Sakarya Zübeyde Hanım İlköğretim Okulu öğrencilerinin harçlıklarıyla topladıkları 640 milyon Türk Lirası ile Düzceli öğrencilerin aralarında topladığı 555 milyon lirayı Güney Asya'daki depremzedelere gönderdiklerine dair haberi okuyunca çok duygulandım. Hele Merve Kılıç isimli o minik kızımızın elinde, topladıkları 500 binlik ve bir milyonluklardan oluşan ve her halinden zaten zorlukla sahip olabildikleri harçlıkları olduğu belli olan para destesini görünce gözyaşlarıma hükmetmekte zorlandım.
Onlar ki, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerini tüm şiddetiyle yaşamış, o küçücük bedenleri ve gencecik dimağları o büyük sarsıntı ve yıkımın yükünü kaldırmakta zorlanmıştı. Onlar deprem sonrasında yaşanan ekonomik çöküntünün, evsizliğin, işsizliğin, annesizliğin, babasızlığın, yokluğun acısını bir arada yaşadılar. Yatacak yatak, yiyecek ekmek, okuyacak okul, yazacak defter bulmakta zorlandılar. Aradan geçen 5.5 yıla rağmen hala ekonomik sıkıntıları devam ediyor. Aileleri onlara harçlık vermekte ne kadar güçlük çekiyordur kimbilir! Belki de birçok aile çocuğuna verecek harçlık bulamıyordur.
Ama onlar evlerini, işyerlerini, aşlarını, okullarını kaybettiler ama vefa ve alicenaplıklarını kaybetmediler. Güney Asya'da yüzbinlerce insanın onlarla aynı kaderi yaşadığını çok iyi biliyorlar ve o bilinçle onlara yardım ellerini uzattılar.
Türk milleti bu alicenaplığa ve vefaya sahip. Sadece deprem bölgesindeki vatandaşlarımız, çocuklarımız değil tüm Türkiye Güney Asya için seferber olacaktır. Oradaki insanlara şefkat elini, yardım elini uzatacaktır. Tıpkı ataları Osmanlı gibi.
Güney Asya'da yaşanan deprem ve tsunami felaketinden sonra maalesef medyanın olayı magazinleştirmesi sonucunda halkımız gerçek anlamda olayın vahamet boyutlarını tartamadı. Medya Güney Asya'daki depremi sadece Maldiv Adaları'na tatile giden ve "kaymak tabaka" diye tabir edilen zenginlerin deprem izlenimleri şeklinde magazine etti. Futbolcular, mankenler, sosyetik bazı isimler medyada manşetleri süsledi ve onların tsunami izlenimleri, televole mantığıyla, sanki bir kıyafet defilesi haberi verilir gibi aktarıldı. Bu da, insanımızın depremin gerçek boyutlarını yeterince kavrayamaması sonucunu doğurdu.
Oysa orada yüzbinlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan ölümle burun buruna yaşıyor. Ölenlerin büyük bir çoğunluğu da, 5 yıldızlı otellerde zevk-i safa için tatile giden "zengin tabaka" değil, fakir Müslüman halk. Endonezya'da onlarca kasaba, ada haritadan silindi, ölenlerin sayısı bile tahmin edilemiyor. Açe yerle yeksan oldu. Açe ki, Osmanlı'nın sancağını dalgalandıran ve Osmanlı adına hutbe okutturan, Türk görünce saygı ve hürmetten ne yapacağını bilemeyen bir şehir. Açeliler ki, en zor günümüzde, Kurtuluş Savaşı'nda kadınlarının bileziklerini bozdurarak o fakirlikte zorla denkleştirdikleri 1000 lirayı Mustafa Kemal'e gönderen yüce bir millet.
Peki bizim yetkililerimiz ne yapıyor onların bu zor gününde? Sakaryalı, Düzceli ilköğretim öğrencilerimiz kadar bile olamıyorlar. Milyarlarca maaş alan milletvekillerimiz sadece 200 milyon, başbakanımız ise sadece bir maaşını bağışlıyor. Açeliler zor günümüzde bileziklerini, ziynet eşylarını, ekmek paralarını bize gönderiyor, bizim vekiller ise sadece 200 milyon! Başbakan Erdoğan, eşine hediye edilen 30 bin dolarlık gerdanlığı gönderecek değil ya!
Bu nasıl vefa, anlamak çok güç!
Email: alperen_polat@mynet.com
Onlar ki, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerini tüm şiddetiyle yaşamış, o küçücük bedenleri ve gencecik dimağları o büyük sarsıntı ve yıkımın yükünü kaldırmakta zorlanmıştı. Onlar deprem sonrasında yaşanan ekonomik çöküntünün, evsizliğin, işsizliğin, annesizliğin, babasızlığın, yokluğun acısını bir arada yaşadılar. Yatacak yatak, yiyecek ekmek, okuyacak okul, yazacak defter bulmakta zorlandılar. Aradan geçen 5.5 yıla rağmen hala ekonomik sıkıntıları devam ediyor. Aileleri onlara harçlık vermekte ne kadar güçlük çekiyordur kimbilir! Belki de birçok aile çocuğuna verecek harçlık bulamıyordur.
Ama onlar evlerini, işyerlerini, aşlarını, okullarını kaybettiler ama vefa ve alicenaplıklarını kaybetmediler. Güney Asya'da yüzbinlerce insanın onlarla aynı kaderi yaşadığını çok iyi biliyorlar ve o bilinçle onlara yardım ellerini uzattılar.
Türk milleti bu alicenaplığa ve vefaya sahip. Sadece deprem bölgesindeki vatandaşlarımız, çocuklarımız değil tüm Türkiye Güney Asya için seferber olacaktır. Oradaki insanlara şefkat elini, yardım elini uzatacaktır. Tıpkı ataları Osmanlı gibi.
Güney Asya'da yaşanan deprem ve tsunami felaketinden sonra maalesef medyanın olayı magazinleştirmesi sonucunda halkımız gerçek anlamda olayın vahamet boyutlarını tartamadı. Medya Güney Asya'daki depremi sadece Maldiv Adaları'na tatile giden ve "kaymak tabaka" diye tabir edilen zenginlerin deprem izlenimleri şeklinde magazine etti. Futbolcular, mankenler, sosyetik bazı isimler medyada manşetleri süsledi ve onların tsunami izlenimleri, televole mantığıyla, sanki bir kıyafet defilesi haberi verilir gibi aktarıldı. Bu da, insanımızın depremin gerçek boyutlarını yeterince kavrayamaması sonucunu doğurdu.
Oysa orada yüzbinlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan ölümle burun buruna yaşıyor. Ölenlerin büyük bir çoğunluğu da, 5 yıldızlı otellerde zevk-i safa için tatile giden "zengin tabaka" değil, fakir Müslüman halk. Endonezya'da onlarca kasaba, ada haritadan silindi, ölenlerin sayısı bile tahmin edilemiyor. Açe yerle yeksan oldu. Açe ki, Osmanlı'nın sancağını dalgalandıran ve Osmanlı adına hutbe okutturan, Türk görünce saygı ve hürmetten ne yapacağını bilemeyen bir şehir. Açeliler ki, en zor günümüzde, Kurtuluş Savaşı'nda kadınlarının bileziklerini bozdurarak o fakirlikte zorla denkleştirdikleri 1000 lirayı Mustafa Kemal'e gönderen yüce bir millet.
Peki bizim yetkililerimiz ne yapıyor onların bu zor gününde? Sakaryalı, Düzceli ilköğretim öğrencilerimiz kadar bile olamıyorlar. Milyarlarca maaş alan milletvekillerimiz sadece 200 milyon, başbakanımız ise sadece bir maaşını bağışlıyor. Açeliler zor günümüzde bileziklerini, ziynet eşylarını, ekmek paralarını bize gönderiyor, bizim vekiller ise sadece 200 milyon! Başbakan Erdoğan, eşine hediye edilen 30 bin dolarlık gerdanlığı gönderecek değil ya!
Bu nasıl vefa, anlamak çok güç!
Email: alperen_polat@mynet.com
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012