Bir gün aspirinin faydalarını okuyorsunuz ertesi gün insan vücuduna verebileceği zararları.Bilgisayarın gözleri bozduğuna dikkat çeken yetkililer ertesi gün bilgisayar kullanmanın insan gözünü bozmayacağı sonucuna ulaşırlar.Cep telefonlarının beyine ve kalbe elektromanyetik dalga vererek insanları hasta ettiğine dair duyumlarınızdan kısa süre sonra cep telefonu kullanmanın yan tesiri olmadığını öğrenirsiniz.Göze yararlı diye yediğimiz havuçların ileriki günlerde hiç o kadar da faydalı olmadığını duyarızÇikolata insan ömrünü uzatırken ertesi hafta kısaltabiliyor. Kırmızı biber mide ve bağırsaklara iyi gelirken birden kansere neden olabiliyor.Anlayacağınız ben bir türlü şu bilimsel araştırmaların hangi ölçüte göre ve kimler tarafından yapıldığını tam olarak kavramış değilim.Hele hele çok esnek bir zeminde olması ve dinamik bir gelişim göstermesine akıl sır erdiremiyorum.Ve nedense sürekli Amerika'nın falan enstitüsünde sağlık araştırmaları yapılır, bunu teknolojik bulguların merkezi Japonya takip eder, Avrupa'daki denekler de buna önayak olurlar.Biz Türkiye ve Türkler olarak sadece bize duyurulanları duyar, uyarılar karşısında pozisyon belirlemeye çalışarak pasif konumumuzdan sıyrılamayız.Türk bilim adamlarının yaptığı bir araştırma duyamazsınız pek. Başkaları araştırır, bizler kendi aramızda kafa karıştırırız.Ve bizim yetkililer bir türlü sözkonusu gelişmeleri doğru ve yerinde aktaramazlar halka.Bu hemen her konuda böyledir.Avrupa ve Amerika tayfunlara, sellere ve buzullara karşı önlem almak için bilimsel araştırmalarını sıklaştırırlarken biz en küçük yağmurda tıkanan İstanbul trafiğini çözmekle meşgul oluruz.Japonya ve Çin uzay araştırmaları için 'Gayri Safi Milli Hasıla'larından milyarlarca dolar ödenek ayırırlarken biz falan hükümet zamanında hangi kişi ya da kuruma örtülü ödenekten yardımda bulunduğu tartışmalarıyla boğuşuruz.İngiltere ,Fransa, Almanya Avrupa Birliği adına çevre ve insan sağlığı üzerine ortak çalışma içerisine girerken biz birbirimize girer, bir türlü içine giremediğimiz o Birlik'ten nasıl istifade edebiliriz diye kafa yormayız.Atalarımızın eskiden yaptıkları icatlarla göğsümüzü kabartırken Atasözlerimizi sürekli bozmakla meşgulüzdür.Saygın devlet anlayışımızı "Devlet Malı Deniz Yemeyen Domuz" felsefesiyle ilintilendiririz.Bilim ve teknolojinin çekirdeği olan gençlerimize bir türlü yeni ufuklar açamayız. Temel Eğitimimizi bir türlü eğitemeyiz."Bizde eskiden olduğu gibi niye Devlet Adamı yetişmiyor"diye de dert yanarız.Allah'tan Mustafa Kemal Atatürk vardır. O da olmasa Devlet Büyüğü arayışımızın altında ezilip kalacağız.Dışarıdan alınan ithal ürünlere bayılırız. Bize gelene kadar ismi değişen o ürünün yine bize ait olduğunu göremeyiz.Fındığımızın birinciliği ile çayımızın dünya şampiyonluğu ile övünürken devlet bütçemizin niye yama tutmadığına akıl sır erdiremeyiz.Yılmaz Güney filmlerini çoğu ilde oynatmayız, Nazım Hikmet'i sadece Solcularımız sever. Necip Fazıl'ı okumak muhafazakar olmanıza yeter. Türküleri, şarkıları müzik değerine göre değil, söyleyen kişinin görüşüne ve tipine göre değerlendiririz.Eurovision'da niye birinciliklere hasret kaldığımızı, Avrupa ve Dünya futbolunda niye şampiyonluklar elde edemediğimize hayıflanır dururuz.Bu saydıklarımızın kıyısından köşesinden geçen sizlerin de dert yandığı bir konu vardır mutlaka. Bu ülkede yaşayıp da başınıza ilginç olaylar gelmemişse ve tuhaf olaylara şahitlik etmemişseniz siz bu ülkenin vatandaşı değilsinizdir.Biz dünyanın mizaha kaynaklık eden en popüler ülkesiyiz.Kültür-Sanat tarihimize bakarsanız bu memleket her dönem ünlü komedyenler, ünlü mizah ustaları yetiştirmiştir ve yetiştirmeye de devam etmektedir.Ağlanacak halimize gülemememizin nedeni de budur.Biz ağlamaya değil, gülmeye alışmış, alıştırılmış bir toplumuz vesselam.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005