Kıymetli okurlar tarih bir milletin hafızasıdır. Tarihini bilmeyen/anlamayan bir insan veya millet hafızasını yitirmiş bir birey gibidir. Geçmişinde yaşanan olaylardan ders almayan toplumlar benzer olaylar karşısında yine akıbete uğrarlar.
Birkaç tespitle ne demek istediğimi anlayacaksınız. 2001 yılında Afganistan vuruldu müdahale etmedik engel olmadık, 2003 yılında Irak vuruldu müdahale etmedik engel olmadık, 2011 yılında Libya vuruldu engel olmadık müdahale etmedik, 2011 yılında Suriye vuruldu engel olmadık müdahale etmedik.
Mirac Kandili'nde Suriye tekrar vuruldu engel olamadığımız gibi destekler mahiyette açıklamalarda bulunuldu?
Bugün bağımsız ve hür bir Afganistan devletinden bahsedebilir miyiz? Bağımsız ve hür bir Libya devletinden bahsedebilir miyiz? Bağımsız ve hür bir Irak devletinden bahsedebilir miyiz? Bağımsız ve hür bir Suriye devletinden bahsedebilir miyiz?
Hakikaten bazı olayları anlamakta/açıklamakta zorluk çekiyoruz. Yanı başımızda cereyan eden savaşvari olayları gerektiği gibi kendi cephemizden ele alamıyoruz. Yarın bir gün bizim ülkemiz hakkında da bu şekilde komşularımızın veya uzaktakilerin aynı türden açıklama yaptığını duyarsak kime ne diyeceğiz. Kimden yardım isteyeceğiz kimden destek göreceğiz.
Bunun için öncelikle attığımız adımlara dikkat etmemiz gerekir. Kendi ayaklarımız üzerinde durabilmek adına tarım politikamızı, sağlık politikamızı, iç ve dış politikamızı, milli eğitim politikamızı sağlam temeller üzerine ve uzun vadeli olarak bina etmemiz mecburiyettir.
Türk Milleti şu an karar aşamasındadır.
Küresel sömürü projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası mı olacağız? Yoksa dünyaya nizam veren bir millet mi olacağız?
İngiliz destekli Sirhindi ve de Nursi'lerin karanlık dünyalarında oluşturdukları kokuşmuş bir zihniyetin parçası mı olacağız? Yoksa "Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir" diyerek Cenab-ı Hakk'ın muradını mı talep edeceğiz?
Üzerinde yaşadığımız bu topraklardan vaz mı geçeceğiz? Yoksa "Atatürk Vatandır" diyerek Cumhuriyetimize sahip mi çıkacağız?
Günübirlik politikalarla kendimiz avutmaya devam mı edeceğiz? Yoksa yarınlarımızı düşünerek ona göre mi karar vereceğiz?
Kibritçi kız hikâyesindeki gibi soğuk bir kış gecesi kibritleri bir bir çakıp hülyalara dalarak ruhumuzu teslim mi edeceğiz? Yoksa "Prof. Dr. Haydar Baş" deyip "Milli Ekonomi Modeli" deyip, "Sosyal Devlet Milli Devlet" deyip titreyerek kendimize gelerek önce ülkemize, sonra bölgemize ve ardından dünyaya nizam mı vereceğiz?
Yaşanan son gelişmelerden sonra durum şundan ibarettir ki; Prof. Dr. Haydar Baş'la olmak ve Milli Ekonomi Modeli'ne sarılmak ülkemiz ve milletimizin çıkarı adına artık tercih meselesi değil mecburiyet halini almıştır.
Birkaç tespitle ne demek istediğimi anlayacaksınız. 2001 yılında Afganistan vuruldu müdahale etmedik engel olmadık, 2003 yılında Irak vuruldu müdahale etmedik engel olmadık, 2011 yılında Libya vuruldu engel olmadık müdahale etmedik, 2011 yılında Suriye vuruldu engel olmadık müdahale etmedik.
Mirac Kandili'nde Suriye tekrar vuruldu engel olamadığımız gibi destekler mahiyette açıklamalarda bulunuldu?
Bugün bağımsız ve hür bir Afganistan devletinden bahsedebilir miyiz? Bağımsız ve hür bir Libya devletinden bahsedebilir miyiz? Bağımsız ve hür bir Irak devletinden bahsedebilir miyiz? Bağımsız ve hür bir Suriye devletinden bahsedebilir miyiz?
Hakikaten bazı olayları anlamakta/açıklamakta zorluk çekiyoruz. Yanı başımızda cereyan eden savaşvari olayları gerektiği gibi kendi cephemizden ele alamıyoruz. Yarın bir gün bizim ülkemiz hakkında da bu şekilde komşularımızın veya uzaktakilerin aynı türden açıklama yaptığını duyarsak kime ne diyeceğiz. Kimden yardım isteyeceğiz kimden destek göreceğiz.
Bunun için öncelikle attığımız adımlara dikkat etmemiz gerekir. Kendi ayaklarımız üzerinde durabilmek adına tarım politikamızı, sağlık politikamızı, iç ve dış politikamızı, milli eğitim politikamızı sağlam temeller üzerine ve uzun vadeli olarak bina etmemiz mecburiyettir.
Türk Milleti şu an karar aşamasındadır.
Küresel sömürü projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası mı olacağız? Yoksa dünyaya nizam veren bir millet mi olacağız?
İngiliz destekli Sirhindi ve de Nursi'lerin karanlık dünyalarında oluşturdukları kokuşmuş bir zihniyetin parçası mı olacağız? Yoksa "Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir" diyerek Cenab-ı Hakk'ın muradını mı talep edeceğiz?
Üzerinde yaşadığımız bu topraklardan vaz mı geçeceğiz? Yoksa "Atatürk Vatandır" diyerek Cumhuriyetimize sahip mi çıkacağız?
Günübirlik politikalarla kendimiz avutmaya devam mı edeceğiz? Yoksa yarınlarımızı düşünerek ona göre mi karar vereceğiz?
Kibritçi kız hikâyesindeki gibi soğuk bir kış gecesi kibritleri bir bir çakıp hülyalara dalarak ruhumuzu teslim mi edeceğiz? Yoksa "Prof. Dr. Haydar Baş" deyip "Milli Ekonomi Modeli" deyip, "Sosyal Devlet Milli Devlet" deyip titreyerek kendimize gelerek önce ülkemize, sonra bölgemize ve ardından dünyaya nizam mı vereceğiz?
Yaşanan son gelişmelerden sonra durum şundan ibarettir ki; Prof. Dr. Haydar Baş'la olmak ve Milli Ekonomi Modeli'ne sarılmak ülkemiz ve milletimizin çıkarı adına artık tercih meselesi değil mecburiyet halini almıştır.
Emin Üstün / diğer yazıları
- YKS ile ilgili bilmemiz gerekenler / 20.06.2021
- Daha ne olması gerekiyor / 11.05.2021
- Daha ne olması gerekiyor / 09.05.2021
- Çözüm odaklı düşünmek / 04.05.2021
- Çözüm odaklı düşünmek / 02.05.2021
- Büyük bayram / 26.04.2021
- Bayramımız Kutlu Olsun / 23.04.2021
- Bu vatan kimin? / 30.03.2021
- Bu vatan kimin ? / 28.03.2021
- Milli Mücadele / 21.03.2021
- Daha ne olması gerekiyor / 11.05.2021
- Daha ne olması gerekiyor / 09.05.2021
- Çözüm odaklı düşünmek / 04.05.2021
- Çözüm odaklı düşünmek / 02.05.2021
- Büyük bayram / 26.04.2021
- Bayramımız Kutlu Olsun / 23.04.2021
- Bu vatan kimin? / 30.03.2021
- Bu vatan kimin ? / 28.03.2021
- Milli Mücadele / 21.03.2021