ipucu verdi. Erdoğan, engin tecrübesinden yararlanmak ve hatta devletin tek ve üst yetikli deneticisi olarak atamak için Süleyman Demirel'e teklif götürüyor.
Herhalde sistemin çürümesinde en çok katkısı olan Demirel yolsuzlukla nasıl mücadele edeceğini öğretecek.
Millet olarak yanlışı görmek için illa onu tecrübe etmek zorunda kalıyor veya bırakılıyoruz.
Oysa Perşembe'nin gelişi, Çarşamba'dan belli değil mi?
AKP 'nin başbakan adayının Abdullah Gül olması, parti tabanından yabancı başkentlere kadar herkesi memnun etmiş durumda.
ABD, önceden beri izlediği Gül'ün Batı'cı kişiliğini "not etmiştik" diyor. NATO'sundan Bürüksel'ine, Atina'sından İsrail'ine kadar Türkiye üzerinde hesapları olan tüm ülkelerce sevinçle karşılandı Gül'ün başbakanlığı.
Çankaya Abdullah Gül'ü Başbakan olarak açıkladığı gün, AKP lideri Erdoğan da "Acil Eylem Planı"nı açıklıyordu.
Böylece Erdoğan, hükümetin icraatına damgayı kendisinin vuracağını açık bir biçimde ortaya koyuyordu.
Erdoğan'ın açıkladığı hükümetin "acil eylem planı"na iş dünyasının tepkisi enteresandı.
Geçen dönem ülkeyi batıran koalisyon hükümetinin programına kayıtsız şartsız destek veren TÜSİAD, AKP'nin hükümet programı için bir adım ileri giderek şunları söylüyordu:
"Biz hazırlasaydık ancak böyle bir program hazırlayabilirdik."
Sizce bu işte bir gariplik yok mu?
Milletin yüzde 34 oyla iktidar ettiği ve böylece millet çoğunluğunun desteğini alan bir iktidar, bugüne kadar milleti sık boğaz eden ve Türkiye'yi köşeye sıkıştıran ülkeler tarafından da büyük destek alıyor.
Taraflardan biri fena halde yanılacak gibi...
Çünkü aynı anda hem Türkiye'yi, hem Yunanistan'ı, hem AB'yi, hem ABD'yi, hem İsrail'i hem Arap dünyasını memnun etmek mümkün değil.
Hele hele hem "döviz-faiz- borsa" üç kağıt ekonomisi ile palazlanan TÜSİAD'la, yoksulluk sınırında yaşayan milleti rahatlatacak program henüz icad edilmedi.
Hele hele bu program IMF programı ise, milleti memnun edecek icraatları ortaya koymak hiç mümkün değil.
AKP; seçim meydanlarında yolsuzlukla mücadele nutukları da atmıştı.
Önceki gün bu konuda da ilginç ipucu verdi. Erdoğan, engin tecrübesinden yararlanmak ve hatta devletin tek ve üst yetikli deneticisi olarak atamak için Süleyman Demirel'e teklif götürüyor.
Herhalde sistemin çürümesinde en çok katkısı olan Demirel yolsuzlukla nasıl mücadele edeceğini öğretecek.
Millet olarak yanlışı görmek için illa onu tecrübe etmek zorunda kalıyor veya bırakılıyoruz.
Oysa Perşembe'nin gelişi, Çarşamba'dan belli değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014