Bugün Musul yarın Diyarbakır

 Dikkat ederseniz son zamanlarda Suriye'de, Irak'ta yaşanan katliamlardan, çatışmalardan, bölünme projelerinden bahsediyoruz ve aynı tehditlerin ülkemiz için de hedeflendiğini delilleriyle ifade ediyoruz. Hatta Prof. Dr. Haydar Baş'ın 1991 Körfez Harekatı başladığında ifade ettiği "Asıl hedef Türkiye'dir" tespitini de sık sık dile getiriyoruz.
Diyeceksiniz ki, neden hep, Sayın Baş'ın zifiri karanlık olarak tasvir ettiği bu olumsuz tabloları önümüze koyuyorsunuz, çözümlerden niye bahsetmiyorsunuz?
Biz de cevaben diyoruz ki, "Prof. Dr. Baş ve kadrosu yıllardır sizlere hangi milli çözüm ve projelerle ülkemiz güçlü ve bağımsız bir hale gelir, Türk milleti dünyanın en zengin milleti haline dönüşür" anlattılar, bunları madde madde saydılar. 
Bu çözümlerle ilgili kongreler, sempozyumlar, mitingler, TV programları yapıldı, yetmedi, Sayın Baş ve kadrosu demir çarıklarını giyip İl il, köy köy, kapı kapı dolaştılar, sizleri ikna etmeye çalıştılar. Peki sonuç ne oldu?
Tarih boyunca Haçlı seferlerine göğüs geren, Malazgirt'te, Çanakkale'de, Dumpupınar'da Haçlı işgal güçlerini geri püskürten şanlı bir ceddin torunu olan Türk milleti, adeta ceddini inkar edercesine, milli çözüm sunan Prof. Dr. Baş'a ve kadrosuna sırtını döndü ve ABD'nin, AB'nin peşinde koşanlarla, çözümsüz ve projesiz olanlarla beraber olmayı tercih etti. Bugün anlattığımız ve daha beterini yaşayacağımız zifiri karanlık tablo işte bu kararımızın ve inadımızın bir neticesidir.
 Prof. Dr. Baş, sizlere 3 katrilyon dolar maden rezervimiz var, bizler her yıl bunun 2 trilyon doları karşılığı para basacağız; yıllık gayri safi milli hasılamız 2 trilyon lira, bunun karşılığı senyoraj gelirimizi devreye koyacağız; yerli enerji kaynaklarını devreye koyacağız diyerek, madde madde bunları sayarak yıllık 8 trilyon liralık kaynak açıkladığında, sırtınızı dönüp gittiniz, sandıkta yine bildiğinizi okudunuz.
Cenab-ı Hakk'ın bizlere büyük bir nimeti olan bu akl-ı selim kişilere, onların çözüm ve tavsiyelerine kulak tıkadığımızda, kulak tıkamanın bedelinin ne olduğunu lütfen tarih kitaplarını açıp bir okuyun. Başlarına ne büyük felaketler geldiğini bir öğrenin.
Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'inde bizlere doğru olduğumuzda, doğrularla beraber olduğumuzda ne tür nimetler vereceğini detaylıca anlatmaktadır ama mukaddes kitabımız sadece bundan ibaret değildir.
Nuh kavminin başına gelenler, Lut kavmi, Semud kavmi, Ad kavmi gibi kavimlerin ne tür belalara maruz kaldıkları, Hz. Yusuf'u kuyuya atanların neler yaşadığı Kitabımızda detaylıca ibretlik olarak anlatılmaktadır ve bunlar sadece hikaye olsun diye anlatılmamaktadır. 
Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde, Sosyal Devlet Milli Devlet projelerinde ifade ettiği çözümleri bilimsel olarak herkes kabul etmektedir, kimse itiraz edememektedir.
Bu gerçeği bilenler, yıllardır onu gizleyerek, insanların çözümle buluşmasına engel olmaya çalışmışlardır. Ama gerçek suçlu onlar değildir. Suç arayacaksak millet olarak kendimizde aramalıyız. Prof. Dr. Baş ve çözümleri gizli olan gerçekler değildi, başta da ifade ettik ya, kapı kapı milletin her ferdine etraflıca anlatılmıştır.
Bu duyarsızlık sebebiyle bugün artık anlatılması gereken çözümler değildir. Çözüm, arayana, dinleyene anlatılır; anlamamakta direnene, kulaklarını tıkayana anlatılmaz. Peki, anlamamakta direnene ne anlatılır, elbette ki bu inadı sebebiyle başına gelecekler. Prof. Dr. Baş, taa 2000'li yılların başında Türkiye'nin de dahil olduğu Ortadoğu coğrafyasını ABD'nin kendine vatan olarak seçtiğini belirtmişti.
ABD, Amerika kıtasını kendine nasıl vatan yaptıysa, bunu yaparken 12 milyon Kızılderili'yi acımasızca nasıl katlettiyse, aynı şekilde Türkiye'yi ve Ortadoğu'yu kendisine vatan yapacaktır. Onların ahlakı budur ve değişmez.
Güncel versiyonuyla Musul'da yaptıklarını görmüyor muyuz? Son birkaç gün içinde 500'ü aşkın sivili, kadın, çocuk, yaşlı demeden katlettiler. Ekim 2016'dan bu yana sadece Musul'da 4000'e yakın Iraklı sivil katledildi, 23 bin sivil de yaralandı. Şu anda Musul'dan 600 bin kişi göç etmeye çalışıyor ama onlar da hem ABD uçaklarının hem de IŞİD'in ateşiyle ölüyorlar. Musul'da taş üstünde taş kalmıyor, insanlık enkaz altında? Hayatta kalanlar IŞİD'in canlı kalkanı olarak kullanılıyor, kirli su ve ekmek dışında hiçbir gıdaları yok.
Af örgütleri, ABD'nin savaş suçu işleğini söylüyorlar, raporlar havalarda uçuşuyor; ABD bu raporları hiç takar mı? Koalisyon Sözcüsü ABD'li Albay John Thomas, yaşanan sivil katliamlarını, "karada savaşan güçlere verilen doğrudan desteğin parçası" diyerek geçiştiriyor. Dahası, "silahlarımız oldukça isabetli" diyerek dalga geçiyor.
Irak, Suriye, Filistin, Afganistan, Libya, Yemen ve tüm İslam dünyası geçmişte birlik ve beraberliğini kaybetmesinin, içindeki akl-ı selim insanları dinlememesinin, milli projeler geliştirememesinin faturasını bugün bu şekilde ödüyor.
Ve unutmayalım ki, bugün Musul; yarın Diyarbakır, Ankara, İstanbul, İzmir?